16 Eylül 2017 Cumartesi

Chicago Typewriter Kore Dizi Yorumu^^


Herkese selamlar^^
Uzun bir aradan sonra tekrar dizi yorumu ile karşınızdayım. Dizi yorumlarımın hep böyle zaman sonra yayınlanmasına, daha doğrusu benim geç yazıp yayınlamamı onaylamıyorum ama bu yaz dönemin de olacak olanlar bunlar. Yapacağım hiçbir şey yok. Yine de bu güzelim diziye baya haksızlık oldu. Hemen yorumunun yayınlanması gerekiyordu, o derece güzel, harika ve mükemmel bir diziydi.

Konusu:
Dizi, 1930’lu yıllarda Japon sömürgesi altında yaşayan ve reenkarnasyon ile günümüzde tekrar dünyaya gelen yazarların etrafında dönmektedir. Günümüzde bu yazarlardan biri kitapları çok satan bir yazar, biri gizemli bir hayalet yazar ve diğeri ise kitapları çok satan yazarın anti-fanı olarak yaşamaktadır.

Güney Kore Sineması sayfasından alıntılar.

TvN son zamanlar ilginç ve bir o kadar güzel diziler yayınlıyor ki insan izleyince tereddüt dahi edemiyor. Bu dizinin de ilk haberleri çıktığı zaman TvN yine neler yaptı acaba dedim. İzlemek için bitmesini bekledik Ö.ablamla. O da çok sevdi diziyi bu arada. Daha ilk bölümden insanı merak içinden bıraktırıyor. Zaten dizi sırlar üzerine kurulu ama içeriğe hayalet, ilginç bir daktilo ve tarihi doku da girince izlemede yanından yat durumuna düşüyor insan. :D
Oyuncular, kurgu ve o son benden on üstünden on puan almasına sebep oldu. Kötünün yeri de belliydi, iyinin yeri de. Ama bir Goblin, bir Moon Lovers kadar da HARİKAYDI diyemeyeceğim. Çünkü onlar farklı ve hep kıyaslama yapmam lazımdı. :P Şaka bir yana, onlar en iyisi bunlar ise en güzeli. :) Aradaki farkı anladığınızı umuyorum. :)
Gelelim oyunculara ve karakterlere.^^


Yoo Ah In//Han Se Joo^^
Hem geçmişte hem de günümüz de yazar olan Se Joo genç yaşta yaşadıkları nedeniyle insanlara pek güvenemez. Ünlü olduğu için insanların kendisinden para, intikam ya da daha değişik şeyler isteyeceğine inanır. Bir gün en büyük hayranı Jeon Seol büyük bir kargo kutusuyla geldikten sonra hayatı istemeyeceği kadar değişecektir ama bu yaşadıkları ona çok önemli şeyler katıp hayatını sorgulamaya yol açacaktır.
Ypo Ah In'i en son Sungkyunkwan Scandal'da izlemiştim. Orada çok tatlıydı. Sonradan hasta olduğunu duyup üzülmüştüm ama öğrendik ki önemli bir şey değilmiş, yine dizilerden uzak durmak istedi ve bomba gibi bir diziyle geri geldi. En kısa zamanda başka dizilerde görüşmek dileğiyle.^^
Dizi de oynadığı iki karakterinde iyi üstesinden geldi ama benim en sevdiğim kişi 1930'daki Han Se Joo'ydu.^^



Go Kyung Pyo//Yoo Jin O^^
Dizinin hayaleti olan Yoo Jin O diğer karakterlere göre daha neşeli olanıdır. 3 arkadaşın arasından geleceğe hayalet olarak gelen ve geçmişi az da olsa hatırlayan kişidir. Amacı 3 arkadaşı gelecek hayatta da bir araya getirip başlarına neler geldiğini öğrenmek istemesidir. 
Go Kyung Pyo'yu en son Reply 1988'de izlemiş başlarda sevip sonradan sinir olmuştum ama bu dizi de o mimikler ile kalbime taht kurdu. O kadar tatlı ve sevilesi bir karakterdi ki her sahnesi olaydı. Şimdi yeni bir dizisi daha var, acaba nasıl? Devam ettikçe yorumları alırız artık. :)



