21 Şubat 2017 Salı

Baharın Peşinde//R.S. Grey Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
Yine ve yeniden kitap yorumları yığıldı ve ben altından kalkmaya çalışıyorum. Şu sıra kitap okuma hızım biraz düşse de yine de yorumlar çoğaldı. Bu sefer ki kitabımız My Twin’in ısrarlıyla okunan Baharın Peşinde kitabı. Kitabı çok sevdiğini benimde en kısa zamanda okumam gerektiğini söylediği için sıraya koydum ve sonunda okudum. Dediği kadar var mıydı? Bunun cevabı yorumumun devamında^^

Ben Lilah Calloway. Blackwater, Teksas'ı sonsuza dek arkamda bıraktığıma inanacak kadar safmışım ve ne yazık ki babam da kolumdan tutup beni geri getirecek kadar kararlıymış. Bu da yetmezmiş gibi, patlamaya hazır bombayı kucağıma koymaktan da çekinmemiş: Chase Matthews bize taşınıyor. Eski en yakın arkadaşım ve okulun altın çocuğu Chase her sabah gözümü açtığımda görmek istediğim son insan. Onun varlığı kasabayla beraber toprağa gömmeye çalıştığım her şeyi suratıma çarpıyor.

Ben Chase Matthews. Lilah Calloway benim için gece birlikte evden kaçmak, altın sarısı saçları rüzgârı okşarken sahillerde kafayı bulmak demektir. Buraları terk edene dek en yakın arkadaşımdı ve bir daha geri dönmeyeceğine herkes kadar emindim. Ancak aniden lisenin son yılını okumak için küçük kasabamıza teşrif etti. O kısacık kesilip siyaha boyanmış saçlar ile şeytani bakışlar herkesin gözünü korkutabilir ama beni değil. Ben o kılığın altındaki kaybolmuş kızı bulabilirim.

Kitabımız klasikleşen, geçmişte yaşanan olayların günümüzü nasıl etkilediğini anlatan bir kitap. Daha yorumumun başında olacak ama daha farklı bir konu beklerdim.
Lilah yıllar önce arkasına dahi bakmadan kaçtığı Teksas’a geri dönmek zorunda kalır. Kısa süreliğine gelmiş olsa da geldiği an itibariyle geçmişte yaşananlar bir bir önüne çıkar. İlk olarak ise en yakın arkadaşı olan Chase çıkar. Başta Chase’den kaçmak zorunda kalsa da bazı sebepler nedeniyle Lilah’ın evine taşınan Chase’i her gün görmek zorunda kalır. Zamanla yaşananları atlatmaya çalışan Lilah bunu başaramadığı için çevresine de zarar verir, en çokta Chase’e. Lilah eh işte bir karakterdi. Kızdığım yerler oldu, hak verdiğim yeler de. Ama daha ilk dakika da anlamsız yerlere gitmesi saçmalıktan başka bir şey değildi. Tamam zor zamanlar yaşadın ama ya çevren? Onlar güllük gülistanlık mı yaşadı, burada baya bir bencil karakter gördüm. Bizimle değil ne yazık ki. -_-


Chase babası nedeniyle koçunun yani Lilah’ın evine taşınmak zorunda kalır. O esnada unutulmaz aşkı gelince hayatının düzeni iyice bozulur. Okul hayatını mı idare etsin yoksa Lilah’ın yaptıklarına mı kafa yorup çıkar yol bulsun bilemez. Yine de eskiden yaşadıkları geleceğinin önünde bir kalkan olmaz ve yoluna bakar. Chase cidden sevdiğim bir karakter oldu. Kitapta bir Chase’şi sevdim desem yeridir. Çocuk zor zamanlar geçirse de Lilah’a sürekli yardım etti ve karşılığında bencilce davranışlara maruz kaldı. Mesela Chase’in geçmişi iyi olsaydı anlayacaktım, Lilah haklı ama en çok acıyı zaten Chase çekmedi mi? Tabii Lilah’da bir yerde haklı. Kasabada olaylar hemen yayılınca zorluklar yaşanıyor ve Lilah’ada yansıtılıyordu. Bu konuda sonuna kadar haklı ama yazarın birazda Chase’i düşünmesi gerekirdi.

Kitabımız da yazar geçmişten birkaç kesitte ekliyor ama öyle sık değil. Neler yaşanmış, neden yaşanmış vs. vs. gibi. O kısımları eklemesi iyi olmuş, kitabı okudukça eksik parçalar teker teker yerine oturdu.
Geçmişte yaşananları öğrenince hem şok oldum hem de çok üzüldüm. Hele birinin yaptığı fedakarlık baya etkiliydi. Yazar nereden vuracağını iyi bilmiş. Güzel akıcı bir kaleme sahip yazar. Tabii bir çok eksiği vardı. Mesela sonunda geçmişte olan kişinin yaşanan olaylardan sonra neler yaptığını ve ne olduğunu fazla dile getirmemiş. Doğrusu bitene kadar bekledim neler olacak diye ama bittiğinde soru işaretleri ile kala kaldım. Bunun yanı sıra sonu çok mu oldu bittiye gelmiş bilemedim. Yine de okunulabilir bir kitap. Gerçi My Twin kadar aman aman bulamadım. Sebebi ise bu tarz kitap çok okuduğum için bana fazla sıradan gelmiş olabilir. Bilemiyorum ama beklediği karşılamadığını da söylemeden geçemeyeceğim. Konu sıra dışıydı bunu kabul ediyorum ama yazar bunun üstesinden pek de iyi gelememiş gibi. Daha iyi yazabilirdi.  Yazarın çıkacak kitaplarını belki sonradan okurum, tabii konusunu sevip, okunulabilir bulursam.


Yorumum böyle. Dediğim gibi pek beklediğim bulamadım ama konusu ve yazarı merak edenler için tavsiye ederim. Belki siz My Twin gibi seveceksiniz. Zevkler ve renkler derler ya ;) Ayrıca kitabımız kısa, konusu bakımından da sizler için çerezlik olabilir ;) Yine de siz bilirsiniz, benim kitaba karşı bakışım böyle. Eğer zevklerimiz bir ise sizde benim gibi düşünebilirsiniz.^^ 


Kitaba Puanım//3.5^^


Alıntılar^^


Chase'le ilgili unutulması en zor şey buydu. Gülümseyişini bir buçuk yıldır yakında görmemiş olmam bir şey değiştirmezdi, on altı yıl boyunca tek arkadaşım o olmuştu. 


*****

...başka insanların sırlarına ışık tutmakta güç vardı, bu sayede kendi, sırlarınızı gölgeler arasında daha rahat saklayabiliyordunuz.


