5 Kasım 2017 Pazar

Yağmurla Gelen Mutluluk// Amber L. Johnson Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bu sefer ki kitabım takas yaptığım zaman çok merak ettiğim ve okuduğum zaman konuya bak bee dediğim Yağmurla Gelen Mutluluk kitabı. Kitabın kısa olması, konusu ve kapakta yazan "Oğlumunda böyle bir aşk yaşamasını isterim." not düşen Qwen Salsbury'den sonra o kadar çok merak ettirdi ki kitaptan beklentim de zirvede tabii. Ama gelin görün ki zirve çıkmamla dibi görmem bir oldu.

Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur.Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu. Lilly Evans ise büyüleyici olduğunu...
Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı. Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti. Ve Colton'ı tanıdıkça, ona daha çok bağlanacaktı.
Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilecek miydi?

Lily küçük yaştan beri haylaz bir çocuktur. Kilisenin verdiği görev doğrultusunda Colton'la arkadaşlık yapması gerekir ama yaptığı bir kaça ufak kazadan sonra hem kendi ailesi hem de Colton'ın ailesi ilişkiyi keser. Seneler sonra gittiği bir sergide Colton'ı gördükten sonra hayatının eksikliğinin ne olduğunun farkına varır ve elinden geleni yapmaya çalışır.
Lily karakterini sevdim ama yazarın yazdığını karakteri sevemedim. Bunu spoi olarak dile getireceğim. Bunun yanı sıra aşkını, sevgisini çok sevdim. Cidden insan böyle aşk yaşamak ister.
Corton hakkında diyeceğim pek bir şey yok. Bence okuyunca nasıl bir karakter olduğunu anlayacaksınız ama sevdim kendisini. Son yaptığı olaya anlam veremesem de resimleri, Lily için yaptığı resimler çok güzeldi.
Diğer karakterlerden Corton'ın ailesini ve Lily'nin en yakın arkadaşına hayran kaldım. Çok tatlı bir arkadaştı. Çok yardım etti Lily'ye.


Kitabın konusunu okurken klasik bir aşk hikayesi bekliyordum ama çok farklı bir konuyu kapsıyordu.  Okurken vay be dedim ama yazar konuyu belli bir yere kadar götürmüş sonra saçma bir şeyler eklemiş. O kısımlardan rahatsız olduğum gerçeğini değiştiremem. Çok merak ettiğim bir kitabın bu tarz olması benim için hayal kırıklığı oldu.
Bu hayal kırıklığımı spoi olarak yazacağım ki kitabı okuyanlar ne diyecek bu konu hakkında merak ediyorum.
Onun yanı sıra yazarın kalemini sevdin. Kitabı Lily'nin günlüğü gibi yazmış, onun ağzından, onun duygularından ve sanki biz Lily'nin arkadaşıyız da karşımıza oturmuş bize anlatıyormuş gibi olmuş.  Bu konuda kitabı sevdim, bu tarz yazılı kitaplarla fazla karşılaşmıyoruz, karşılaşınca da bir anda bocalama oluyor ama hemen alışıyor insan.



SPOİ
Şimdi söyle ki kitapta beni rahatsız eden konu Lily ve Corton'un yakınlaşma mevzusu. Daha detaylı yazmaya gerek yok anlamışsınızdır. Yazarın bu konu üzerinden daha fazla durması beni rahatsız etti açıkçası. Yani bu olayın problem olması, Lily'nin başka derdi yokmuş gibi sürekli düşünülüp çıkar yol araması saçmaydı. Peki sonunda ne oldu? Yine saçma bir şekilde bağlamış yazar. Bundan ziyade daha güzel konulara değinebilirdi. Bu konunun kitabın yarısını kapsaması, zaten kitabında kısa olması hayal kırıklığı yaşattı.
SPOİ SONU