Lim Soo Jung//Jeon Seol^^
Geçmişte de günümüzde de yüzü bir türlü gülmeyen karakter olan Jeon Seol bunlara rağmen okuduklarıyla hayata tutunmaya çalışmıştır. En büyük destekçisi de yazar Han Se Joo'dur. Se Joo'nun büyük fanı olan Jeon Seol sevdiği yazarın gerçek halini görünce hayal kırıklığına uğrar. Bununla beraber Se Joo'nun ile tanışması ise çok uzun bir zaman önceye dayanmaktadır.
(Bu uzun zaman önce tanışma olayına bitmiştim bu arada. <3)
I'm Sorry I Love You dizisinden sonra hiçbir dizisini izlemedim. Belki çekti, belki çekmedi bilmem ama bu yaşta ki bir kadının bu kadar genç göstermesini bana bir açıklayın yaaa(Kore estetiği ve cilt bakım ürünleri. Evet biliyorum, laf olsun torba dolsun diye şey ettim. :P) 
Oyunculuk için bir şey diyemem, kadın usta oyunculardan ama daha sık diziler de görmek isterim. :)



Kwak SiYang//Baek Tae Min^^
Han Se Joo'un eskiden kaldığı evin oğlu olan Tae Min'de Se Joo gibi ünlü bir yazardır. Han Se Joo'ya iyi davrandığı gözlemlense de aslında için de şeytan yatıyormuş. Bu kadar tatlı bir rolle başlayıp, bu kadar fena bir role bürüneceğini düşünmüyordum. İzledikçe şok oldum.
Oyunculuk ve tatlılık on numaraydı. En kısa zaman da tatlı bir rolle kendini görmek isterim. :D



Yang Jin Sung//Ma Bang Jin^^
Jeon Seol'ün hem en yakın arkadaşı hem de evlerinde kaldığı, annesinin arkadaşının kızıdır. Kardeş gibi büyümeleri ve neşeli olması dizinin en sevilen yan karakteri olmasını sağladı. En son Secret Love'da izledim ama bir insan stil değişikliği ile bu kadar mı değişir arkadaş. Bir an tanıyamadım kendisini. :O



  Jo Woo Jin//Gal Ji Seok^^
Han Se Joo'nun patronu olan Ji Seok, Han Se Joo için elinden gelini yapmaya çalıştığı yerde delirmese iyi olacaktır.
Dizinin belki de hayaletten sonra en komik karakteriydi. hele giydiği kıyafetler olaaaay. :D
Goblin'de o ağır sekreterden eser kalmamış adete, hatta ilk zamanlan da tanıyamadım desem yeridir. Ö.Ablam da tanıyamadı. :D



Jeon Seol'ün italyan şef arkadaşı oluyor kendisi. İmza olayını halen daha unutamam. :P



Cheon Ho Jin//Baek Do Ha^^
Han Se Joo'un annesinin arkadaşıdır ve Han Se Joo tek kaldığından yardım elini uzatan tek kişidir. Zaman sonra ailesi arasından tercih yapma durumunda kalır ve Han Se Joo'yu evden ayrılmasına sebep olur.
En son yarım bıraktığım Man To Man'de kötü adam rolünden gördüm kendisini. Ajussi iyi roller de olduğu kadar kötü rollerde de iyi. :)



Jeon Seol'ün annesinin arkadaşı,  Ma Bang Jin'ninde annesidir. 
Olağanüstü şeyler gören ve uğraşır kişidir.