*****

...kirin, çamurun içinde güzellik bulma fikrine bağımlıydım. Toprak karmaşıktır. Kumludur, böcek ve çürük doludur ama muhteşem güzellikler bu topraktan çıkar. Güller, laleler, domatesler, şakayıklar, ahududular...





Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^





15 Şubat 2017 Çarşamba

Mekanik Melek//Cassandra Clare Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
My Twin bu kitap için Uzun zamandır başımın etini yiyordu, en sonunda dayanamayıp okumaya karar verdim. Okuduktan sonra gerçekten dediği kadar varmış dedim. Hızlı okunan, eğlenceli, macera dolu bir kitaptı. Kendisini çok sevdim, ama sevdiğim daha başka bir özelliği var ki, o da serinin üç kitaptan oluşması. Az ve öz olup sürekli okunulacak bir seri^^

On altı yaşındaki Tessa Gray, ağabeyini bulmak için okyanusu aşıp Kraliçe Viktorya'nın hükmü altındaki İngiltere'ye geldiğinde, onu korkunç bir sır bekliyordu. Londra'nın Aşağıdünya'sının ıssız sokaklarını vampirler, büyücüler ve diğer doğaüstü yaratıklar ele geçirmişti. Kaosun yerine düzen getirmekse yalnızca Gölgeavcıları'na, kendilerini dünyayı iblislerden kurtarmaya adamış savaşçılara düşüyordu.
Pandemonium Kulübü'nde çalışan Kara Kardeşler tarafından kaçırılan Tessa, sonunda kendisinin de bir Aşağıdünyalı olduğunu öğrenecekti. Üstelik ender bulunan bir yeteneğe sahipti. İstediği zaman bir başkasına dönüşebiliyordu. Kulübün kendini sır gibi saklayan yöneticisi Magister'ın niyeti ise, Tessa'yı ve gücünü ele geçirmekti.

İlk olarak kitabımızın eski zamanda anlatılmasına bayıldım. Ölümcül Oyuncaklar serisinin ilk kitabını okumuştum, oradan neler olduğunu anımsar gibiydim. Okuyalı bir kaç sene oldu da :D Ölümcül Oyuncaklar sersinin günümüz zamanında anlatıyordu, Cehennem Makinaları serimiz ise dediğim gibi eski zaman da geçiyor. İkisini de kıyaslayınca ben Cehennem Makinalarını daha çok sevdim. Eski zamanda geçen içatlar, o zamanın giyim kuşamı falan gözümde çalanınca kitabı daha çok sever oldum. Tessa abisinden başka kimsesi kalmayınca önceden giden abisinin yanına New York'dan Londra'ya gelir. Gemiden indiği an abisine kavuşmanın hayalini kurarken kendini birden bire sıra dışı insanların arasında tutsak olarak bulur. Tutsak olsa da Tessa'nın bilmediği, sıra dışı insanların ise bilip bir şey için kendisine işkence edip, zorla yaptırırlar. Tessa başta anlamasa da zamanda her şeye teslim olur ve abisi için katlanır. Bir gün her şeyin elinden alınacağı düşündüğü zamanda Gölge Avcıları'ndan Will kendisini kurtarır. O saatten sonra Londra'nın ve Dünya'nın kendisi için ne kadar tehlikeli olduğunu anlar. Bunun yanı sıra ise Nefilim olan Gölge Avcıları ile tanışıp onların koruması altına girer. 

Konumuz böylece başlıyor. Tessa karakterine bazen sinir oldum bazen sevdim. O kadar mantıksız çıkışlarda bulundu ki, "Ne oluyor sana Tessa, kendine gel!" dediğim doğrudur. Keşke böyle çıkışlarında şöyle ağzının payını veren biri olsaydı dedim ama nerdeee, öyle biri hiç olmadı :P Bunun yanı sıra kitap kalın olsa da yazarımız sadece Tessa'nın üzerinde durmamış. İşte bundan dolayı da bir artı puan aldı benden. Bazen Will'in ya da Charlotte'u yaşadıklarını da okuduk. Kitapta geçen bütün karakterleri sevdim. Jem favorim oldu ama ondan önce Will geliyor^^ My Twin Jem dedi ama bu konuda zıt düşüp Will diyorum.


Will Gölge Avcıları'nın en iyi adamı ve en sinir bozucu olanı. Herkes kendinden yaka silkmiştir ama sebepleri vardır. Gerçi sebepleri henüz öğrenemedim ama ikinci kitapta neler olduğunu öğrenecekmişiz. Dört gözle bekliyorum, çünkü çok acılar yaşadığı belliydi. 
Jem ise yufka yürekli, herkesin ama daha çok Will'in dilinden anlayan Jem bazı şeylerden muzdariptir. Bunun sebebini işte bu kitapta öğreniyoruz, öğrendikten sonra kendisine çok üzüldüm :( 
 Diğer karakterler içinde Chalotte ve Henry kalbimi fethettiler^^ Devam kitapta olacaklarına seviniyor, neler yaşayacaklarına ise üzülüyorum çünkü son bölümde ikinci kitapta neler olacağının tüyosunu verdi yazar.


Kitabı gerçekten çok sevdim. Kitap o kadar akıcıydı ki oturduğum bir anda yüz sayfa ve daha fazlasını okuduğum oluyordu. Yazarın kalemini gerçekten seviyorum. Konu seçimi, bizi heyecanda ve merakta bırakması, o kadar maceranın arasına çok tatlı bir aşk eklemesi gerçekten sevilmeye değer. Konuyu ilk okuduğum zaman sevmediğim bir şey olduğunu gördüğüm de biraz tereddüt ettim okurken. Bu da Tessa'nın iki erkek arasında kalmasıydı. İlk kitapta yazar bunun üstünde fazla durmamış, buna bir artı puan. Korktuğum başıma gelmedi ama 2 ve 3.kitapta neler olur bilemiyorum. Eğer istemediğim şeyler olursa gerçekten hayal kırıklığına uğrayacağımı düşünüyorum. Yine de yazarın buna da bir yol yordam bulacağına inanıyorum. Arayı fazla açmadan ikinci kitabı okumayı da düşünüyorum. Yazarın diğer serilerinin yan kitaplarını çıkarmasına da hayran kaldığımı belirtmek isterim. Okuyucuyu kendine böylelikle bağlamış oldu. Aynı benim kendine bağladığı gibi. Artemis Yayınları da bir kaç şey söylemek istiyorum. İlk olarak ciltli çıkarmasına çok sevindim, sonrasında yazı puntosuna zaten hayranım ama kapak kalitesi iyi değildi. My Twin okuduğu zaman yazılar hep soyulmuş. Kitap kapağından en sevmediğim şey. Bende okuyunca çok dikkatli olmaya çalıştım ki daha fazla soyulmasın.