Spoi kısmını da yazdığıma göre tavsiye kısmına geçip, yorumumu bitirebilirim. 
Genel anlamda güzel olan ama özellikle gidip alın dediğim bir kitap değil. Belki elinize gelir de okumak isterseniniz tercih edebilirsiniz. Benim zamanım olmadı ama bir günden okunacak bir kitap.
Uzun lafın kısası okumak size kalmış, benim yorumum bu kadar ve kitabı özellikle takastan aldığıma sevindin. Para verseydim üzülürdüm.
Not: Kitabın kapağına bayıldım. Kitaplığımla uyumlu olması ise mükemmel. O yüzden kalsın kitaplıkta. Belki My Twin okuyup sevebilir. :)



Kitaba Puanım 5/3^^



Alıntılar^^

Sanırım bazen gerçek karşımızda duruyor ama inanmak istemiyoruz. Her şeyin olmasını istediğimiz gibi görüyoruz. Bazen inkar ederek yaşamayı seçiyoruz.


*****


Küçük bir iç çekmeyle elimi daha sıkı sıkı sardı. "Keşke benim gibi olsaydın."
Ona "Neden*" diye sorana kadar nefesim telaşla vücudumdan çıktı.
Saçlarıma odaklanmadan önce gözünü tekrar yüzüme dikerek tam olarak kafasından geçenleri söyledi. "Çünkü o zaman beni anlardı."


*****

O anlıyordu. Muhtemelen Colton'ın düşündüklerini anlıyordu. Onun nasıl hissettiğini tam olarak biliyordu. 
Çünkü o aynıydı.
Ve ilk defa ben de öyle olmak istedim.



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


 Buralarda da varım^^

29 Ekim 2017 Pazar

Ayla Film Yorumu^^

Merhabalar^^
Bazı filmler vardır ki sadece ona özel yazmak istersin. İşte Ayla Filmi de öyle. Bir post bu filme değer...
Bugün evden çıkınca arkadaşımızla Amir Khan'ın Süper Star filmine gideceğiz diye anlaştık, kendimizi ona göre ayarlamışız ve sinema salonuna gittiğimiz de uzunca bir sıra olduğunu görünce kaldık öyle. Sonradan My Twin seans saatlerine bakınca bizim gideceğimiz filmin 17:45'e alındığını gördü. Tabii o film iptal. Hemen organize olup Ayla olsun deyip bilet alma yerine vardık. (Zaten hafta içinde Ayla'ya gidecektik. Neye niyet neye kısmet oldu.) Tekrardan film arayışı yaparken bilet satan adam demesin mi Ayla'da sadece 4 boş koltuk kaldı ve hepsi ayrı yerlerde. Biraz düşündükten sonra zaten film izleyeceğiz, karanlık, birbirimizi görmesek de olur dedik ve kabul ettik. Günün en güzel onaylamasıydı bence. Film harika, olağanüstü ve bütün övgüleri hak eden bir yapım olmuş. Oscar'ı vermezlerse ayıp, vermeseler de bizim kalbimize taht kurdu ve bütün ödülleri aldı bile.^^



Filmin Konusu;

Kore Savaşı'na asker olarak gönderilen Süleyman (İsmail Hacıoğlu), savaş esnasında öksüz kalan ve himayesini aldığı küçük Koreli kızla sevgi dolu samimi bir bağ kurar. Ayla adını verdiği küçük çocuğu aylarca bakar, ancak savaş bittiğinde kimsesiz çocuğu Türkiye'ye götürmek istediğinde Kore yasalarının engeliyle karşılaşır ve zor da olsa ayrılırlar. Bu olaylardan 60 yıl geçtikten sonra Süleyman Bey, nerede olduğu, neler yaptığı hakkında hiçbir bilgisi olmadığı Ayla'yı yeniden görebilmek için harekete geçer.
Ayla filmi, Kore'de savaşmış Süleyman Dilbirliği'nin gerçek hikayesinden esinlenerek çekildi.


Oyuncular;

Çetin Tekindor
İsmail Hacıoğlu
Kim Seol
Murat Yıldırım
Ali Barkın
Ali Atay
Lee Kyung-jin
Taner Birsel
Damla Sönmez
Meral Çetinkaya
Caner Kurtaran
Sinem Öztürk Uslu
Chaby Han
Altan Erkekli
Büşra Develi

Ve nice yazmadıklarım. Oyuncu kadrosu o kadar kuvvetli ki konuyla bir olunca harika bir film zaten kendiliğinden ortaya çıkıyor.