İlişki tablosu.^^





Üç karakterimizin de 1930'daki halleri. Doğrusu dizide en sevdiğim yerler geçmişteki olaylar ve karakterlerdi. Ayrıca böyle bir dizi çekseler ayıla, bayıla izlerdim. :D





Az dayak yemedin be Yin-O :D


Şu köpeği bana verin yaaa^^
O kadar tatlıydı ki. :)



Hayaletimizin en sevdiği dostu. Nedenini izleyin öğrenin diycem ama kesin alt kısım da bir resim ya da gif vardır. :D



Han Se Joo'nun çalışma odası ve masası. Bu sahne de ayrı bir güzeldi bu arada. :)




Yo Ah In'ın saçlarını neden böyle kestiğini anlayamadık ama böyle bile tarz olabileceğini kendisinden öğrenmiş olduk. 


Kızın hayaleti göremediği sahneler. Hayaletimiz nasıl izliyor ama. :D



Çok duygulanmıştım bu sahnede. :(


Dizinin komik yerleri çoktu ama bu adam, patron sahneye girdiği an olay bambaşka bir noktaya geliyordu. Bu sahne de onlardan biriydi. :D Çok, çok az romantik sahneleri olan dizi de böyle nadir şeyler görünce sevinip sonradan patronu görünce hayal kırıklığı yaşıyoruz tabiisi. :D



Ağlamayın siz yaaa.
En hüzünlendiğim sahnelerdendir kendileri. Hele Han Se Joo olayı daha fenaydı. :(




1930'daki hallerini daha çok sevdiğimi söylemiştim değil mi? :) O kısımların tarihi büyüsü, karakterlerin daha olgun ve ciddi oluşları daha güzel ve izlenilesiydi. Haa gelecekteki karakterler kötü müydü kat'iyen ama bunlar daha farklıydı. :)



Yapma böyle şeyler, gülesim geliyor. :D


Bu sahnenin kesilmiş videosunun halen daha telefonda olduğunu söylesem sahnenin ne kadar güzel olduğunu anlamış olursunuz değil mi? <3 <3
Bu arada yukarıda yazdığım tarihi doku vs. her şey iyiydi ama 1930'da yaşanan aşk hepsine değerdi. <3


Sen, 38 yaşında, 40'a 2 senesi kalmış bir kadınsın, kendine gel benden bile genç durman evrene ters. 
-_-


Burada söylenen şarkı çok güzeldi, aşağıya linki ekleyeceğim. :)


Yapmayın böyle şeyler, yüreğim parçalanıyor. (Salya, sümük ağlayan emoji.)



Bu diziyi daha çok sevmemin nedeni ise konunun tamamen kitap üzerinden başlaması ve devam etmesidir.
O kadar anlamlı şeyler vardı ki dizi de kitap okumamdan bir kez daha gurur duydum. <3


(Bol, bol alkış emojisi!! :D)



Her şey iyiydi hoştu ama Han Se Joo'nun o kılık kıyafeti neydi arkadaş? Bu nasıl bir stilist, moda bu mudur yani. Iyy yani. Tamam özgün bir tarz olmasını istemiş olabilir ama bu nedir yaaa, uzaktan enişte gömleği gibi. :/



Ahh şu atışmalar, hepsini özleyeceğim hatta özlemişim. <3


Mimiklere ve trip atamalar gel. :D



Bence dizide ki en doğru cümle buydu!! :D Uyku tabii ki de mühim. :D


Bütün kelimelerin kifayetsiz kaldığı an...



Dizide geçen kütüphanelerin güzellikleri beni büyüledi. Her bir kitaplığın benim olmasını istedim. :(



Basın tanıtımı ve kamera arkası.^^








Gifler^^



Harika sahnelerden biri daha.^^








Bir şey yazmayacağım. Zaten gif size her şeyi açıklıyor. :D






Şöyle baksa yeter diyeceğim gifler! <3
Ne kadar tatlı ama <3 Bir daha mı izlesem ne yapsam. (Düşünen emoji.)




Bir de şöyle baksa!! <3




Çokta iyi arkadaşlardı kendileri. <3






Bu gife bayılıyorum, tabii sahneye de.^^







Giflerin ve sahnelerin güzelliği der susarım.