Okumayanlar için kesinlikle tavsiyemdir. Ölümcül Oyuncaklar serisinin yan serisi olsa da ayrı okuyabileceğiniz bir seri. Tabii yazarın kalemiyle tanıştıktan sonra diğer serilerini de okumak isteyeceksiniz. Diğer Karanlık Sırlar serisinin ilk kitabı da elimizde (Hediye kendisi, alana sonsuz teşekkürler <3) Bu seri bittikten sonra onu da uzatmadan okumayı düşünüyorum. Ölümcül Oyuncaklar serisi daha sonra. <3 


Kitaba puanım 5/5



ALINTILAR^^


Eğer dünyada sizi seven, sizi umursayan hiç kimse yoksa, gerçekten var olduğunuz söylenebilir miydi?


*****


"Eğer dünya canavarlarla dolu olmasaydı, Gölge Avcıları'na ihtiyaç olmazdı."

*****


"Olanları değiştirmek için yapılabilecek hiçbir şey yokken, gerekçelerin ne anlamı var?"






Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^




11 Şubat 2017 Cumartesi

Yüreğini Haramdan Sakın//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun bir aradan sonra tekrardan yorumlara geri dönüyorum. Bir kaç yorum birikti yine, arayı fazla açmadan yayınlamayı düşünüyorum. Okuduğum kitapların yorumlarını hemen paylaşamıyorum ama neler okuduğumu görmek için Instagram hesabımı ziyaret edebilirsiniz^^
Bu sefer ki kitabım, görür görmez kesinlikle okumamız gerektiğini düşündüğüm Gözlerini Haramdan Sakın serisinin ikinci kitabı. İlk kitabı bir kaç ay önce okumuştum. Arayı biraz açsam da okuduktan sonra iyi ki bu kadar açmışım dedim. Kitabımız yine ilk kitap gibi sürekleyici, merak uyandırıcı ve sevilesi bir kitaptı. Hikayelerinin iki kitap ile sınırlı kalmasına üzülsem de aldığım haber doğrultusunda fazla üzülmeme gerek olmadığını anladım. Haber ise birazdan sizlerler^^

Sakınılan bir bakışla başlayan Gözlerini Haramdan Sakın yolculuğunun okyanusvâri rüzgârı Yüreğini Haramdan Sakın'la esmeye devam ediyor...
Artık buradaydı Betül, ulaşılmaz dediği adamın o çetin sınırlarının hemen dibinde... Yakınındayken daha sert esen Ömer'in rüzgârı artık Betül'ü daha fazla sarsıyor fakat o huzurlu serinliği de daha özel hissettiriyordu. Aralarındaki onca mesafeden geriye kalan sınırları aşmanın neler getireceğinden ikisi de habersizdi. Fakat bir gerçek vardı; artık o rüzgârda savrulan yalnızca Betül olmayacak, Ömer de kendi rüzgârının tadına bakacaktı.
Tehlike yaklaşmaya, silahlar patlamaya ve güneş de umursamazca parıldamaya devam ediyordu.

Bu kitabı da ilk kitap kadar sevdim, hatta bayılmış ta olabilirim. Gerçi ilk kitapta ki gibi bir kaç mantık hatası burada da vardı. Bunları spoi olarak belirteceğim ki okuyanlar ile aynı düşünmüş müyüz. Daha ilk sayfa da ikilinin arasında ki soğukluğu hissediyoruz. Hele Ömer'in davranışları dayaklık ama Betül'ün hemen yelkenleri indirmesine kızdım. Bırak az sürünsün :P Az yapmadı sana. Gerçi kitap devam ettikçe neler oluyor neler. Betül süründürmese de yazarımız çok iyi hem bizi hem de Ömer'i süründürdü :P Ömer yine aynı Ömer ama burada daha çok güldüğünü, şaka yaptığını ve o herkesden sakladığı yeşil gözlerini okuyoruz. Betül'e karşı yine aynı tavırda ama artık bazı şeyler Ömer için değişiyor. Bazı yerleri okuyunca vaaay be bizim sert bakışlı, sert tavırlı Ömer'e ne olmuş böyle dedim. Yakışmış mı? Hemde nasıl!! Hani bir çok imkansız karakter için bizi de böylesi bulsun diyoruz ama içten içe imkansız olduğunu biliyoruz yaa bu kitapta öyle değil be. O kadar bizden, o kadar hayatın içinden ki karakterler olur mu olur, belki bizi de böyle biri bulur. Burada bir dua edip, AMİN diyelim lütfen :D Tabii her şeyin hayırlısı, iyisi, hoşu, Ömer'li gibisi diye liste uzar gider :P Kitabı bitirdiğim zaman My Twin'e dönüp dedim ki "Şu kitabı okuduğum zaman zarfında her anlamda hayatımı sorguladım." dedim :D "Ne manada?" dedi ama tabii bende kalsın o, okuyunca o da anlayacak :P

Ömer sandalyede bacak bacak üstüne atmış ve gözündeki siyah güneş gözlüğüyle elinde tuttuğu kitaba dalmıştı. 

Alıntıya not: Şu manzarayı sadece bir kaç saniye hayal edin.
Dipnot: Sonrada ettiğiniz duaya amin deyin. :D
Dipdipnot: Şimdi de yoruma devam edin :D



Betül yine aynı Betül. Tabii burada hayatını etkileyecek çok yeni kararlar alıyor. Kendisine kızdığım yerler oldu hatta verin şunu bir döveyim dedim ama tam aksine acayip hak verdiğim yerlerde oldu. Hem de öyle böyle değil. Kıza yazıktı yaaa :( Rahatsız olduğum bir konu hakkında daha yazıp Betül hakkıdaki düşüncelerimi bitireceğim :D Aslında bu Betül ile ilgili de değil. Yazar iç sesi acayip kitaba yansıtmış, bazen dayanılmaz hal aldı. Hatta farklı şeyler de değil hep aynı şeylerden bahsediyordu. Tabii böyle kitaplarda iç ses ön planda olmalı ama bana göre fazlaydı ve okuyucuyu bir yerden sonra sıktı. Mesela ben Ömer ve Betül diyaloglarını daha çok görmek isterdim. Haa yok muydu? Vardı ama istediğim kadar değil :/


Kitabımız da diğer karakterler ilk kitaptaki gibi yine pek ön planda değil ama Kutay'ın olmasını isterdim. Hatta ona ayrıca bir kitap çıksa var ya ne kadar sevinirim :D Severim keratayı :P Betül'ün bazı karakterlere -ki isimlerini söylemem- kırılmasına hak veriyorum, hatta bana olsa daha yüzlerine bakmam :P Sonuna doğru bazı karakterler hakkında bir kaç şey öğrendik, şaşılacak şeyler değildi ama yazar kıyak geçebilirdi. Yine de üçüncü kitabı bekleyip görelim diyorum. Karakter analizlerini yaptıktan sonra genel yoruma geçebilirim.