Bu sahne harikaydı. Kızın bir kaç Türkçe kelime söylemesi ve onların içinden çıkan en anlamlı kelime...




Gerçek Süleyman ve Oyuncu Süleyman Çetin Tekindor.


Bunlarda ilk buluşmadan.
Filmde o kadar duygusaldı ki anlatılmaz yaşanır...


Gerçek Ayla ve Süleyman. 1950 Kore Savaşı.






Filmdeki resimler. O kadar güzeldi ki...


O Türkçe konuşması var ya harikaydı. Küçük yaştada olsa harika bir iş çıkarmış Kim Seol.



Ve son.

İlk olarak filme gittiğinizde yanınıza selpak almayı unutmayın. Salya sümük ağlıyorsunuz çünkü. Filmin hangi duygusal, içimize oturan sahneleri anlatayım, siz izleyin öyle konuşalım.
Oyuncuların hepsi çok ama çok iyiydi. Başta da dediğim gibi kadro mükemmel, filmin konusu da ilgi çekici olunca nasıl kötü olabilir? Film için geç bile kalınmış. Gerçek oluşu daha çok etkiliyor insanı. Neler olacağını tahmin ediyor insan ama olaylar nasıl gelişti bilinmiyor. Bu işinde üstesinden gelmiş senaristler, yönetmen ve yapımcı.
En etkilendiğim yerler ise Türkleri ve Türk ordusunu  o kadar inanılmaz anlattılar ki bir kez daha gurur duydum Türk olduğumdan. Bizim kanımızda var masuma, öksüze kollarımız açıp onlara bakmak, onlara sığınak olmak. Birde hiç tanımadığın, uzak bir ülkeye gidip savaşmak yürek ister. İşte o insanlardan ve Şehitlerimizden Allah binlerce kez razı olsun. Bütün vatanı için Şehit düşenlerden de Allah razı olsun.

Kore'yi yakından ilgilendiren bu filmin Kore'de gösterime girdiğinden haberim yok. Umuyorum ki girmiştir ve gişesi bol olur. Eğer Türkleri ve Türkiye'yi halen daha kardeş ülke olarak görüyorlarsa ilgili olacaklardır. Merakla beklemedeyim.
Uzun lafın kısası her sahnesi mükemmel olan, özenle yapılmış bu filme gidin, gitmeyeni götürün ve izletin. 
Tavsiye etmeme gerek yok, zaten yorum benim yerime gerekeni yaptı. İzleyenlerden ilk yorumları alalım. Gerçi herkes aynı yorumu yapacak ya neyse... O kadar da iddialıyım. :D

Not: Sinema salonunda, Ayla filminden çıkan insanları gözleri yaşlı görürseniz şaşırmayın, filmin etkisi ki bende, My Twin'de ve arkadaşta onlardan biriydi. :'(

Dipnot: Şu sıralar vizyona giren yerli filmlerden en çok izlenilmesi gereken film bu. Bence diğer filmler vizyon tarihini yanlış yaptılar, bu filmle rakip olunmaz ama Türk halkı beni şaşırtabilir, sonuçta geçen senenin en çok izlenen filmi Rcep İvedik'di. :/ 

Dipnot 2: Türk Hava Yolları'nın başta yayınladığı fragman tarzı reklam harikaydı. Daha o kısımda tüyler diken, diken.


Bir film yorumunun daha sonun geldik. Film DVD olur olmaz almayı düşünüyorum. Böylesi bir film evde durmalı ki sürekli izliyelim...



Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın.^^

 Buralarda da varım^^




24 Ekim 2017 Salı

OKK 51.Blog Tur Prensesim//Hyun Kyung Sohn Kitap Yorumu^^


Herkese merhaba^^
Turumuzun son günündeyiz. Bugün bildiğiniz üzere kitabımıza yorum yapacağız. Bakalım kitabı beğenmiş miyiz, beğenmemiş miyiz. Cevaplar az aşağıda.^^
Olimpos Yayınları Kore severlerin kalbini kazanmaya devam ediyor. Eski dizilerden olan My Princess'in kitabını çıkaran Olimpos Yyaınları zamanla neler çıkaracak merak konusu.^^ Mesela bir B.O.F. çıkarabilir, ne kadar güzel olur değil mi?
Gelelim yorumumuza.^^

İmparatorluk hanedanında tatlı, eşsiz bir aşk! Seol hiçbir zaman Kore Krallığı'nın bir prensesi olmayı dilememişti. Aslında birçok part-time işte çalışan bir öğrenciden başka bir şey değildi. Kaderin cilvesiyle Seol, kendisini sarayda bulur ve prenses olma etiği üzerine ders almaya başlar. Sürpriz bir şekilde bu dersleri kendisine veren kişi de daha önce Seol'un başını derde sokan diplomat Hae Young olur. Görünüşe göre, Hae Young da Seol'a ders verme konusunda çok masum değildir. Kraliyet hazinesine  ulaşabilmek adına, Seol'u saraydan atmak için elinden geleni ardına koymayacaktır. Fakat farkında olmadan gün geçtikçe birbirine daha yakınlaşır ve bağlanırlar. Acaba Hae Young kraliyet hazinesinin peşinden koşmayı bırakıp Seol'u tercih edecek midir? Prensesim, hem Güney Kore hem de uluslararası boyutta izleyicileri tarafından çok sevilen tatlı ve unutulmaz bir romantik komedi dizisidir. ^

Karakterlerimizi Buradan! tanıyabilirsiniz. Bunların yanı sıra o yazıda bahsetmediğim bir kaç karakter analizi daha yapacağım. :)
Lee Seol iyi kalpli, aklı bir karış havada olan yetim bir kızdır. Onu yetimhaneden alan ailesine düşkün olan Lee Seol Kore'nin yeni prensesi olduğunu öğrenince hayatı birbirine karışır. Kendisini sevdim ama Yoon Joo ile karşılıklı konuşmalarında pat diye cevap vermemesine ve öyle durup suratına bakmasına(Benim hayal gücüm.) beni sinir etti. Yoksa diğer taraftan anlıyorum kendisini, yaşadıkları zor. :(
Park Hae Young Dae Han Grup'un varisidir ama İmparatorluğun tekrardan kurulması onu zora sokar ve prensesin başa geçmemesi için elinden geleni yapar ve yapacaktır da.
Park Hae Young'u kitap da okuduğum kadarıyla dövebilirdim. O kadar saçma düşünce ve davranışla dayaklıktı ama dizide harikaaaa. Şu an 4.bölüme geçtim ve kitapta ki karakterler arasında farklar vardı. Bakalım dizinin devamında neler olacak.
Diğer karakterlerde Lee Seol'un hocası Nam Jung Woo'yu çok sevdim. Aşk adamı. Oh Yoon Joo ve Lee Seol'un üvey ablası Lee Dan'dan nefret ettim. İnsanı bu kadar mı sinir eder bir karakter, böylesini ilk defa gördüm desem yeridir.
Büyükbaba ise kendi halinde, sırları ve pişmanlıklarıyla kitapta yer alıyor. Kendisine baya üzüldüm ama. :(


Karakterlerimiz böyle. Kitap akıcı ve heyecan doluydu. Bazı kısımlar da neler oluyor böyle deyip heyecanlı heyecanlı okudum. Tabii kızdığım, güldüğün yerlerde oldu.
Kitap hakkında daha başka neler diyebilirim diye düşünüyorum, çünkü bir şey desem spoi olacak. Onun için fazla detaya girmeye gerek yok. 
Olimpos Yayınlarından çıkan diğer kitapları okuyan biri olarak bu kitap onlara göze bir tık daha iyiydi. Neden derseniz, Gizli Bahçe serisinin betimleme konusundan sıkıntıları vardı. Senaryodan direk kitaba geçirilmiş gibiydi ama bu kitap öyle değildi, betimlemeler fazla ve güzeldi. Alıntı aldığım yerler oldu.  
Dizi ve kitap aynı mı peki? soranlara. O bir muamma. Şuan 4.bölümü izlediğimi söyleyebilirim. Bu bölüme kadar kitapla birebirdi, sadece bir kaç olay gerçekleşmedi. Mesela Lee Seol'ün üvey annesinin Hae Young'u pansiyonlarına davet etmesi (İzleyenler bilir.) gibi sahneler ama sıkıntı olacak tarzda değildi, benim düşündüğüm sonradan neler olacağı. Yine de okunulası, sevilesi bir kitaptı. Devamı olur mu acaba diye düşünüyorum ama pek zannetmiyorum da. ^_^


