14 Ekim 2017 Cumartesi

One More Happy Ending Kore Dizi Yorumu^^



Herkese merhaba^^
School 2015 dizisinden sonra beni kendime getirecek bir dizi aradım ve aradığımı da buldum.^^ Harika, süper ötesi bir diziydi. Her bir bölümünü heyecan ve merakla izledim ve bekledim. Bir anda bütün diziyi bitirecek yetenek yok bende ne yazık ki, o yüzden günden ya 1 ya da 2 bölün anca izleyebiliyorum. Ama diziyi de saatin geç olmasına rağmen 2 bölüm izleyip öyle bitirdim.
İşte o derece güzel bir diziydi.^^

Konusu;
Dizi, evlenenlerin, ikinci kez evlenmek isteyenlerin ve boşananların hikâyelerini anlatmaktadır.

Güney Kore Sinema'ndan alıntıdır.


Konusu tam olarak böyle, olayları izledikçe öğreniyorsunuz. Zaten karakter hakkında gerekli açıklamaya yapacağım için konunun bu kadar kısa olması önemli değil. :)
Diziyi Ö.Ablamla uzun zamandır merak ediyorduk, ne zaman izlesek, acaba güzel mi vs. diye çok düşündük ama aklıma gelmiyor ki Jung Kyoung Ho'nun olduğu dizi on numara beş yıldızdır diye. Bu adam aşk adamını süper oynuyor yaa. <3 Dizinin her hayattan bir kesit sunmasına hayran kaldım. Her telde bir karakter vardı, cesur, boşanmış, aşkı arayan, geçmişi unutamayan, ihanete uğramış... neler neler vardı. Daha başta işte bu dizi izlenir dedim. Zerre hayal kırıklığı yaşatmadı dizi, sadece final bölümünde bir kaç mantık hatası vardı -ki zaten Kore dizileri hep böyle değil mi?- bunu da sonlara doğru Spoi olarak yazacağım. :)



Jang Na Ra//Han Mi Mo^^
Angel grubunun dağılmasına bir nevide kendi sebep olsa da diğer kavga ettikleri üyeden seneler sonra yine darbe yiyen bir kadındır. Bir kere evlenip boşandıktan sonra yine evlenmek isteyen Han Mi Mo karşısına çıkan adaylar arasından seçim yapmak zorundan kalır. Tabii bu kısım sonradan ortaya çıkıyor. Ayrıca arkadaşı Baek Da Jung ile birlikte açtıkları ikinci şans şirketinin de başkanıdır. İlerleyen günlerde geçmişten gelen bir kişi hayatını hepten değiştirecektir.
Jang Na Na sevdiğim oyunculardan biridir. Diğer oyunculara göre çok yetenekli biri bence. Bu dizide de kendini baya aşmış ve kendisini daha çok sevmemize vesile olmuş. En kısa zamanda yine böyle romantik, komedi bir dizi de görmek dileğiyle.^^



You Da In//Baek Da Jung^^
Angel grubunun en sakin ve uysal kişiliğine sahip olan Da Jung evliliğinde sorunlar yaşamaya başlar. Kendisini suçlasa da yine de bir çözüm yolu bulamaz. Zaman sonra öğrendiği bir olay neticesiyle hayatı çok değişecektir.
Kendisini izlediğim zaman "Bu oyuncuyu bir dizi de gördüm ama hangisi acaba?"diye kafa patlattım ve sonundan buldum. Weightlifting Fairy Kim Bok-Joo'da okulun doktoru rolünden izlemişiz kendisini ama orada tarzı çok değişikti tanıyamamam normaldi. Çok tatlı bir oyuncu kendisi, uysallığı tam tarzını yansıtmış. Başka rolü de oynayabilirdi ama bu rol kendisine çok yakışmış.



Seo In Young//Hong Ae Ran^^
Bütün grubun en çatlak üyesi olan Hong Ae Ran kendi markası giyim ürünleri üretip satmaktadır. Yakın gelecekte evleneceği adamdan biraz uzaklaşsa da zamanla gerçekleri görmeye başlar.
Dizi de başlarda çok sık gözükmeyip sonradan çıktığı an ortalığı karıştıran rolüyle kendisini çok sevdim. Dizide müstakbel eşiyle arası bozulunca çok kızdım ama sonradan hak etmiş dedim tabii sonra yine Ae Ran'a kızdım. Öylece de bitirdim diziyi. :D İlk defa bu dizide izledim, başkada izledim mi hatırlamıyorum.