Tekrar tekrar dediğim gibi bu kitabı ilk kitap kadar sevdim hatta daha çok sevmiş olabilirim. Okuyanlar anlamıştır. Yazarın uygun zamanlar da, duruma uygun ayetler eklemesini daha çok sevdim. Daha çok olmasını isterdim. Heyecanın, acaba daha neler olacak diye merak etmeler bu kitapta hiç bitmiyor. Her şey güllük gülistanlık dediğim an neler oldu anlatsam şaşarsınız :D Bir kaç kere okuyacağım bir seri oldu. Son sayfaya kadar kalem de ne bir değişiklik, ne bir hata gördüm. Tabii başta dediğim gibi mantık hataları vardı ama onu da çok bildiğimize verip es geçiyorum :D Gerçi dinimiz açısında bazı konular hakkında bir kaç sorum var, onları da sormak istediğim biri var. Kendisi bilir, en kısa zaman da kapısındayım :D Kitap hakkında daha ne yazsam bilemiyorum. Gerçekten etkisinden zor çıktığım bir kitap oldu. Siz deyin güzelliğinden ben diyeyim elimde biraz fazla kalmasından. Ne olursa olsun kitaplığımda, baş köşede duracak nadide kitaplardan, serilerden oldu kendisi. Serisinin üçüncü kitabı nasıl olacak acayip merak ediyorum, artı Mart da üçüncü kitap bizlerle olacakmış(Yukarıda dediğim haber olur kendisi).  İnşAllah ayda değişiklik olmaz, çünkü bu kitaptan sonra benim için acayip uzak bir ay. :P Bilseydim çıkmasına yakın okurdum ama olan oldu artık, gün saymaya başlayayım ben en iyisi.
Şimdi sıra Spoiler de^^

SPOİ BAŞLANGICIDIR, KİTABI OKUMAYAN OKUMASIN DERİM!!

İlk kitabımız da Ömer'in hal ve tavırlarını kesinlikle unutamayız değil mi? Burada bu derece değişmesine o kadar hazırlıksız yakalandım ki bu Ömer o Ömer olamaz dedim. İlk kitabın sonunda kıyılan İmam nikahı sonrasında her şeyin farklı olacağı belliydi ama ciddi söylüyorum bu kadarını beklemiyordum. Ömer'de olan değişiklik hem Betül'ün hemde benim kafamı karıştırdı. Tamam ilk kitapta Ömer'in Betül'e karşı ilgili olduğunu anlamıştık ama o son olaylardan sonra Ömer o kadar farklı biri olmuştu ki o ilgi de yok oldu sandım, meğer öyle değilmiş. Adam bildiğiniz aşk adamı oldu çıktı. <3 <3 Ne Ömer'miş dedim durdum. Betül'ün uyguladığı yöntemi bende uygulasam tutar mı, Ömer gibisini bulur muyuz acaba dediğim de oldu ne yalan :P 
Ve son olarak Betül'e söylenen Ömer öldü yalanı. Okuduğum zaman şok geçirdim ama bunda bir şey var deyip hiç kendime acımadan ilerleyen sayfalara baktım. Betül'e nasıl üzüldüm, nasıl üzüldüm anlatamam. Sanki gerçekte kendisi, en yakın arkadaşım ona üzülüyorum. O derece gerçek yaşadım bu duyguları :/ Haa yaptıkları mantıklı mıydı? Evet. Betül Ömer'in yaşadığını öğrenseydi kendisini tutamaz kesinlikle bir açık verirdi. Ne yapar eder yanına giderdi, acısını fazla belli etmezdi vs. vs. Ama yazık yaa, hem gerçek olmayan karakterlere hem bize :P Bizde üzülüyoruz :P Spoi olarak bunları yazma gereği duydum. Bir çok şey daha var aklımda ama onları buraya yazmayı düşünmüyorum. Sadece kafamda kesinleşse her şey tamamdır benim için, yorumluk değiller anlayacağınız ;)

SPOİ SONU!!

Bu tarz okumayı sevenlere kesinlikle tavsiyemdir. Gerçi ben demeden okumuşsunuzdur ama okumayan varsa tereddüt etmeden okuyun derim. Yazarın kalemi gerçekten sevilesi, sahip çıkılası^^ Şimdi gelsin üçüncü kitap ve yazarın yeni kitapları^^ Dört gözle beklediğim söylemek isterim :) Son olarak kitabı okuduğum da öyle yerler vardı ki sürekli sağa, sola yıkıldım :D Bu kitap beni acayip yıktı :D 
Not: Ne olur film yapın bu kitapları, yalvarıyorum!!! :D


Yüreğini Haramdan Sakın Yorumu İçin Tık Tık!!
Yazarın Watpadd'de bir hikayesi daha mevcut.
Okumak isterseniz yazarın Watpad hesabından bakabilirsiniz^^
Hesap için Tık Tık!!

Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Kurduğu demirden duvarları bir kaç saniyelik küçük bir tebessümle eritebilen bir adama bakıyordum. O adama kızgındım, o adama kırgındım, yeri geldiğinde o adamı bir güzel dövmek ve hatta yüzüne bile bakmamak istiyordum. Fakat sonra böyle gülümsüyordu, ne kadar soğuk olursa olsun, onunla ısınabileceğim bir anın olabileceğine inanıyordum.

Alıntıya Not: Tövbe de kız, ne demek yüzüne bakmamak. Çarpılırsın :P


*****


Biliyor musun, bazen senden nefret ediyorum," dedim sesimin çıktığı kadarıyla. Duyduğundan emin değildim, çünkü sesim halsiz ve belirsiz çıkıyordu. Dikkatini bana verdiğinde anladığını düşünerek "Ama kısa sürüyor..."dedim. Dudaklarım alaycı küçük bir kıvrım yakaladı, yüzümün her zerresi sızlıyordu. "Sonra kendimden nefret ediyorum. Sana nefretim bu kadar kısa sürdüğü için..."


*****


Bi an, kelimelerin bile baş edemeyeceği  kadar güçlüyse eğer, bir insanın bunu kaldırabilmesi çok daha güçtür.


*****


Olur da bir gün elimde hatırlayacağım tel şeyim kalırsa bunun onun gülümsemesi olmasını isterdim.


*****


"Korktuğun tüm zamanlar kmomik gelmiyor."
"Hangi zamanlar?"
"Gözlerindeki korkunun beni görünce geçmediği ve bakışlarının beni bulduğunda güvenle rahatlamadığı zamanlar hiç komik gelmiyor."
"O anlardan nefret ediyorum."