Diziyi izlemeyen, hatta Kore sever olmayan birine bile tavsiye ederim. Tabii sonradan diziyi izleme tavsiyesi ile. Öyle daha güzel olacağını düşünüyorum. Bunun yanı sıra izleyen arkadaşlara da tavsiye ederim. Bir Kore fanı için çok güzel bir şey kitapların çıkması. Beğenilmese bile kitaplıkta durması bile, şahsen benim ve My Twin için çok önemli ve sevindirici.^^ Kitaplığımızın baş köşesinde duran kitaplar kendileri.^^


Bu kapakta orijinal olmaktadır. Bu kapakta güzel ama ben bizim kapağı ve ciltli halini daha çok sevdim.^^



Kitaba Puanım 5/4



Alıntılar^^


Jung Woo'yu görür görmez, "Hocam, ne işiniz var buralarda?" diyerek saf ayağına yattı. Giriş kapısına astığı kocaman pankartı çıkarıp öyle konuşsaydı ya. Hae Young böyle kusurları olan bir kadınla ilk kes tanışıyordu gibiydi.


*****

Bu olayla hayatı tepetaklak mı olacaktı yoksa Sindirella'ya mı dönüşecekti bilmiyordu. Kesin olan şeyse Sindirella'nın bile hizmetçilikten bir ülkenin prensesliğine gelirken hayatı tersine çevrildiğinde başından bir sürü mücadele ve dert geçtiğiydi.


*****

"... Haha; şiddetle reddetmek şiddetle kabul etmektir derler. Şüphelendim."


*****

Hae Young, Seol'un elini tutup kendi göğsüne koydu.
"Burada güneş doydu."
"Ne güneşi?"
"Seni seviyorum güneşi."







Not: Çekiliş halen daha devam etmektedir. Çekilişe katılmak isteyenler Buraya alalım.^^




Katkılarından dolayı Olimpos Yayınlarına teşekkür ederiz.



 Bir turun ve yorum daha sonuna geldik,
 başka yazılarda ve turlarda görüşmek dileğiyle.^^




22 Ekim 2017 Pazar

OKK 51.Blog Tur Prensesim//Hyun Kyung Sohn Prenses ve Yaverleri^^


Herkese turumuzun ikinci gününden merhaba^^
Bugün sizlere kitabımız da geçen karakterlerden bahsedeceğim. Özellikle bu yazıyı yazmamdaki sebep ise okuduğunuz karakterleri daha iyi tanıyın diye. Ayrıca dizi de geçen karakterin resimlerini de ekledim ki sonra diziyi izleyince şaşırmayın, bazen hayal kırklığı yaşayabiliyoruz. :) Yaşandı, tescillendi. :D
Not. Diziyi izlemedim, sadece kitapta tanıdığım karakterlerden yola çıkarak anlatacağım. :)




Lee Seol
Yetimhanede büyüyen Lee Seol part time işlerde ve okul yolunda kendine paralayan biridir. Onu yetimhaneden alan ailesine yük olmak istemeyen Lee Seol kendisi gibi yetim olan üvey ablasıyla beraber kalır. Kısa zaman sonra prenses olduğunu idea eden adamlar tarafından zor durumda kalsa da el mahkum prenseslik için eğitimler almaya başlar ve eğitmenide sinir olduğu Diplomat Hae Young'dan başkası değildir.
Lee Seol karakteri saf bir karakterdi. Neşeli, yardı sever ve aklı bir karış havada biriydi. Sevip sevmeme olayını yorumumda belirteceğim. Prenseslik rolünü iyi kıvırdı ama bu dizi de daha belli olacak gibi. 