Sondan önce OST'lar^^


SALTNPAPER- Satellite^^
En anlamlı ve en sevdiğim Ost.:)

Yerin Baek 백예린 - Blooming Memories^^

İkinci en sevdiğim Ost^^

Boni Pueri - Time Walk^^
Biraz Goblin hatırlatması olabilir. :) İlk dinlediğim zaman TvN Ost'larda da değişime gitmiş dedim. Bkz. Goblin. :)

Chicago Typewriter//날라리 바람 (The Wind Blows)^^
Jeon Seol'un söylediği şarkı.
Bu da orijinal hali.^^


Ve son^^
İlk olarak emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Gerçekten olağanüstü bir kurgu yazmış ve bunu hayata geçirmişler. Her ne kadar dizi de wuu denecek kadar(1930'daki hariç) aşk olmasa da dizi kurgusu ile yıkıp geçiyor ortalığı. Tabii hataları da vardı ama yine de Goblin ve Moon Lovers'dan sonra gelen yılın en iyi dizisi unvanını aldı.
Aşk konusunda(Geçmiş hariç.) sınıfta kalsa da arkadaşlık, dostluk ve en önemlisi vatan konusunda benden on puanın üstünde aldı dizi.
Oyuncular için bu olmamış demem haksızlık olur. Hepsi elinden gelinin fazlasını bile yapmış bence. İlerleyen zamanlarda açıp izleyebileceğim, My Twin'in ise hemen izlemesi için baskı yapacağım bir yapımdı. O derece ki bu diziden sonra doğru düzgün bağlandığım bir dizi olmadı. :D
Şaka bir yana cidden en son bu diziyi zamanında izleyip bitirdim, bu zamana kadar ya yarım bıraktım(Man To Man) ya da halen daha izliyorum.(School 2017)
 Vatan, dostluk, arkadaşlık ve reankarne gibi konuları daha çok sevenlere kesinlikle öneriyorum. Zaten Kore fanıysanız izlersiniz ama tam tersi değilsiniz ama kitap sevdalısıysanız kesinlikle tavsiye ediyorum. İzleyin, izletin canlar.^^


Bir dizi yorumunun daha sonuna geldi ki yapımda ve yayında emeği geçen herkese, en önemlisi de Yeppudaa.com çeviri ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. :)
Bu güzel ve kusursuz çeviri için teşekkürler Yeppudaa.com.^^




Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın.^^


 Buralarda da varım^^





13 Eylül 2017 Çarşamba

Haftalık Öneriler//Kitap, Dizi, Film, Müzik^^ #7


Selam^^
Geçen hafta bayramdan dolayı haftalık yazımı giremedim ama zaten bundan sonra 2 hafta da bir bu yazımı gireceğim. Biraz özleyin diye. :D Şaka bir yana sık sık paylaşmak biraz fazla olduğu için 2 hafta da bir olması daha iyi. Hem ben zaman bulup böylelikle erken zamanda paylaşabilirim. :)











 Kitap^^


Bu kitabı My Twin önerdi. Bu seferlik de ben önerebilir miyim dedi bende canıma minnet deyip kabul ettim. Çok önereceğim kitap var ama hemen aklıma gelemiyor. En iyisi okuduğum kitaplar listesine baksam iyi olacak. :)
Serinin ikinci ve üçüncü kitabını da sipariş ettik, o derece sevmiş belli. :) Yakında yorumu blogun da olacakmış. 