Bi yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^




7 Şubat 2017 Salı

Kitap Alışverişi-Okuoku&Kitap Yurdu^^

Merhabalar^^
 Kitap yorumlarından sonra en sevdiğim kitap alışverişi yazımla sizlerleyim. 
Kitaplarımızı yeni aldık sayılmayız. 3 ay içinde alınan kitaplarımız için alışveriş yazısı yazmak istedim o kadar :) Blogda bu kitaplarda bulunsun diye ;)
Bu yazı iki Okuoku'dan bir tane de Kitap Yurdu'dan olan alışverişleri kapsıyor. 
Kitaplarımız geldiği an Instagram hesabından hemen paylaşıyorum ama görmeyen olmuştur kesin. O yüzden gelelim 3 ay içinde aldığımız yeni kitaplara^^


İlk olarak Okuoku^^
Okuoku'nun her ay 9.90'lık indirimli kitapları bulunmakta. Bu kitapların çoğuda öyle alındı. Okuoku biliyor işini, ahh şu kargo parası olmasa. -,-



Gizli Bahçe//Kang Yi Eul^^
Olimpos Yayınları ilk duyurusunu yaptığından hemen almak istediğimiz kitap olur kendisi. Secret Garden dizisinin kitabıdır. İki ciltten oluşuyor, şimdi ikinci kitap çıktı ve sepette^^
My Twin geçen okudu ve diziyle aynı olduğunu söyledi. En kısa zamanda benden okuyacağım^^


Yayıncı Kore severleri o kadar iyi düşünmüş ki her kitapta afiş var.^^ Afişte afiş hani. <3




Sahte Kraliçe//Sarah Fine^^
My Twin almak istedi, konusu da gerçekten çok güzel. Zaten Go Kitap çok iyi kitaplar çıkarıyor. Bakalım bu nasıl. Yakın zamanda My Twin okuyacakmış, onun yorumu ile ne zaman okuyacağıma karar veririm. :)



Düğün Gecesi//Sophie Kinsella^^
O ay Okuoku Sophie Kinsella kitapları için 9.90'lık kampanya yapmıştı. Bizde de Düğün Gecesi yoktu o sebeple hemen sepete attık^^ 



Bir Alışverişkoliğin İtirafları//Sophie Kinsella^^
İkinci kitabı bilmeden aldığımız için ilk kitabı almak şart olmuştu. Eee indirimde de olunca almazsak ayıp. Bu arada ben çoktan kitabı okudum, çok sevdim^^
Yorum İçin Tık Tık^^



İki Şehrin Hikayesi//Charles Dickens^^
Koridor Yayınları Dünya klasiklerini bez kaplama ile okuyuculara sundu. My Twin'de bu kitabı almak istedi. Çok ilgimi çekse de yazı tipi nedeniyle uzak duruyorum.
Bez kaplama çok güzel olmuş, beğendim ama tasarım için aynısını söylemeyeceğim. Daha güzel yapılabilirdi.



Buraya kadar bir alışverişti. Bunları da Okuoku'dan aldık. Siparişimizin yanında yine Gizli Bahçe vardı. O kitap bir can arkadaşa hediyeydi.^^ Şu an elinde, keyifle okusun. <3 


Duman ve Kemiğin Kızı//Laini Taylor^^
Okuoku indiriminde sürekli olan serinin ilk kitabı. İndirim halen daha devam ediyor, bu ayda ikinci kitabı alacağız.^^ Okumadık ama güzel olduğunu söyleyen çok, umutluyum. 




Lanetler ve Lütuflar//Anne Fortier^^
Yine ve yeniden Okuoku kampanyasından bir kitap. Kapağına ve konusuna hayran kaldığım ama fiyatı nedeniyle uzak durduğum bir kitaptı. Okuoku'da indirimi görünce hemen sepete ekledik. <3 Aldığım haberlere göre çok güzel bir kitapmış, en kısa zamanda okumak dileğiyle.^^




The 100//Kass Morgan^^
Siparişi yaparken fazladan bir kitap hakkımız vardı, onu da bu kitap için kullandık. Serinin 4.kitabı yakında Go Kitap'dan çıkıyor. Yavaş yavaş seriyi tamamlarız artık ama ilk olarak bu kitabı da My Twin'e okutacağım. :D



Son alışverişimiz ise Kitap Yurdu'ndan^^




Sondan Sonra//Amy Plum^^
Benim İçin Öl serisini ve yazarın kalemini çok sevmiştim. Bu serinin de konusu çok güzel, okumak lazım. Şu an ikinci kitap çıkmış. Kaç kitaplık bir seri bilmiyorum ama Akılçelen Yayınevine güveniyorum.^^




Erik Ağacı//Ellen Marie Wiseman^^
Ardımda Kalanlar kitabını çok sevmiştim, yazarın yeni kitabı çıktığını öğrendiğim zaman ise çok sevindim. En kısa zamanda, ruh halime göre okumayı düşünüyorum. 





Paris'ten Sevgilerle//Alexandra Potter^^
Arkadya Yayınlarının çıkardığı son kitaplar arasında seçimden bu kitap çıktı. Konusu çok güzel, hemen okur muyum bilmiyorum ama kapak ve isim ile kendine çekiyor. 



Kitaplarımızın toplu çekimi^^




Bir alışveriş yazısının daha sonuna geldik, şimdilerde yine bir sipariş vermeyi düşünüyoruz. Onu hemen yazmak istiyorum ama o an ki durumuma bağlı.
3 siparişten de memnun kaldık, sıkıntı olan bir kitap yoktu. Okuoku yine bol bol ayraç ve kahve koymuş. Kitap yurdu hızlı ama klasik ayraçsız bir kargo göndermiş. 
Kısacası çok sevdiğimiz, keyif alığımız bir alışveriş oldu, birde kargoların geliş hali yok mu, paha biçilemez bir mutluluk. <3




Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve bol kitapla kalın^^



Buralarda da varım^^


1 Şubat 2017 Çarşamba

Siyah Buz//Becca Fitzpatrick Kitap Yorumu^^

Selam^^
Hush Hush serisinden sonra yazarın çıkan iki kitabını da aldık ama okumak bir türlü kısmet olmadı. Siyah Buz gerilim tarzı olunca, seri de olmayınca ne yalan elim hiç gitmedi. Kış hariç diğer mevsimlerde de okumak istedim. Adına ve konusuna yaraşır bir mevsimde okumak şarttı :D Öylede yaptım hani :P Kitabımız dediğim gibi Gerilim-Polisiye ama burada ki polisiye yerine Aşk koyabiliriz. Gerilim-Aşk^^ Yoruma devam edeceğim ama tek bir şey söyleyeceğim, o da Becca daha çok fantastik yazsın anacım :D 

Âşık olmak hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı…
 Beni ona bakarken yakalayınca hemen gözlerimi kaçırdım. Bakarken yakaladığına inanamıyordum. Ona karşı hissedebileceğim çekim fikrinden nefret ettim.Beni rehin almıştı. Beni isteğim dışında alıkoymuştu. Son iyilikleri bunu değiştiremezdi. Kendime onun gerçekte kim olduğunu hatırlatmalıydım. Ama gerçekte kimdi?