Yoo In Na//Go Dong Mi^^
Grubun en safı olan Go Dong Mi tarzı ve davranışları nedeniyle bir türlü kendine eş bulamaz. Bir okulda çocuk öğretmenliği yapan Go Dong Mi sonradan fevri hatalar yapar ama yine de uslanmaz.
Yoo In Na bir çok dizisini izledim ve kendisini çok severim ama bu dizide neydin sen yaa. Bir kere o kadar yakın arkadaşlarının yanından kılıksız dolaşman ayıptı yani. Senaryo o kadar saçma ki arkadaşlarının biri de demiyor aslında sen güzel, genç ve akıllı bir kadınsın azıcık kendine bak nasıl eş buluyorsun demiyorlar. Saçmalığın biri bu. Birde o kadar dik kafalı bir karakterdi ki ona yapılanları hak etti dedim. Kısacası Goblin'deki o Sunny rolünden sonra bu olmadı. :D Yakın zamanda şöyle güzel başrollü bir dizide oynaması dileğiyle. :)



Jung Kyung Ho//Song Soo Hyuk^^
Önemli bir gazetede magazin muhabirliği yapan Song Soo Hyuk bekar bir babadır. Kendisini bütünüyle oğluna adayan Song Soo Hyuk karşı komşunu tanır ve geçmişte yaşananlardan dolayı ona ilgi duymaya başlar ama bir çok engel vardır ve erken davranamadığı için çok zorlu zamanlar geçirir.
Jung Kyung Ho'yu Jang Na Na gibi çok severim. İkisinin oynadığı bir dizi ne kadar kötü olabilir ki yani. Bunlar aklıma gelmediği için erken izleyemedim. Çok güzel aşk adamı rolünü oynuyor, insan adama değil aşkına aşık oluyor resmen. Bu kadar mı güzel sevilir bir insan diyorsunuz. O yüzden sık sık dizi çekmeli ki biz daha çok aşk adamı rollerini izleyip tekrar, tekrar aşık olalım aşkına. 



Kwon Yoo//Goo Hae Joon^^
Ne hikmetse koskoca Kore'de dizi de tek gittikleri hastanenin doktoru olan Goo Hae Joon Song Soo Hyuk'un en yakın arkadaşıdır. Başından bir evlilik geçmiştir ve gelecek hakkından pek plan yapamaz ta ki Han Mi Mo'yu ve o deli cesaretini görene kadar.
Kendisini dizi de çok sevdim. Aşkına sahip çıkması güzeldi ama bazen dik kafalılığı saçmaydı ki bunu da aşkına veriyorum. Ve o geçmişte ki hatıraları tek kelimeyle harikaydı. <3 O kısımları çok sevdim ki.
Kendisini ilk defa bu dizide izledim. Bildiğiniz Baby Face'di kendisi.^^ Çok tatlıydı, oynadığı diğer dizi ise Let's Eat 2, izlemedim daha o diziyi ama sırf Dujun ve bunun için izlerim. Bir diğer dizisi ise Let's Fight Ghost. Hayaletli bir dizi, Kim Soo Hyun ile birlikte oynuyor. Bu Baby Face yüzünü daha sık görmek dileğiyle.^^



Kim Tae Hoon//Kim Gun Hak^^
Ünlü bir iş adamı olan Kim Gun Hak Baek Da Jung'un eşidir. Aşkı ve evliliği için elinden geleni yapan bir karakteri canlandırır. 
İlk defa bu dizi de izledim, oyunculuğu ve güldüğünde yanağından ki o gamzesi harikaydı. Başka dizilerde görmek isterim şahsen, buna Ö.Ablamda katılıyordur büyük ihtimal. :D



Park Eun Seok//Bang Dong Bae^^
Hong Ae Ran'ı müstakbel eşidir. Nişanlısını çok seven Dong Bae onun için her şeyi yapar tabii buna sinir etmekte dahil.
İlk defa bu dizi de izledim ama başka bir dizide daha izledim diye hatırlıyorum lakin dizi veya film aklıma gelmiyor. Oyunculuk iyiydi sonradan aklını başına alması ise çok tatlıydı.



Kim Dan Yul//Song Min Woo^^
Song Soo Hyuk'un çok bilmiş ve anne özlemi çeken oğlu. Çok tatlı bir karakterdi. Çok da başarılı bir oyuncu olacak bence. Kariyerinde başarılar diliyorum. :) 



İsmini bir tülü bulamadım. Dizi de üçüncü aşık rolünde olan ama geri planda kalacak olan karakterdir. Song Soo Hyuk ve Goo Hae Joon ile iyi arkadaştır. Ayrıca Soo Hyuk ile iş arkadaşıdır.
Kendisini bir dizi de izledim ama hatırlamıyorum. Hatırladığım an güncelleme yaparım. :)



Üstte ki resimdeki kişi: Hwang Sun Hee Woo Yeon Soo^^
Goo Hae Joon'un hem eski eşidir hem de iş arkadaşı bir doktordur. Kendisini The Master Sun'da izlemişim ama daha şimdi öğrendim. Çok tatlı bir oyuncuydu.^^ Daha iyi rollerde görmek dileğiyle.^^

Altta ki resimdeki kişi: Kim Sa Kwon//Kim Seung Jae^^
Han Mi Mo'nun eski eşidir. Sonradan Mi Mo'yu çok kızdıracaktır. Aynı benim gibi, benden çok kızdım kendisine. İlk defa bu dizide izledim. :)


Başta ki kız Goo Hae Joon'u takıntı haline getiren lise öğrencisidir. Saçma bir takıntıydı, doğruya doğru.