Dizi^^


Cheese In The Trap^^
Diziyi herkes izledi ama herkes benim kadar sevdi diyemem. Park Hae Jin'in oynadığı rolü beğenmeyen çok oldu, kıza zaten laf atmayan kalmadı vs. vs. ama ben bu diziyi 2 kez izledim, yine olsa yine izlerim. :) İzleyemeyenlere de bir kez de olsa şans verip izlemelerini öneriyorum. :)



Film^^


Kızgın Kuşlar^^
Geçen sene yeğenleri izlemeleri için götürdüğümüz ama My Twin ve benim için süper bir film olduğuna kanaat getirdiğimiz animasyon filmi. Zaten çocukça olacak ama animasyon izlemeyi çok seviyorum. En son Leyleklere baktım ama sevdiğim söylenemez. Şimdi de sırada bekleyen Patron Bebek var :D



Müzik^^

Geçen gün My Twin dinlediği için hoşuma giden şarkı. Şu tekrarlanan yerleri çok sevdim, o yüzden sizlere de öneriyorum. Klibi sallayın. :P
Charlie Puth// Attention^^

İkinci şarkımız klasiklerden, yani geçen seneler de sürekli dinlediğim şarkılardan.^^
Beast(Yeni adıyla Highlight)// Back To You^^




Bu haftalık bu kadar, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^
Keyifli haftalar geçirmeniz dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^






11 Eylül 2017 Pazartesi

Sen Gittiğinde(Eğer Yaşarsam #2)//Gayle Forman Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba
Daha yeni Eğer Yaşarsam yorumunu yayınladım. Arayı fazla açmadan bunu da paylaşmak istedim. Normalde iki kitabı da bir yorum da birleştirecektim ama Eğer Yaşarsam film yorumu da eklenince böyle ayrı olmak durumunda kaldılar. Gerçi film olmasa da yine ayrı yapardım çünkü bu kitap ilk kitaptan çok, çok iyiydi.

Her şey bitti derken... Sadece bir tesadüf yetebilir...
"Ben bir nehrin akıntısına kapılmıştım, o ise kıyıda kalmıştı." Adam'ın, Mia'yı aşkıyla hayata döndürmesinin ve Mia'nın, onun hayatından çıkmasının üzerinden üç yıl geçmiştir...
Artık ülkenin bir ucunda yaşayan Mia'nın Juilliard'da yıldızı gittikçe parlamaktadır. Adam ise Mia'nın gidişinin ardından onun için yazdığı şarkılarla grubunun dünya çapında ünlenmesini sağlamıştır. Fakat elde ettiği başarılar, içindeki boşluğu doldurmaya yetmez.
Sonunda şans, sadece bir geceliğine yollarını kesiştirir. Mia'nın, evi gibi gördüğü New York'u gezerlerken birlikte geçmişe gidip kalplerini geleceğe... ve birbirlerine açacaklardır.

İlk kitapta Mia ölüm döşeğinde ne yapacağını bilemez haldeydi. Son kısımda Adam'ın yardımıyla hayata döndü ama aslında bunu çokta istemiyordu. Adam, Mia için her şeyini bırakmaya hazır, tabir-i caizse köpek gibi seven delikanlıdır. Daha ilk gördüğü anda hem Mia'ya hem de onun müziğine aşık olur ve senelerce kah güzel, kah sancılı dönmeler geçirirler ama yine birbirlerine deli gibi aşıklardır. Mia uyandıktan ve aylar sonra üniversite gittikten sonra Adam'dan sessiz sedasız ve hiçbir şey demeden ayrılması Adam'ı çok üzer ve hayata küsüp, müziği bile bırakmasını sağlar ama bir gün beklenmedik bir kişinin ziyaretinden sonra Adam'ın hayatı değişir. Yıllar sonra Adam Rock yıldızı olmuştur ve dünyaca tanınır ama mutlu değildir.(Neden olduğunu anlamışsınızdır.) Beklenmedik bir gece Mia ile karşılaştığında ise iki aşık geçmişlerini ve şimdi ki hayatlarını düşünmeye başlarlar. Adam'ı ilk kitapta da burada da çok sevdim. Böyle bir aşk yok arkadaş. Her kitapta aşkı okuyoruz ama Adam'ınki çok ama çok farklıydı. Bu kitaba başladığım zaman kitabı komple Adam'ın anlatacağını öğrendiğim zaman ise tarifi imkansız bir mutluluk yaşadım.
Genel anlamda konu böyle.