Olaylar hemen başlıyor diyebiliriz. Britt en yakın arkadaşı Korbie ile tatillerini sahilde geçirmek yerine Teton dağlarına yürüyüş yapmaya karar verirler. Korbie buna pek sıcak bakmasa da en yakın arkadaşı için onun yanında bulunur. Tam gidecekleri sırada eski erkek arkadaşının da onlarla geleceğini öğrendikten sonra Britt'in planları alt üst olur ama yine de gerçekleştirmek için elinden geleni yapar. Korbie ile dağa çıktıkları sırada yoğun bir kar fırtınasına tutulunca arabada mahsur kalırlar ve en yakın kulübeye sığınırlar. Kulübeye gittiklerin de karşılarından ev sahiplerini görünce sevinirler ama sevinmeleri erken sürecektir. İşte bu dakikadan sonra olaylar başlıyor. Kitabımızı tekil şahıs anlatıyor, o da Britt. Karakterimiz kendisinin hep birilerine bağlı yaşadığını düşündüğü için kendi başına bir şeyler başarmak istemektedir. Böyle tehlike de ise, başlarına gelenlerin kendi suçu olduğu  düşündüğü için Korbie'ye yardım etmek ister.

Karakterleri çok ama çok sevdiğim söylenemez. İlk defa bir kitapta vaay be ne karakterdi dediğim olmadı. Tamam Britt'in yaptıkları takdire şayandı ama düşünceleri beni tatmin etmedi. En çokta en yakın arkadaşı için dedikleri. Sürekli en yakın arkadaşım o benim dedi, sonra işte öyleydi böyleydi deyip durdu. Yaa çok sev hatalarını sakla ya da düşman ol hiç konuşma. İşte bu sebeple karakterler bana itici geldi.


Geri kalan kısım ise tahmin edilebilir bir gerilim romanıydı. Sevdim mi sevdim ama başta da dediğim gibi Becca sadece fantastik yazsın. Gerçi sadece bir tane gerilim romanını okudum, belki Tehlikeli Yalanlar çok iyi olacak.İşte bunu göz ardı etmiyor, bir şans daha veriyorum kendisine :D
Mason karakteri hakkında ne desem spoi olacak. Ama ilk karşılaşma da nasıl biri olduğunu anlıyorsunuz. Gerçi Britt bazı iyilikleri unuttu ama olsun yazarın azizliğine uğradı deyip geçelim :D 
Olayları bir yerden sonra kendiniz çözebiliyorsunuz. Şahsen tahminlerim de doğru çıktığım doğrudur. Bunu bir tane bile gerilim romanı okumayan kişininde bulabileceğini düşünüyorum. Yazar her şeyi ortaya sermiş, sadece gidişatı ve gerçeklerin ortaya çıkma şeklini okuyun demiş. Kısacası sonunda zerre şok olmadım. :P
Bu arada yazarımızın Gerilim-Polisiyeden çok Gerilim-Aşk tarzı altında yazdığını söylemiştim, böylesi benim için iyi ama dibine kadar gerilim severler için düşündürücü :D

Daha neler yazsa bilemiyorum. Becca ne yazsa okurum ama fantastik yazmaya devam etsin. Şöyle Hush hush serisi gibi, ne iyi olur ama :D Bu tarz severlere öneririm. Çok ahım şahım bir şey değil ama hayal kırıklığına da uğratmadı. Sevdiğim, kızdığım, bu nasıl bir şey dediğim yerler oldu ama genel anlamda gideri var kitabın :D Sadece yazar sonunda bir karakter hakkında bir şey yazmamış, onu çok merak ettim. Yazsaydı ne iyi olurdu. Okuyan arkadaşlar da bu konu hakkında ne düşündü merak ettim doğrusu :) Bir Becca Fitzpatrick kitabı için kısa bir yorum olsa da  aklımda kalanlar bu kadar. Okuduktan sonra hemen yorum yapmadığım için yazacaklarımı unutuyorum. Not alsam iyi olacak ;)



Kitaba puanım 5/4



Alıntılar^^


Korbie kasesini itti. "Pekala, bunu yiyeceğime açlıktan ölürüm daha iyi."
Mason "O kadar kötü olamaz," deyince hepimiz ona baktık. 
"Dedi, yemeğin tadına bile bakmayan adam," dedi Korbie küçümseyici bir tavırla.


*****


"Her zaman benzin istasyonlarındaki arabalarla insanları eşleştirir misin?"
Omuz silkti. "Bilmece gibi. Problem çözmeyi severim."
"İlginç. Sende benim için bir bilmecesin."




Bir yorumun daha sonuna geldik. Başka yazılarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle ve bol kitapla kalın^^


Buralarda da varım^^


31 Ocak 2017 Salı

Çevrimiçi Kız//Zoe Sugg Kitap Yorumu^^

Herkese merhabalar^^
Bugün sizlerle bir ilkimi paylaşacağım. E kitap zor okuduğumu bir kaç yorumumda bahsetmiştim. Halen daha normal kitap kadar hevesli değilim bu duruma ama bazı yayıncılar! sağ olsun buna bizi kendi elleriyle itiyorlar. Evet tahmin ettiğiniz ve kitabın isminden de anlaşıldığı üzere yayınevimiz Pegasus oluyor. Kendisi Yayınevleri arasında ne çok pahalıya kitap satan yayınevidir. Ciltli-ciltsiz fark etmez kitap fiyatları dudak uçuruyor. Arada istisna oluyor tabii, sevdiğimiz ve gözümüzü diktiğimiz kitaplar oluyor, alıyoruz ama hepsi de iyi değil sonuçta. Bu sebeple bir kaç yorumda kendisine güvenemediğim Çevrimiçi Kız'ı e-kitap olarak okudum. Bitirme süresini göz önüne alırsak kitapların yerini tutmadı tabii ki, ama o kadar parayı hayal kırıklığına uğrayacağım bir kitaba da vermek istemedim. Buna ne yüreğim ne de cebim dayanırdı. Hayal kırıklılığı yaşadım mı sorusunu da birazdan açıklayacağım :) 