Ortada ki kadın Moon Lovers'dan tanıyoruz. IU'nun sadık! hizmetkarı. İsmi Jin Ki Joo//Ahn Soon Soo. Dizi de Song Soo Hyuk'un oğlunun annesi rolünü oynadı.

Sondaki adam ise dizinin sonlarında dahil olan bir oyuncudur. Çok komik bir oyuncuydu. İzleyince bana hak vereceksiniz. :D


Ve bomba konuk oyuncu.^^
Kim So Yeon //Sung Yoon^^
İlk bölümde konuk oyuncu olan Kim So Yeon eski rol arkadaşı Jung Kyung Ho'ya destek amaçla gelmiş belli ki. Dizi de 2 çocuk annesi dul bir kadını oynuyor. Han Mi Mo'nun şirketinden eş bulmak için baş vuran biri. Çok komikti, bu arada Jung Kyung Ho'yla oynadığı dizinin devamı gelecek dediler halen daha tık yok, bekliyorum yani. Umarım dizi çekilir. :) O dizinin yorumu için Tık Tık!!^^ 



Dizinin son bölümlerine yakın konuk oyuncu olarak Conan O'Brien'de geldi. Çok saçma salak bir Korece kullandı ama tatlıydı. :D


Resimler^^


Angel grubu ve şu sarılı olan ortalığı karıştıran kişidir.


Kızların nedime kıyafetleri. :D


Bu sahne ve gerisi unutulmaz. :D


Burasıda.^^





Dizi de o kadar tatlılardı ki anlatamam. :D Çok yakışmış bu çift, başka dizilerde de beraber görmek dileğiyle. :)




Bölüm başlarından rüya ve hayaller ile ilgili kesitler gösterdiler. Bu da onlardan biriydi ve Jung Kyung Ho'nun tipine bakın. 




Yoo In Na'nın tek iyi giyindiği yer.


Ve dizi boyunca bu kılıktaydı. -_-


Bu sahne de çok üzüldüm kendisine, ağlama Baby Face. :(






Jung Kyung Ho'nun dizide ki ilk rolü. :P



Ve gelelim dizinin bir diğer güzelliklerine. Yoo In Na'yı ne kadar kötü giydirdiler ise Jang Na Na'yı o kadar güzel giydirdiler. O kombin ve kabanlar harikaydı. Bunlar sadece alabildiklerim, daha güzel elbiseler, kıyafetler ve kabanlar vardı.


Bunlarda dizi de giyinilen ayakkabılar. Bunlarda çok güzeldi. Sağ alt köşedeki ise favorim. :)


Kadın eş bulmak için her şeyi yaptı ya. :D


Bu notlar çok güzeldi.^^ İzleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız.^^



Şu adam sevilmezse ayıp. <3 Şu mimiklere bakar mısınız? Tekrar izlenir bu dizi, sadece Jung Hyunk Ho için!! <3


Song Soo Hyu'un dizi boyunca yardımı büyük dokunan yardımcısı. :)



Çok güldüm bu repliğe ama haklılar. :D 



Yüreğim parçalandı bu sahnede. <3 Ne aşk bee^^





Dizinin basın toplantısından.^^


Gifler.^^




Bu sahneler spoi değil, o yüzden gönül rahatlılığıyla bakabilirsiniz. :)






Çokta iyi bir babadır kendisi, başta hataları olsa da olsundu, sonrası önemli. :)







Song Soo Hyun'ın "Aninde!" çevirisi olmadı deyişi çok komikti. :D Mimikler harika diyorum ben sizi. :)








Gifin tatlılığı.^^



Dizinin Ost'ları.^^


엘사 코프 (Elsa Kopf) - If ^^

(Angel grubunun tek şarkısı. Han Mi Mo'nun telefon zil sesiydi.)

(Suju'dan Kyu bu Ost'u söylüyor, çokta tatlı söylemiş.:) )




Ve Son^^

Diziyi çok ama çok sevdiğimi söylemek isterim. Uzun süre beklettiğim için cidden kendime kızdım ama geç olsun güç olmasın demişler. Diziyi kesinlikle öneriyorum. 16 bölümlük dolu dolu bir diziydi.  Tek bir bölümü sıkıcı, saçma değildi(Bir tane istisna hariç.).Oyuncu kadrosu harikaydı, bütün oyuncular karakterlerinin hakkını çok iyi verdiler. Tekrar tekrar izlenilesi bir diziydi. Tek bir hata vardı onuda spoi olarak yazacağım ki izleyenler için fikirlerini alabileyim. Ondan önce kesinlikle öneriyorum, son zamanlarda ne izlesem acaba sorusunun cevabı olabilir bu dizi. Komik ve eğlenceli seçimler için birebir.