Mia'yı burada daha çok sevdim. Yaptıklarına hak veriyorsunuz ama Adam'a bu yapılır mı da diyorsunuz. İkilem, ikilem. Yine de onun da aşkı çok güzeldi, sonda ki o bomba ise kitabın en can alıcı noktasıydı ve benim en sevdiğim yerdi.
İki kitaptan en çok sevdiğim bu kitap oldu. Nedenleri ise, Adam'ın anlatması, ilk kitapta da sevdiğimiz o aşkı burada daha yoğun hissetmemiz, yazar bu kitapta daha iyiydi, diğer kitaba göre bir tık geliştirmiş kendisini, böyle uzar gider nedenler.
İki kitabın arasını açmamakla iyi yapmışım, ikinci kitabın hemen okumama rağmen yine de kafamda soru işaretleri oldu ama en önemlisi yaşanan çoğu olayı hemen hatırladım. Araya bir kaç kitap alsaydım büyük ihtimalle çoğu şeyi unutacaktım.

Kısacası kitap ve seri çok güzeldi. Başta çok tereddüt ettim ama yazar gerçekten harika yazıyormuş. Kalemine, kurgusuna hayran kaldım. Tabii bir kaç mantık hatası vardı. Mesela Adam ve grup üyelerinin arasındaki sorunlar. Bunu daha mantıklı bir nedenle kaleme alabilirdi. Bir kaç tane daha mantık yönünden eksik yerler vardı ama dile getirmeye gerek yok, bu hatalarla bile yazarı sevdim. Diğer kitapları daha iyidir, belki okurum belki okumam. Zaman gösterecek, çünkü bu seri de tatmin olup, tereddütlerim boşa gitmiş olsa da halen daha kafamda soru işaretleri var.
Bunların yanı sıra bu kitabın film olmaması beni acayip sinir etti. İlk film o kadar güzeldi ki tekrar, tekrar izleyebileceğim bir yapımdı ama bu kitabın, en çok hak eden bu kitabın filminin olmaması beni yaraladı. Biraz araştırıp neler olmuş, neden çekilmemiş film, bunun hakkında bir kaç şey öğrensem iyi olacak.



Tavsiye kısmına gelecek olursam yine ve yeniden çok sevdiğim bir kitap olduğundan şiddetle tavsiye ediyorum. Dram sevmeyebilirsiniz ama sırf bu kitap için, Sen Gittiğinde için biraz dişinizi sıkıp İlk kitabı okursanız bu kitabın güzelliğini göreceksiniz. ;) Benden tavsiye, tercih size kalmış.^^



Kitaba puanım 5/5^^



Alıntılar^^

Elimin sürekli titremesine öyle çok alışmıştım ki artık bunun farkında bile değildim. Ama parmaklarım Mia'nınkilerle birleşir birleşmez bu titremenin sona erdiğini ve amfiyi kapattığınızda bangır bangır müziğin aniden kesilmesi gibi etrafın bir anda sessizleştiğini hissettim. Sonsuza dek bu şekilde kalabilirdim.


*****


Hall ailesinin masasındaki yerimden feragat etmiştim; daha doğrusu, bu yer elimden alınmıştı.


*****

"...Gerçekten tuhafsın ama benimsin."


*****


Bana her sabah uyandığımda nefes alma isteği veren şey müzik değildi. Bakışlarımı ondan ayırıp karanlık sulara çevirdim.



Bir yorumun daha sonuna geldik, gönül isterdi ki bu kitabından film yorumunu yapayım ama olmadı, buna imkan vermediler. :( Tek dileğim fikirlerini değiştirip en kısa zamanda filmini yaparlar.^^
Bol kitaplı günler.^^




Buralarda da varım^^


7 Eylül 2017 Perşembe

Eğer Yaşarsam//Gayle Forman Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bir kitap yorumu ile yine ve yeniden karşınızdayım. Bu sefer ki kitabımız yılladır kitaplıkta öylece duran Eğer Yaşarsam serisinin ilk kitabı. Okuyalı bir haftadan fazla oldu ve ben daha yeni yorumu yayınlıyorum. Bayram biraz yoğun geçince böyle oluyor. :D