Park Hae Young
Kore'nin en büyük şirket başkanının torunu olan Hae Young büyükbabası zoruyla Diplomat olmak için çok çalışmıştır. Bölümünü birincilikle bitiren Hae Young Büyükbabasının yaptıklarına şaşırıp kalır. Büyükbabasının sırlarını öğrenmek içinde uğraşan Hae Young zamanla prensesi öğrenir ve onun için yapılan olaylara müdahale etmeye başlar.

Lee Seol karakterinin tam tersi diyeyim siz anlayın. Zeki, çalışkan, hazır cevap vs. vs. Lee Seol'a yardım ettiği bir gerçek ama başlarda yaptıkları kabul edilemez. Devamı yorumda. :)



Nam Jung Woo
Lee Seol'un üniversite hocası olan Jun Woo Yoon Joo'yu da tanır. Arkeolog olan Jun Woo Kore İmparatorluk Hanedanlığı araştırmalarına çok önem vermektedir.

Nam Jung Woo ikinci adamımızdı. Kore dizilerinde ikinci adam çok iyi ve tatlı olur. Öyle ki bazen başrol erkeğini unutur insan. Kitapta da öyleydi işte. :D Jung Woo Lee Seol'ü düşündü ama, aması da var işte. Okuyun öğrenin derim. 




Oh Yoon Joo
Dae Han Grup'un sekreterinin kızıdır. Hırslı olduğu için genç yaşından yeni açılan Hae Young müzesinin başına geçmiştir. Bu uğurda insanların kalbini kıran kötü kalpli biridir.

Okuduğunuz gibi kendisi kötü rolünü üstlenmekte. Kitapta bazı hazır cevaplarına sinir olmadım değil. Verin döveyim kıvamına geldiğim doğrudur. Zaten Kore dizi sektöründe ikinci adam ne kadar tatlıysa ikinci kadın onun tam tersi şeytan gibidir. Devamı yorumda. :D




Park Dong Chae
Dae Han Grup'un başkanı ve Hae Young'un büyükbabasıdır. Yıllar önce yaptığı hatadan dolayı her şeyi unutup onu telafi etmeye ant içmiştir. Torununa gereken sevgi göstermeyen Dong Chae yaptığı hatayı kabul edecek midir?

Çok komik ama bir o kadar asabi bir dede. Hae Young bazen haklı dedim ama Büyükbabanın da gerekçeleri vardı. Dizide de pek bir tatlı.



Oh Ki Taek
Başkanın sekreteridir. Şirkete ve başkana kendini adamıştır ve kızının yaptıklarından da bir haberdir. 

Kendisini kitapta pek göremedim. Şimdi izliyorum diziyi ve anladığım kadarıyla dizi de büyük çıkışları olacak. :/



Lee Dan
Lee Seol'ün yetim üvey ablasıdır. Yetim üvey olasının sebebi ise Lee Seol'ün ailesi onu da Lee Seol'le beraber yetimhaneden almıştır. Lee Seol'a anlamsız bir kıskançlığı vardır. Hukuk öğrencisidir ve sınavlara çalışmaktadır. 

Kore dizilerinden bir tane kötü ile yetinmeyen senaristler bazen ikinci kötüyü de ortaya atar. Lee Dan'da onlardan biri. Belki kitapta en sinir olacağınız kişi o da olabilir. 




Kitabımızın ön planında olan karakterler bunlardı. Dizi de kendilerine daha çok yer verildiğini düşünüyorum. İzleyip göreceğim. 
Bugünlük yazım bu kadar, umarım yararlı olurum. Çok eğlenceli, kafa dağıtıcı bir kitap. Tavsiyedir şimdiden. 
Yorumda görüşmek dileğiyle.^^






Tur Takvimimiz^^


22.10.2017
Fighting!!- Prenses ve Yaverleri.
Evil'in Dünyası - Ön Okuma.


23.10.2017
Kütüphanemden Kitap ManzaralarıGüney Kore Dizilerinden Uyarlama Kitaplar


24.10.2017
Yorum
ÇEKİLİŞ!!

1 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Instagram sayfasına bekliyoruz ;) 












21 Ekim 2017 Cumartesi

OKK 51.Blog Tur Prensesim//Hyun Kyung Sohn Kitap Tanıtımı^^


 Herkese merhaba!
OKK'nın 51. blog turunun konuğu Olimpos Yayınları'ndan çıkan Hyun Kyung Sohn'un Prensesim romanı!