SPOİ BAŞLANGICI!
İlk olarak şunu söylemeliyim ki dizi gerçekten iyiydi ama son bölüm yani 16.bölümde Han Mi Mo'ya çok sinir oldum. Bütün zorluklardan geçtiler, ilişkileri çok iyi giderken Song Joo Hyuk'un evlenme teklifi etmesi normaldi ama Han Mi Mo saçma sapan bahane sunup hayır demesi saçmaydı. Tabii ben ve Song Joon Hyuk'da kudurduk tabii. O kadar zorluktan sonra ve adama ölümüne aşık olduktan sonra biraz daha birbirimizi tanıyalım demesi ne alaka. Kendi aşkından emin değilsen o ayrı ama adam senin için ölüp bitiyor bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyor insan. Kısacası son kısımda senaryo saçmalamış, burayı özellikle yazmak istedim. Yine de bunlara rağmen çok tatlı ve güzel bitti. O evlenme teklifi ve Jung Kyung Ho'nun mimikleri ise yine mükemmeldi. Tabii sonradan evlilik fotoğraflarını, yaşantılarını da koysalardı daha güzel olurdu ama yapacak bir şey yok.
SPOİ SONU!!

Spoi yazısını da yazdığıma göre bir dizi yorumu daha biter. Yeppudaa.com ve Koreantürk'e teşekkür ediyorum. Her iki sitelerde indirmeler yaptım. Her ikisini de seviyorum ama Koreantürk'ün dizi boyutu çok fazla olduğundan ve çeviriler bazen bana ters geldiği için tercihimi Yeppudaa.com'dan yana kullanıyorum. Her isi siteye de sevgiler.^^





Başka dizi yorumlarından görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın.^^


 Buralarda da varım^^


9 Ekim 2017 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna//Sabahattin Ali Kitap Yorumu^^

Selam^^
Uzun zamandır kitaplıkta kalan, okumak için sürekli ertelediğim Kürk Mantolu Modanna'yı sonunda okudum. Bu kadar ertelememin sebebi ise dilinin ağır olup sıkılırım diye korkmamdı. Ama korktuğum başıma gelmedi, içinde barındırdığı naif aşkı çok sevdim. Bundan sonrada sık sık Türk Edebiyatı Klasiklerinden okuyacağım. Okumadığımdan değil ama sık olmadığı için üzülüyorum. 

Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin’e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin  Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır. 

Kitabı ilk okuduğum zaman bu konudan haberim yoktu. Başlarda bahsedilen karakterin yaşadığı bir aşkı okuyacağım sanıyordum ama kitap ilerledikçe, Raif Efendi karakterini anlatınca acaba yazar neden böyle bir ekleme yapmış diye düşündüm, tabii sonradan olaylar ortaya çıktı. Raif Efendi önemli bir şirkette Almaca çevirisi yapan biri. Yanına verilen oda arkadaşı (ki ilk bölümleri o anlattı, ismini de pek dikkat etmedim, zaten yazmıyor diye anımsıyorum ve kitaba alışma sürecinde olduğum için dikkat edemedim.) Raif Efendiyi kendi başında, ailesine düşkün, işini kendi halinde yapıp kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan bir karakter olarak anlatıyor. Zatende öyle. Zaman sonra Raif Efendi'ye alışan ve onun neden her şeyi sineye çekip, sus pus oturduğunu merak eder. İlerleyen günlerde Raif Efendinin sık sık hastalıklar geçirdiğini öğrenen isimsiz kahramanımız ziyarete gider buradan sonra yakınlaşma başlarlar. 
Asıl konuya geçme yerini atlamak istiyorum. Bu kısmı kitaptan okuyup öyle öğrenin derim ama Raif Efendi karakterinin yaşadıklarına çok üzüldüm. Gerek geçmişte gerek şimdi ki zamanda.


Ve olaylar başlar. Raif Efendi genç yaşta zengin babası tarafından iş öğrenmesi için Almanya'ya gönderilir. Sessiz ve sakin biri olan Raif işten çok Almanya'nın sanatına, müziğine ve hayatına kapılıp günlerini öyle geçirir. Bir gün açılan yeni bir sergide gezinirken kapıldığı bir tablo hayatını değiştirir. Kürt Mantolu Madonna
Not: Bilmeyenlere gelsin! 'Madonna ismi, Orta-Çağ İtalyancasında “ma donna” öbeğinden gelmektedir. “Ma donna”, kısaca “leydim” anlamına gelir ve Hz. Meryem’in sıfatlarından biridir.)'
diye isim verdikleri bu tabloyu günlerce ziyaret eder ve sabahtan akşama kadar karşısından ayrılmaz. O sırada yanına gelip bir kaç soru soran kişiden çekinen ve işi abarttığını düşünen Raif daha da adımını atmaz sergiye. Günler birbirini kovalarken hiç ummadığı bir anda tabloda yer alan Kürk Mantolu Madonna'yı görür. Onun için imkansız olsa da onunla tanışır ve hayatı bu sefer, gerçekten değişir.