Sıradan bir günde...
On yedi yaşındaki Mia, bir genç kızın isteyebileceği her şeye sahiptir: sevgi dolu bir aile, ona âşık bir erkek arkadaş, müzik ve olasılıklarla dolu parlak bir gelecek...
... bir saniyede her şey değişir...
Bir sabah ailesiyle yolculuğa çıkan Mia'nın hayatı bir anda altüst olur. Kendini, kaza geçirdikleri arabanın enkazından yaralı bedeninin çıkarılışını izlerken bulan genç kız, parçaları yavaş yavaş birleştirince neler kaybettiğinin ve geride bıraktıklarının farkına varacaktır. Hayat ve ölüm, mutlu bir geçmiş ve bilinmezliklerle dolu bir gelecek arasındaki ince çizgide yürüyen Mia, bir günde hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalacaktır.

Konumuz böyle. Tam yaşam ve ölüm arasında kalan o ince çizgide var olan bir insanı anlatıyor. Kitabın kurgusal bir olay olduğunu düşünmüştüm ama yazarın röportajını okuyunca (Kitabın son kısmında ekli.) seneler önce yaşanan bir trajediden esinlenmiş. Gerçek olmasına ise ayrıca bir üzüldüm. Her ne kadar gerçek hayatta bu tarz olayları sık duysak da okuyunca insan bir tuhaf oluyor.
Neyse. Gelelim karakterlere.



Mia sevdiğim bir karakter oldu mu pek emin değilim. Yazarın böyle bir karakteri yazmasına anlam veremedim ama röportaj devam ettikçe açıklıyor kendisi. Yazdıkça böyle bir karakter, böyle bir ilişki çıktı diye. Doğrusu o kadar pozitif ve neşeli aileden böylesi bir kız çıkması inanılır gibi değil. Okuyanlar ne dediğimi anlamıştır umarım. Sürekli acaba ben kızları değil miyim? -ki sonra bu düşünce hiç düşünülmemiş gibi ortadan yok olup gitti- belki de öyle ama yine diyorum yazar acaba neden böyle bir şey yaptı? (Düşünen emoji.) Sonrasında Adam'a olan davranışları, yani bir insan bir insanı seviyorsa illa bir neden mi olmalı. Kızın taktığı konu buydu. Oysa ki ne kadar çok seviyor, kız için ölüp bitiyor.

*****
 
Bir şeyler mırıldanmaya başladı. Kısık sesle. Hep aynı kelimeyi söylüyordu: Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen, Lütfen. Sonunda durdu ve yüzüme baktı. "Lütfen Mia," diye yalvardı. 
"Bana şarkı yazdırma."


******

Oysa ki şu alıntıya bakın, ne kadar içten bir söz. Burayı okuyunca içim parçalandı.
Diğer karakterleri Mia'dan daha çok sevdiğim doğrudur. Mesela arkadaşı Kim. Ne kadar düşünceli ve aklı başında bir karakter. Hiçbir zaman anlam veremem neden baş karakter saf ve aklı başında olmazken ikinci kız ve en yakın arkadaş düşünceli ve en doğru şeyi bilen biri oluyor, hatta en doğru şekilde nasihat veriyor? Şimdi anlamadım, anlamıyordum ve böyle giderse anlamayacağımda. :/
Mia'nın anne, baba ve kardeşi Teddy'i çok sevdim. Yazarın geçmiş zamandan kesitler sunduğu yerleri daha bir çok sevdim bu aile sebebiyle.^^