Penny, Çevrimiçi Kız rumuzuyla arkadaşlık, erkekler, çılgın ailesi ve hayatını ele geçirmeye başlayan panik ataklarla ilgili hislerini blogunda paylaşmaktadır. İşler iyice sarpa sarınca, ailesi hava değişiminin Penny'ye iyi geleceğini düşünerek onu hemen New York'a götürür. Burada, muhteşem yakışıklı gitarist Noah'ya ilk görüşte âşık olan Penny, aralarında geçen her şeyi blogunda anlatmaya başlar. Ancak Noah'nın da bir sırrı vardır; Penny'nin herkesten gizlediği blogger kimliğini ve en yakın arkadaşıyla ilişkisini tehdit edecek kadar büyük bir sır…


Kitabımız tam bize itham edilmiş gibi. Blog'u olan blogger bir arkadaş ana karakterimiz. Lakin bizim gibi kendini ifşa etmiyor. İçinde yaşadığı zorlukları Çevrimiçi Kız adı altında blogunda paylaşıyor. Blogda yazar olarak herkes kendisini sevsem de gerçek hayatta öyle değil ve içe kapanık, hemen her yerde atak geçirecek bir hali var. Tabii sakarlıkları da ona yardımcı olmuyor. Neler çekti kız. Hele o son yaşananlar çok fenaydı. Onları da geçtim arkadaşım dediğin kişinin seni en ummadığın yerden vurunca hayat daha da zor oluyor.
Annesinin işleri nedeniyle New York'a bir kaç günlüğüne gitmeye karar veren Penny oraya gittiğinde her şeyden uzaklaşır ve bambaşka bir serüvene adım atar.
Yaşadığı sıkıntılardan sonra böylesi Penny'ye iyi geldi ama yazarın birden bire her şeyi gerçekleştirmesi beni pek etkilemedi hatta düşündürdü. Ve eksiyi(-) benden aldı. Kitabı Eylül ayından başlayıp Ocak ayının başlarında bitirdim. Çok uzun bir ara değil mi? İşte bu yüzden e kitap okumayı sevmiyorum. Sadece e kitap okumak bana göre olmadığı için yanında kitapta okuyorum. Eee haliyle hangisini okusam acaba soruları oluyor ve ben kitaptan yana hakkımı kullanıyorum.



Bunları geçecek olursak karakterleri sevdim. Penny'nin yan komşusu, çocukluk ve tek dostu olan arkadaşı Elliot'ı daha çok sevdim. Tabii bir ara Penny'nin yaptıkların sinir olsam da ve yazarın Elliot'u farklı bir kişilikle karşı çıkarmasına sinir olsam da kitapta en sevdiğim karakter oldu diyebilirim.
Birde Noah var. Kendisinin kitaba dahil olması biraz zaman aldı ama girdiği anda da çıkmak bilmedi. :P Çıkmaması normal çünkü erkek karakterimiz :P Espri yaptım, gülün :P Şaka bir yana burada bir dokundurma yaptım. Noah'ın birden bire ortaya çıkması, Penny'nin hemen onunla sıkı fıkı olması beni olumsuz yönde etkiledi. Gidişatı güzel olan bir kitap için hayal kırıklığı oldu. 
Yine de sevdim kendisini, Penny her anlamda şanslı kız oldu çıktı ortaya. 

Kitabı konular ve işleyiş açısından sevdim ama alacak kadar değil. Eğer normal bir fiyat düzeyinde olsaydı kesinlikle kitaplığımda bulundururdum(My Twin okusun diye) ama bu fiyatla olmaz. Yoksa yazarın kalemini sevdim. Mantık hataları dışından okunulası. Tam bir çerezlik kitap. Benim gibi bir kaç aya değil 2 güne bitirebileceğiniz bir kitap. Penny'nin yaşadıkları, bloga gelen yorumlar. Yaşanan her olayın altından kalkabileceğimizi anlatan bir kitap. Gerçi daha çok liseli arkadaşlara hitap ediyor ama neyse :D Ben de o kadar yaşlanmış değilim yani :P Yine seviyorum böylesini ve okuyorum :D İkinci kitabı yakın zamanda yine e kitap! olarak okumayı planlıyorum. Macera devam ediyor ama bu sefer daha farklı.
Bu konu hakkında bahsetmeyeceğim çünkü spoi olur. Ve önemli bir uyarı, sakın ikinci kitabın konusunu okumayın, çoook büyük bir spoi yersiniz haberiniz olsun :)



Kitap çerezlik, çabuk biten bir kitap. Benim gibi almak veya almamakta kararsızsanız e kitap olarak bir göz atın derim. Ya da ucuz veya güvendiğiniz takas, ikinci el yeri varsa soruşturun derim. Bu arada bunları da düşündüm ama bir daha okumayacağım bir kitabın kitaplığımda durmasına gerek olmadığını düşündüğüm için böyle alma yöntemini de aklımdan çıkardım. 
Bu tarzları seviyorum, kendimi bu kzıın yerinde görüyorum diyorsanız o zaman da alın derim :D Belki sizin favori ve tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz bir kitap olur :)



Kitabı Puanım 5/4


Alıntılar^^


Sonunda oda servisine sipariş verdik çünkü Elliot, "Vermemek kabalık olur, ne de ols onlar içat etmiş,dedi.


*****

Elliot'a baktım ve sırıttım. Tam onu kucaklamaya hazırlanıyorken, evin içinde bir gonk sesi yankılandı.
"Aman Tanrım! Aman Tanrım!" Elliot ayağı fırladı ve ailesini neşeyle çırptı. "Aile toplantısı!"





Bir yorumun daha sonuna geldik, böyle e kitaplara alışır mıyım bilmiyorum ama ara sıra, büyük ihtimal böyle yorumlar ile geleceğim gibi :) 
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^



26 Ocak 2017 Perşembe

OKK 50.Blog Tur Arıcının Çırağı//Laurie R. King Kitap Yorumu^^


Herkese merhaba^^
Turumuzun son günü, yani yorum günü. Çok sevdiğim, eğlenceli bir tur olduğunu düşünüyorum. Bizi tur boyunca takip edenler de öyle düşünüyordur umarım^^
Kitabımıza gelecek olursam, konusu ve kapağıyla kendine çeken bir kitaptı. İlk Sherlock Holmes kitabımdı. Kitaptaki karakterleri ve Sherlock Holmes’ı çok sevdim. Hele o olayları çözme serüvenleri bambaşkaydı^^

Tanıdığımız Sherlock Holmes; dahiyane fikirleri, zekası ve pek çok olayın perde arkasındaki gizemi çözmekte üstüne olmayan şahsiyetiyle bir ekol... Bir gün emekli olup da bir kasabada arıcılıkla uğraşacağını duysanız inanır mıydınız? Evet, doğru duydunuz!
Yıl 1915... Sussex'te bir çiftlik evinde arılarıyla karşımıza çıkıyor dahi dedektif Sherlock Holmes. Ta ki yakın zamanlarda öksüz kalmış, en az kendisi kadar zeki ve bir o kadar kendini beğenmiş küçük Mary Russell hayatına girip onu etkileyene kadar...
Ondaki ışığı gören Sherlock, bildiği her şeyi öğretiyor Mary Russell'a; bir ipucunun peşine düşüp büyük resmi görmeyi, bulguları birleştirip bir şüphelinin peşinde iz sürmeyi, kılık değiştirip kendini gizlemeyi ve uzun zamandır unuttuğu içindeki o yılların kıpırtısını... Bir usta-çırak ilişkisi olarak başlayan bu ilişki, kısa sürede muhteşem bir ikilinin soluksuz maceralarına dönüşüyor.
Evet, Sherlock'un yeni sağ kolunu takdim etmekten onur duyarız; Mary Russell.