Benim açımdan da konu böyleydi. Raif Efendi karakterini sevdim ama sevmediğim yerlerde oldu. Sabahattin Ali'nin böyle bir karakter yazması ilginç. Ama bunun da bir sebebi var ki eğer daha güçlü bir karakter yazsaydı ona göre olaylar gelişirdi ve değişirdi. Kısacası kendim sorup, kendim cevabını veriyorum. Okuduğum aşk hikayesi çok naif bir hikayeydi. İnsanlar birbirlerini kanlı, canlı görüp aşık olurlar ama Raif tabloyu görüp onun zarafetine, bakışına aşık oluyor ve birden gerçeği karşısına çıkıyor. Sonradan yaşananlar ise cidden üzücü. Raif Efendinin hayata küsmesi, çevresindeki insanlara önem vermemesi hayatını zindana çevirmiş. Hikayenin devamından neler oluyor okuyup öğrenin derim ki ben tahmin etmiştim. Başta acaba dedim ama okudukça, olaylar geliştikçe ve gerçekler ortaya çıktıkça kitabı daha bir heyecanla okudum.



Kitabımız 160 sayfalık kısacık ama dolu, özenilesi bir aşkla uzun bir kitap olmuş. Benim ilk Sabahattin Ali kitabım ve yazarın kalemiyle ilk kez tanıştığım için alışma süresi vs. derken bitirmem biraz zaman aldı. Bir günlük kitap, işlerim ve benim ilk okumam sebebiyle elimde kaldı. Yine de sevdiğim ve tavsiye edeceğim bir kitap. Kitaba puan vermeyi düşünmüyorum. Böyle eserlere kendimce puan vermek tarzım değil. :) Son olarak kitabın güzel ve okunulası olduğunu alıntılardan da anlayabilirsiniz.^^ Bunu da demeden geçemeyeceğim. Kitap film olma yolunda ama halen daha kendisinden haber yok. Yakın zamanda gelişmeler göstermesi dileğiyle.^^



Alıntılar^^


Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.


*****

Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.


*****

Kürk Mantolu Madonna'yı bu halde görmektense, onun tarafından aptal, acemi yerine konmayı tercih ederdim


*****


Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini  düşünür ve yeis içinden kalırdım.


*****

Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...



Bir kitap yorumunun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^
Sevgiyle, aşkla kalın.^^




 Buralarda da varım^^


6 Ekim 2017 Cuma

İzlediğim Filmler #3 // Sindirella, Uzaktaki Anılar, Britget Jones'ın Bebeği, The Library^^

Selamlar^^
Film yorumlarım ile yine karşınızdayım. :) 




Sindirella.^^

Uzun zamandır indirip bir türlü izleyemediğim film olur kendisi. Film ilk olarak Aslıhan Akagöz'ün Facebook kitap grubundan görüp izlemek istemiştim ama bir türlü fırsat olmadı. Film gerçekten çok güzeldi. Masalla birebir uyumluydu. Bir çok film var böyle ama zaman ve teknoloji değişince yeni versiyonları çıkıyor. İyi ki de çıkıyor hani. :) Ben çok seviyorum bu tür filmleri. (Evet halen daha çocuğum. :P)


Konuyu yazmama gerek yok, bebekliğimizin masalları işte. :D Ki bilmeyende yokturdur. :D
Oyuncular;
Lily James
Richard Madden
Helena Bonham Carter
Cate Blanchett
Hayley Atwell

Fragman İçin Tık Tık!!


Güzel film, hoş filmdi. Tekrardan izleyebilirim ama bu tarz filmlerin küçük yaşta çocukların izlemesini istemem. Çizgi film tarzında ya da kitap tarzında okusunlar yeter. Filmi izlediğiniz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız. Büyükler için kesinlikle öneriyorum, o elbiseler, o ihtişam harikaydı. :)
Tek bir şeye takıldı kafam. Şimdi kız üvey anne geldikten sonra kötülüklerinden dolayı elbisesini değiştirmedi, peki üvey anneden önce? Babası zengin alabilirdi. Haa stili mavi ise çok güzel mavi elbiseler giydirebilirlerdi. İşte bu yönden biraz saçmalamışlar. .D



Kötü üvey anne ve kızları.-_-


Şu elbiseye bayıldım. O dans edişleri yok mu, Instagram'da yayınlamak istedim ama telif hakkı istedi.-_-


İç giyim. Komedi :D



Elbiseden sonra en sevdiğim şey araba oldu. <3





Ve dansları, cidden harikaydı. Bence sizler de çok seveceksiniz. :)