Kitabımızı Tanıyalım^^




İmparatorluk hanedanında tatlı, eşsiz bir aşk! Seol hiçbir zaman Kore Krallığı'nın bir prensesi olmayı dilememişti. Aslında birçok part-time işte çalışan bir öğrenciden başka bir şey değildi. Kaderin cilvesiyle Seol, kendisini sarayda bulur ve prenses olma etiği üzerine ders almaya başlar. Sürpriz bir şekilde bu dersleri kendisine veren kişi de daha önce Seol'un başını derde sokan diplomat Hae Young olur. Görünüşe göre, Hae Young da Seol'a ders verme konusunda çok masum değildir. Kraliyet hazinesine  ulaşabilmek adına, Seol'u saraydan atmak için elinden geleni ardına koymayacaktır. Fakat farkında olmadan gün geçtikçe birbirine daha yakınlaşır ve bağlanırlar. Acaba Hae Young kraliyet hazinesinin peşinden koşmayı bırakıp Seol'u tercih edecek midir? Prensesim, hem Güney Kore hem de uluslararası boyutta izleyicileri tarafından çok sevilen tatlı ve unutulmaz bir romantik komedi dizisidir. 




Tur Takvimimiz^^


21.10.2017
Duyuru – Takvim – Çekiliş

22.10.2017
Fighting!!- Prenses ve Yaverleri.
Evil'in Dünyası - Ön Okuma.

23.10.2017
Kütüphanemden Kitap ManzaralarıGüney Kore Dizilerinden Uyarlama Kitaplar


24.10.2017
Yorum



ÇEKİLİŞ!!

1 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Instagram sayfasına bekliyoruz ;) 





Katkılarından dolayı Olimpos Yayınlarına teşekkür ederiz.




Takipte kalın^^


19 Ekim 2017 Perşembe

Mekanik Prens//Cassandra Clare(Cehennem Makineleri #2) KitapYorumu^^

Herkese merhaba^^
İlk olarak yorumu okurken bu ŞARKIYI dinlemenizi öneririm. Şarkıyı bilenler ne demek istediğimi anlatacaktır. *_*
Ölümcül Oyuncaklar sersinin yan dalı olan Cehennem Makineleri serisine geçen kış başlamıştım ve Ölümcül Oyuncaklardan daha çok sevdiğimi söylemiştim o zaman ama bu kitapta o serisi daha çok sevdiğimi fark ettim. Yine de iyi güzel bir kitaptı, sevdim. 3 kitaplık bir seri olduğu için ikinci kitabın bu kadar vasat olmasını beklemem gerekiyordu. Nedenleri yorumun devamında.

Londra Enstitüsü'ndeki dengeler hiç bu kadar hassas olmamıştı. Konsey, Charlotte'ın gücünü elinden almak ve bu gücü, ahlak değerlerinden yoksun, gözünü iktidar hırsı bürümüş Benedict Lightwood'a vermek istiyordu.
Will, Jem ve Tessa, Enstitü'yü ve Charlotte'ı kurtarma umuduyla Mortmain'in geçmişiyle ilgili sırları araştırmaya karar verdi. Ancak tek keşfettikleri düşmanın amacı değildi. Aynı zamanda Tessa'yla ilgili huzursuz edici Gölge Avcısı bağlantısını da öğrendiler. Zaten Will ve Jem'in ilgisi arasında kalan Tessa, kendisinin bizzat bir "canavar"a dönüşmesine Gölge Avcıları'nın yardım ettiğini öğrenince başka bir seçimle daha yüz yüze gelecekti.