Sherlock Holmes emekli olup kırsal bir kesimde arılarıyla uğraştığı sırada çok zeki olan Mary ile tanışır ve onu eğitir. Holmes ile kendini bir tutan Mary ise her şeyi kapar ve birçok vakada Holmes’a yardım eder, hatta kendi olaylarını kendi çözer. Ayrıca Holmes kendine çok iyi bir çırak bulmuştur ve ona güveni tamdır. 
Kitabı ilk okumaya başladığım zaman giriş kısmında Mary ile Holmes’ın nasıl tanıştıkları ve Mary’nin hayatı yazıyordu. Başka ne yalan anlatılanlar beni sıktı, kitap böyle durağan giderse zor okurum dedim ama nasıl ki ilk vaka geldi kitap da heyecan, entrika ve polisiye dur durak bilmedi. Tabii öyle siyahlar patlıyor, olaylar çıkıyor gibi bir şey sanmayın. Holmes ve Çırağı Mary’nin iz sürme, tahminlerde bulunma ve olayı çözüme kavuşturma yerleri acayip heyecanlı ve merak uyandırıcıydı.
İlk olarak Sherlock Holmes. Kendisini ilk defa bir kitapta okudum ve Mary gibi kendiden bihaberim. Tabii Mary benden daha bilgili çünkü kitapta Dr.Watson’un yazdıklarını okumuş ve Sherlock Holmes’ı az da olsa tanıyor. Ben ise kitaplarını okumamış, sadece alıp kitaplıkta saklayan ,okuma sırasını bekleye kişiyim. Nasıl tanıyabilirim :P Kısacası Sherlock Holmes’ın özelliklerini sadece Mary anlatınca tanıyabildim. Tabii kendisiyle neden erken tanışmadığımı da kendime sorar oldum. Bu tür gizemli şeylere bayılırım, sonu saçma sapan bitmediği sürece.


Mary ise küçük yaşta yaşadığı acı kayıpla ve başına gelen zorba bir teyzeyle baş etme derdindedir. Ama bir gün karşısına Sherlock Holmes çıkar ve kendini bir anda eğitimde ve gizemli olayları çözmede bulur. Tabii bu sırada okul eğitimine de devam eder. Mary çok sevdiğim bir karakter oldu. Holmes’ın hakkında iyi geliyor :D Birde Holmes Mary’yi kılık değiştirdiği zaman korkutmasa on numara olacak. Her kılık değiştirme zamanında kızın yüreğine inecek nerdeyse.
Kısacası çok güzel bir ekip olmuş kendileri. Bizde derler yaa leb demeden leblebiyi anlıyor diye, burada da ikilinin arasındaki durum bu. Tabii bazen kafa karışıklığı ve Holmes’ın yerine tam oturan cevapları oluyor ama olsun, bu daha ilk kitap. İlla ki 19(Kısa kitaplar dahilinde) kitaplık bir seri de Mary uzman olup çıkacak :D 

Yazarın kalemine gelecek olursak, benim açımdan akıcı bir dili vardı. Diyaloglar yerinde kullanılmış ve fazla uzatılmadan konuya tekrardan adapte olunmuş. Tabii Sherlock Holmes hakkında roman yazan çok yazar var. Herkesin Sherlock Holmes anlatımı farklı. Onlar ve Laurie R. King arasında nasıl bir farklılık var bilemiyorum. Onların Sherlock Holmes’ı olayları nasıl çözüyor Laurie’in Sherlock Holmes’ı nasıl çözüyor? Bunu Benherneysemo(Kütüphanemden Kitap Manzaralı) sormayı düşünüyorum. Tam bir Shelock Holmes sevdalısı olarak bakalım bu yazar hakkında ne diyecek. Bunun yanı sıra kitabın 1915 yılında ve o zamanların zorlu şartlarında olayları bu kadar incelikle bulunmasına hayran kaldım. Tabii bütün Sherlock Holmes kitapları bu tarzda ama ben teknoloji gelişmiş bir zamanda anlatılan polisiyeden çok eski zaman polisiyesini daha çok seviyorum^^



Kitabımızı, karakterimizi, olayları ve konuyu sevdim. Seriye kesinlikle devam edeceğim. Böyle süper ikiliyi zor bulurum diye düşünüyorum. Her yaşadıkları olaaaay!! :D Sizlere de kesinlikle tavsiyemdir. İlk Sherlock Holmes kitabınız ise okuyun veya okumayın diyemem. Bunu uzman kişilere bırakıyorum. Bu kişide tabii ki Kütüphanemden Kitap Manzaralı oluyor.^^ Onun yorumunu da okursanız Sherlock Holmes ve bu kitap hakkında daha detaylı ve ilk olarak okuyup okumayacağınızı öğrenebilirsiniz^^


Kitaba Puanım 5/5




Alıntılar^^


“İşte tam Watson’ın notlarına yakışacak bir şey; Sherlock şansa güveniyor.”


*****


“Köpeğin duası kabul olsaydı…”
“Gökten kemik yağardı,” diyerek sözünü tamamladım.

Alıntıya Not: Ne kadar uyumlu bir ortaklık, görüyor musunuz? :D



*****


“Harika! Tabancanı almayı sakın unutma Russell. Kullanman gerekebilir ve tabancanın çekmecede o iğrenç peynirin yanında dururken bize hiçbir faydası yok.”
“Benim leziz Stilton peynirim; tam da olgunlaşıp kıvama gelmişti. Umarım Bay Thomas onu yer.”
“Daha da olgunlaşıp tahtaları yiyip aşağıdaki odaya düşecek.”
“Benim rafine zevklerimi kıskanıyorsun.”
“Bu dediğine cevap dahi vermeyeceğim.”


Alıntıya Not: Bu atışmalara da ayrı bir hastayım^^




Bir yorumun ve turun daha sonuna geldik^^ Bize yalnız bırakmayan herkese sonsuz teşekkürler!^^ OKK yakında büyük sürprizlerle sizlerle olacak, takipte kalın.^^


Katkılarından dolayı portakal Kitap'a teşekkür ederiz^^