En pasaklı halide şurada dursun. :D





Uzaktaki Anılar//A Walk To Remember.^^

Gelelim ikinci filmimize. Bir çok kişi illa gördü ya da izledi. Bende görüp henüz izlemeyenler kervanındaydım ve artık izleyenlere geçiş yaptım. Film hakkında bir çok kişiden "Vaay be, ne filmdi ama!!" gibi buna benzer yorumlar duydum, okudum. Bunları duyunca, okuyunca herhalde unutulmaz bir aşk, birbirini ölümüne seven çift ve dramın dibi bir film bekledim. Peki beklediğimi karşıladı mı? Ne yazık ki hayır. Çıtayı fazla yükselttim diyeceğim ama onunla alakası yoktu. Film klişe üstüne klişeydi ama benim asıl derdim filmdeki aşktı. O kadar oldu bittiye geldi ki adamın kıza ne zaman aşık olduğu anlamadım gitti.


İçinde bulunduğu çetenin başı belaya girince Landon Carter, bir anda kendini okul tiyatrosunda sahnelenecek bir oyunun içinde bulur. Burada karşılaşacağı sessiz ve kendi halinde bir kız olan Jamie'ye aşık olması ise tüm hayatını tümüyle değiştirecektir.


 Mandy Moore 
Shane West 
Lauren German
Daryl Hannah
David Lee Smith

Sinemalar.com'dan alıntıdır.


Uzun lafın kısası filmi sevdiğimi söyleyemem. Haa oyuncular iyi hoştu ama aşkı çok beğendiğim söylenemez. Klişe üstüne klişe olan bir filmdi o kadar. Gerçi yine klişe olup harika ötesi olan filmlerde mevcut. Bkz: Sanam Teri Kasam.
Tavsiyeye gelecek olursam bu yorumdan sonra kalsın diyorsanız siz bilirsiniz ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Zevkler ve renkler, belki siz beğenirsiniz. ;)





Şu fotoğrafa tav oldum. :D


Bu sahnede iyiydi hani.^^







Gelelim bir sonra ki filme.^^
Bridget Jones'ın Bebeği.

Bridget Jones serisini bilmeyen yoktur. Gerek kitabı gerek yıllar önce sıra dışı hayatıyla beyaz perde de boy gösteren Bridget Jones 2017 yılında yeni bir filmle karşımıza çıktı. Tabii o zaman ki hallerini beklemeyin. Hepsi yaşını başını almış kişiler. Peki buna rağmen bu filmi çekmeleri gerekiyor muydu? Belki hayranları için EVET ama benim için HAYIR. İzlediğiniz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız ya da anladınız. Artık yaşlandınız yani yaşlanmışsınız. Olmamış bu film. Bunun yanı sıra ilk filmlerine daha çok güldüğümü hatırlıyorum. Bu filmde güldüğüm yerler bir elin beş parmağını geçmez. Doğrusu zaten sık film izlemeyen biriyim birde üst üstte keyif almadığım yapım izleyince insan bir sinir oluyor. -_-

Konusu;
Artık 40'lı yaşlarına gelmiş olan Bridget Jones'un (Renee Zellweger) hayatında uzun bir aradan sonra her şey nispeten yolundaymış gibi görünmektedir. Mark Darcy'den (Colin Firth) ayrıldıktan sonra kendini işine adamış, başka birşeye kafayı çok takmadan çalışmaktadır. Belki de yıllar sonra ilk kez hayatının mutlak kontrolünü eline geçirmiştir. Ancak bu durum, Darcy'nin 180 derece tersi bir karakterdeki Amerikalı Jack Qwant (Patrick Dempsey) ile tanışana dek sürecektir. Amerikalı'dan etkilenen, ancak Darcy'den de tamamen vazgeçemeyen Jones'un hayatı, hamile olduğunu öğrenmesiyle bambaşka bir seyre girer. Tabii bir sorun daha vardır, bebeğin babasının bu iki adamın hangisinden olduğundan emin değildir.

Renée Zellweger
Colin Firth
Patrick Dempsey
Jim Broadbent
Gemma Jones

Sinemalar.com'dan alıntıdır.



Konuyu okuduğunuza göre bahsetmeme gerek yok sanırsam. :D Filme ilk filmlerde rol alan Hugh Grant veda ediyor ama yerine Patrick Dempsey geliyor. Konuyu okumadan önce fragmanlarda acaba Hugh Grant yerine mi geçti, olmamış o zaman dedim ama çok farklı bir rolle filme dahil olmuş. Ve şunu da söylemek isterim ki Patrick Dempsey 51 yaşında olsa da arada az yaş farkı olsa da 48 yaşında olan Renée Zellweger'dan 10 yaş hatta 15 yaş daha küçük görünüyor. Renée 60 yaşına girmiş gibi çıkmış ki onlar için estetik, gerdirme vs. şeyler sorun olmadığı halde böyle olması şaşırtıcı beni. :/ Neyse kısacası bu da olmamış. Seriyi merak edenler izlerse belki eğlenebilir ama beklentiyi yüksek tutmayın derim. :)



Renée Zellweger burada çok genç durmuş ama acı gerçek filmde saklı.