Gelelim genel anlamda yorumuma. Kitabı My Twin ilk istediği zaman ne yalan tereddüt etmiştim, bu tarz şeyleri pek sevmiyorum. Tamam dram kitaplar favorim ama hepsinin de bir sınırı var. :D İşte bu yüzden bu kitaplar içinde sürekli tereddüt ediyordum. Küller Şehri bitince kitaplığın karşısında fazla oyalanmadan bu seriyi seçtim nedense, birden kendine çekti. İyi de yapmışım. Mia karakterine ısınamasam da kitap gerçek anlamda güzeldi. Biraz kısa gibi geldi ama amaç oydu bence. Şimdi ikinci kitabın daha uzun olduğunu ve İlk kitap gibi olmayacağını düşündüğüm için içim rahat ve sevdiğim seriler arasında olacak gibi. Yine de bunu demek için henüz erken. ;)



Yazarın kalemi gerçekten güzel, verdiği mesaj, aile ve dostluk sevgisi vs. Hepsi ince elenip sık dokunmuş gibi. Tabii karakterler üzerinde biraz daha çalışırsa harika olacak. Kendisi genel anlamda dram yazan bir yazar. Diğer kitaplarını alır mıyım pek emin değilim. Başta da dediğim gibi bu tarz dram konularını sevmiyorum. ;) Gerçek hayat yeterince yıpratıcı, gerek yok okuyup da daha fazla yıpranmaya. Yine de ben alışkınım bu tarz kitaplara, okumak isterim diyorsanız tavsiyemdir ama bu tarza uzaktan bile bakmayanlar uzak dursun bence. Filmini izleyin diycem ama o bile aynı derece de dram.

Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^

Hepimiz kırıldıktan sonra yapıştırılmayacak türden nadide eşyalar gibi etrafa saçılmıştık ve bizi kimse yeniden bir araya getiremezdi.


*****

"Seni gördükleri anda dışarı atarlar."
"Umurumda bile değil,"dedi Adam. "Benim sadece bir saniye ihtiyacım var."
"Neden? Yani bir saniyede ne yapabilirsin demek istiyorum?"
Adam bir süre sessiz kaldı. Grimsi yeşil ve kahverengiye çalan gözleri birden karardı. "Ona burada olduğumu gösterebilirim. Birinin hala burada olduğunu kanıtlayabilir."


*****

Bana tam olarak ne olduğunu bilmiyordum ve ilk kez bunu umursamadım. Umursamak zorunda değildim. Tek bildiğim ölmenin kolay, yaşamanın zor olduğu.



Ve gelelim film yorumuna.^^



Konu bildiğiniz gibi, pek değişik bir şey yok, böylesi en güzeli diyor oyunculara geçiyorum. :)
Chloë Grace Moretz
Jamie Blackley
Lauren Lee Smith
Liana Liberato
Mireille Enos
Joshua Leonard

Oyuncular harikaydı. Bu kadar uyumlu oyuncular görülmedi, duyulmadı.^^
Şaka, şaka görüldü ama bu kadro da çok iyiydi.



Oyuncunun kendisini tanıyordum ama hiçbir filmini izlemedim, bu filmi ilk oldu. Diğer oyuncular kadar harikaydı. Mia karakterine çok iyi can vermişti. 



Çok tatlı kendisi, oyunculuk da harikaydı. Adam için başka birini düşünebilir miyim? HAYIIIR!! :D
Kendisi tam Rock Roll beybisiydi. İkinci kitabı okuyunca kendisi çok yardımcı oldu. :)


Arkadaki kişiler Mia'nın anne ve babasını canlandıran oyuncular.


Bu sahne hem kitapta hem de filmde çok güzel ve anlamlıydı.










Film resimler ve gifleri böyleydi. Kitabını okuduysanız kesinlikle filmini de izleyin derim. Ben filmini tekrar tekrar izlemeyi düşünüyorum. Cidden övdüğüm kadar var. Kitapla uyumlu oluşu, karakterlerin bütünlüğü ve oyuncuların yetenekleri. Hepsi birbirinden güzel olunca ortaya da kesinlikle tavsiye edilecek bir film çıkmış. 
Eğer kitabı okumak istemiyorsanız filmini izleyin derim ama ağır dramlara gelemiyorsanız tavsiye etmiyorum. :)



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^



 Buralarda da varım^^