Tessa, Will, Jem karakterleri hakkında birinci kitap yorumundan bilgi alabilirsiniz. Yorum için Tık Tık^^ Bu kitapta yine aynı karakterler ama hayatlarınd çok değişik şeyler oluyor. Tessa bilinmez bir güce sahip ve çok sevdiği abisinden yediği kazığı unutamaz. Gölde Avcılarına sığınan Tessa onları ailesi gibi görmeye başlar. Charlotte'un koltuğu tehlikeye girince elinden geleni yapmaya mecburdur. Bunun yanı sıra birde Will'le uğraşmak zorundadır. Her gördüğünde aklı allak bullak ilan Tessa teselliyi Jem'de bulur. Evet burada noktayı koyabiliriz. Tessa'ya bu kitapta daha çok sinir oldum. İlk kitapta abisine ölümüne güvenmesi, burada ise saçma salak hareketlerini kendinden nefret ettirdi. Hele o son. ( Göz devirme emojisi.) Okuyan okurlar ne demek istediğimi anlamıştır.



Will. Kusura bakma Jem sende iyisin ama benim asi kişilere karşı başka bir ilgim var. :P Şaka bir yana cidden bu kitapta Will'i daha çok seviyorsunuz. Onun o çaresiz halleri, aşkı ve ailesi için yaptıkları yüreğinize öküz otutturuyor. Jem ise yine kibar, sevgi dolu Jem. Değişen bir şey yok, sadece Tessa'ya karşı davranışları daha bir gelişiyor. Okuyanlar anlamıştır. :/ 
Diğerleri ise Charlotte ve Henry'nin arasındaki o konuşmayı çok sevdim, ahh şu yanlış anlamalar. ^_^
Sophie var birde. Son kitapta başına bir şeyler gelmez diye umuyorum. Güvenmediğim bir kaç karakter varda. Umarım yazar beni şaşırtır. :)

Karakterlere az da olsa değindim. Başta dediğim gibi Tessa'ya sinir oldum. Tamam haklı yönlerin vardı ama az daha dikkatli baksan olaylara neler olduğunu anlayacaksın ama... :/ Birde yazarın aşkla arası yok bence. Her iki serisinde de saçma salak ilişkiler yazıyor. Gel de sinir olma, yine de Ölümcül Oyuncaklar buna bin basar. Nokta. Yine de erken karara varmamak gerek, neler olacak son kitapta daha iyi anlarız. Kitaba yeni karakterler katılıyor ve yazar öyle yazmış ki her yeni gelen karaktere şüpheli gözüyle bakıyorum. Hele birde bir karakter var ki umuyorum sağ gösterip sol vurmaz. Birde kitap bazı yerler de çok vasat gerçi. Başta dediğim gibi serinin 2.kitabı olması buna yol açmış olabilir. Daha heyecanlı bir kitap beklerken biraz sakin geçmesi beni şaşırttı. Çünkü yazarımız koskoca Ölümcül Oyuncakları yazmış ve tek bir kitabı fire vermemiş.(Okuyanların yalancısıyım.:D)


Bunları es geçersek yazarın kalemine hastayım. O konusu, yazış sekli. 600 sayfalık bir kitap olsa da hemen biten bir kitap yazmasına hayranım. Sen yaz CCassandra'cım biz okuruz.^^ 
Son kitabı en kısa zamanda okuyup Ölümcül Oyuncaklara dönmek istiyorum. Bir deyişe göre Camlar Şehri kitabından önce bu seri bitmeliymiş yoksa akıllara zarar spoi yiye bilirmişiz. 
Seriyi ve yazarın kalemini kesinlikle tavsiye ediyorum. Karakterlere kızmış olabilirim ama tam tersi bu olayları seven, Time Jem diyen bir sürü okur var. 


Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Jessamine kızardı. "Bu doğru değil. Yani ben... Uf, Charlotte, Will çok canımı sıkıyor."
"Ve güneşte de doğudan doğuyor," dedi Jem ortaya konuşarak. 


*****


Sana kimse değer vermezse gerçekten var olabilir misin?


*****


Yalanlar ve sırlar Tessa kanser gibidir. İyi olanı yiyip bitirir ve geride sadece yıkım bırakır.



Not: 600 sayfalık kitaptan bu kadar alıntı çıkmasına şaşırabilirsiniz ama yazacağım diğer alıntılar spoi barındırdığı için bu kadarıyla yetinmek durumunda kaldım. :)



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


 Buralarda da varım^^