Güldüğüm sahnelerden biri. :D





Bir şey yazardım da buraya neyse, bence siz izleyin öyle anlayın derim. :D 
Burası da çok komikti. :D












Son filmimiz The Library^^

My Twin çok beğenip izle deyince izledim. 30 dakikalık film çok güzel şeyler anlatıyordu. Bir önce ki izlediğim filmlerden alâmadığım hazzı 30 dakikalık filmden aldım desem yeridir. Güldüm mü az biraz evet ağladım mı hayır ama yine de çok güzel bir kısa filmdi. Konusu yine klişe, orijinal bir şey beklemeyin ama kızın bakışları, adamın kitap istemesi, vermesi vs. onlar filme renk katmış. 
Ve şunu da söylemek isterim ki sonunu izleyince şaşırmadım ama üzüldüm. Zaten afişten bile anlayacağınız üzere Kütüphane isimli film olsa da kendisi dram.


Konusu;
Ann isminde bir kız kütüphanede çalışır. Bir gün bir erkek ondan bir kitap ister. Daha sonra kütüphaneye gelmeye devam eder. Kız mı yoksa erkek mi aşkını itiraf edecektir.

Oyuncular: 
Ananda Everingham & Jim
Selina Wiesmann & Ann
Niti Chaichitathorn & Boy
Nutcha Ardam & Fidanzata di Jim
Dominic Wiesmann & Fidanzato di Ann

Yeppudaa.com'dan alıntıdır.


Her ihtimale karşı buraya SPOİ uyarısı vereceğim!!
Gelelim bir diğer konuya. Sanam Teri Kasam'ı çok sevdiğimi her zaman söylerim ve bilin bakalım ne olmuş. Sanam Teri Kasam'da yer alan can alıcı bir nokta bu filmden esinlenmiş. S.T.K. izleyenler ne demek istediği anlarlar, o yüzden izleyen, izlemeyenlere haksızlık olasın diye spoi uyarısı verdim. Her iki filmi de izleyenlerden yorumları alalım. ^_^ Hangisi daha iyiydi?
Şahsen ben S.T.K.'ı ilk izlediğim için onun yeri benden daha ayrı ama buradaki olanlarda beni etkilemedi değil.
SPOİ sonu^^


Filmi tavsiye ediyorum. "Ben Uzak Doğu filmleri izlemem." bile izlesin derim.( Film Tayland yapımı da.) 30 dakikalık bir film sadece kafa dağıtmaya yarar tabii bu tarz dram konulara gelebiliyorsanız. ;)





Böyle sahneyi hangi kitap kurdu istemez ki? <3


Diğer toplu film yorumlarımı merak edenler için;








İzlediğim Filmler #8

İzlediğim Filmler #9

İzlediğim Filmler #10



Ve bir film yorumunun daha sonuna geldik. Tek film yorumu yapmadığım için ilk filmlerin yorumları geç geliyor ama tek tek yapmakta istemiyorum. :)
Son olarak "Kesinlikle bu filmi izlemelisin Esra!!" dediğiniz filmler varsa önerilerinizi beklerim.^^

Başka yazılarda gürüşmek dileğiyle.^^
Sevgiyle, aşkla ve bol kitapla kalın^^

Buralarda da varım^^



3 Ekim 2017 Salı

OKK Okuma Etkinliği Sendeki Ben//Leyla Bilginel Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Okuyan Kızlar Kulübü olarak Olimpos Yayınlarının yeni çıkan kitabı Sendeki Ben'e Okuma Etkinliği gerçekleştirdik. Yarışma için OKK Instagram hesabına bakabilirsiniz.^^
Gelelim kitabımıza. Kitabı okuyup bitirdikten sonra son kısımlarda dikkatimi çeken bir olay olunca internette yazar hakkında araştırma yaptım ve kendisini tanıdığımı fark ettim. İsimden aradığınız takdirde sizlerinde aslında tanıdığı göreceksiniz. Bir çok başarılı yapımda rol alan Leyla Bilginel hayatını konu alan, biyografi gibi değildi normal bir roman gibi hayatını, yaşadıklarını bizlere anlatmış.

Ailesinin tüm engellerine, karşı çıkışlarına, baskılarına, yaşanan tüm olumsuzluklara ve zorluklara rağmen mücadele etmekten asla yılmayan bir kızın öyküsü anlatılıyor bu kitapta. Hayatta yaşadığımız her şeyin mutlaka bir sebebi olduğunu öğretiyor bize bu kızın hikâyesi. Yaşanılan en zor anların gün gelip en umutsuz olduğumuz zamanlarda çıkış noktamız olabileceğini gösteriyor.
Yazar, kendi yaşam öyküsünü aktarırken korktuğumuz şeyleri gözümüzde büyütmek yerine onların üstüne gidip sorunları çözmeye çalışmamız gerektiğini vurguluyor. Mucizelerin aslında gerçek olduğuna, en dibe vurduğunda bile hayata umut dolu bakmasını sağlayan evrensel güce, belki de kendimizin yarattığı o enerjiye, bizim de inanmamızı istiyor.  

Kitabımızın karakter analizi yapamayacağım. Kimin hakkında ne söyleyeceğimi bilemiyorum artı söylesem bu sefer spoi olacak o yüzden genel bir yorum yapmak istiyorum.
Kitabımızın başlangıç kısmı fakrı bir şekilde başladı. İki kişinin diyalog halinde konuşması gibisiydi ama okuduğunuz zaman başka bir şey olduğunu anlayıp ilginç bir anlatım tarzı diyorsunuz. Şahsen ben hem şaşırdım dedim hem de böyle tarz yazığı içinde beğendim. Zaman sonra bu diyaloglar bir masalla devam etti. Masalı okuduğumuz zaman anlıyoruz ki yaşananlar günümüz hayatından sıkça, üzülerek karşılaştığımız bir durum  ve ben o kısımları okuyunca inanın sinirden harap oldum. Bir insan bu kadarını yapmamalı, bu kadar düşmemeli dedim. Acıdım, üzüldüm, devam sayfalarda umarım değişir, güzel şeyler olur diye umut ettim. Devam ettikçe masal çok farklı gelişiyor ve mücadelenin, inancın bir insanın hayatını nasıl değiştirdiği okuyoruz.


Masal devam ettikçe araya ilk diyaloglar girip o kısım hakkında yapılan yorumlarda vardı. Bu yönüyle yazar iyi bir iş çıkarmış. Yazarın ilk kitabı olsa da oyunculuktan gelen yetenek ile güzel bir kitap yazmış. Tabii bazı kısımlarda hatalar vardı. Mesela ilk diyalog ve konuşlar çok iyiydi ama masala başladığı sırada olayları anlattığı sırada yaşadığı bocalamaya şahit oldum. Öyle ki acaba ilk bir kaç sayfayı kendisi mi yazdı dedim ama okudukça bu durumun değişmesine sevindim yoksa okumak çok güçleşirdi benim için. Olaylar böyle devam etti ve siz devamında neler olacak, masal kahramanımız neler yaşayacak merak ediyorsunuz. Belli bir noktaya kadar her şey iyiydi ama sona doğru yazar bazı şeyleri o kadar oldu bittiye getirmiş ki o olayları atlamış mesela. O kısımları biraz daha uzatabilir ve masal kahramanımızın daha fazla neler yaşadığını okumak isterdim. Ve en önemlisi masal kahramanımıza engel olan o kişiye ne oldu? Acaba atladım mı diyorum ama hayır. Gerçi yazarın hayatını internette araştırdığım zaman yazıyor ama kitapta da yer verseymiş diyorum.


Kitap genel anlamda buydu. Sonuna çok şaşırdım ve üzüldüm. Gerçek hayatta olması ise daha bir üzdü beni. İnsanları mutlu görsek de içlerinde yaşadıkları acıları hiç bilmiyoruz. Kitabı sevdim mi? Bu konuda bir şey söyleyemeyeceğim. Edebi bakımdan yazarın kendini daha fazla geliştirmesini öneriyorum ama yine de ilk kitaba rağmen çok iyi bir kitap yazdığını söyleyebilirim. Bu tarz kitabı ilk defa okudum, mücadelenin ve inanmanın ne kadar önemli olduğunu güzel bir şekilde anlatmış. Bunun yanı sıra bir konu var ki bunu yazmayacağım, sadece yazar biraz risk almış gibime geldi. Yeni bir kitap olduğu için bu konuda yorumsuzum ama umarım insanların okuyunca bilinçli ve kötü anlam yüklemeden okurlar. Bu tarz kitapları okuyan biriyseniz tavsiye ederim ama bu tarz okumam diyorsanız devam ettirip bitireceğinizi pek sanmıyorum. :)



Kitaba Puanım 3,5/5^^
(Gerçek hayattan olduğu için puanlama yapmayacaktım ama anlatım ve yazım için puan vermem gerektiğini düşündüm.)



Alıntılar^^


"Özlem! Ne derin bir duygudur. İnsanı bazen fazlaca duygusal yapar ve sakinleştirir. Bazense fırtınalı bir deniz gibi hırçınlaştırır."



*****

"Sevgi... Ne kadar naif bir kelime. Ama bir o kadar da ağır. Söylerken tınısı yumuşak ve bittiği an noktayı koyacak kadar net. Varlığıyla var eden, yokluğuyla tufanı koparacak kadar güçlü. Sevgi!"


*****






Bir yorum ve etkinliğin daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^