30 Eylül 2017 Cumartesi

Silber 2//Kerstin Gier Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
  Instagram hesabımdan beni takip edenler bilir, Silber serisinin ikinci kitabına başlayıp, birinci kitabın çoğu yerini unuttuğum için bunu yarım bırakıp birinciyi okuduğumu biliyorlardır.
Araya başka bir kitap alarak ikinciyi de okumuş bulundum. İkinci kitap birincinin aynısı gibi miydi bilemiyorum. Çok olmasa da ilkine göre biraz durağandı, zaten ortada olan kitapla az aksiyonsuz, olaysız geçiyor gibi. Bu kitabı da sevdim ama ilki kadar değil diyebiliriz. :) Bira kaç neden var ama, onlarda yorumumun devamında. :)

Rüya kapılarının ardındaki gizem ortaya çıkıyor...
Liv zor durumdadır çünkü Gizemli, en özel sırlarını blogunda paylaşıp durur. Ama haber kaynağı nedir? Üstelik Henry de birdenbire yalanlar söylemeye başlamıştır ve Liv bunun sebebini öğrenmek için yanıp tutuşur. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, geceleri sonsuz rüya koridorlarında kötücül bir varlık dolaşmaya ve Liv'in kardeşi Mia da birdenbire uykusunda gezmeye başlar.
Gecelerini kâbuslar, gizemli karşılaşmalar ve ortaya çıkarılması gereken sırlarla geçiren Liv, gündüzlerini ise entrikacı bir büyükannenin de dahil olduğu yeni ailesiyle ilgili sorunlarına ayırır. Peki, onunla uğraşmaktan bir türlü vazgeçemeyen eski düşmanları peşini bırakacak mı?

Liv hayatına kaldığı yerden devam eder ama tek farkla, yine gizli gizli rüyalar da Henry ile buluşmayı bırakmaz. Bunun yanı sıra Liv, kardeşiyle beraber yeni taşındıkları Grayson'larin evinde de sıkıntılar yaşamaktadırlar. Her şey üst üste gelir ama en büyük darbe Gizemli'dendir. Kimsenin bilmediği sırları bilen Gizemli'nin kim olduğunu öğrenmek ister, bunu yanı sıra Henry'nin ondan bir şeyler saklamasına ise daha da sinirlenir.
Liv bu kitapta da bir rahat yüzü görmedi. İlk kitaptaki gibi sevdik kendisini, o esprili halleri, rüyalar da Jaguar olarak dolaşması komediydi. Son kitapta neler bekliyor kendisini merak ediyorum.


Henry, Grayson, Arthur ve Jasper. Hepsi bu kitaptaydı diyemem. Mesela Jasper'ı yazar göndermiş, Grayson yine tatlı, Henry aşk adamı ve Arthur. İşte bu kişi ilk kitaptakinden farklı mıydı onu okuyup görmek lazım. Bunun yanı sıra Mia ve Lottie süperlerdi. Mia'nın o tilki gibi zeki aklı ve uyguladıklarına bayıldım ama sonradan yaşadıkları üzücüydü. :( Tabii sinir olduğum kişiler de vardı. Mesela Emily, Florence. Hadi Florence'nin haklı sebepleri vardı ama Emily? Çıks, çıks Grayson'u hiç hak etmiyorsun. Birde kitaba yeni katılan babaanne var. Ona bir şey demiyorum çünkü zaten kitapta hak edecek cezayı aldı. :D


Bu kitabı da ilk kitap kadar sevdim ama Jasper'ın olmaması, yazarın Liv ve Henry için yaptığı planlar doğrusu pek hoşuma gitmedi. Bu sebeple ilk kitap bir tık daha iyi. Birde Gizemli bu kitapta çok az vardı, onu o esprili hallerini daha çok okumak isterdim. Okurken aklıma takılan bir diğer konuda bu kızların neden bir türlü akıllı telefonları olmuyor!? Yani illa iPhone mu almak gerek. Fakirler diyeceğim ama güldürmeyin beni. Yazar neden böyle bir konuda bu kadar dirayetli davranmış anlamadım gitti.
Bu arada nedendir bilinmez bu kitaba kendimi veremedim. Oysa ki yazarın kalemine bayılıyorum. Belki 3 kitaplık serilerde olan ikinci kitap durgunluğunu yaşamışımdır. Bu kitapla mı alakalı yoksa benimle mi bilemiyorum ama ilk kitap gibi hevesle okumadığım bir gerçek.
Neyse. Gelelim son kitaba. Yazarımız son kitapta Gizemli'nin kim olduğunu açıklamayı düşünüyormuş. Doğrusu çok merak ediyorum ve tahminim hiç yok. Bakalım kimmiş bu Gizemli.^^

Tavsiyeye gelirsek, Silber serisini okuyun, okutun. Çok tatlı, sıradışı, sevilesi ve merak edilesi bir seri. Şu rüya olayının gerçek olmasını isterdim şahsen. :D Tabii ben Grayson gibi düşünüyorum ama ufak kaçamaklar da olabilir. :D Çok sevdiğim bu seriyi hatta yazarın bütün kitaplarını öneriyorum. Sizlerde çok seveceksiniz!! :*

Silber 1 Yorumu İçin Tık Tık^^

Kitaba Puanım 4/5^^
(Çünkü Jasper yok!)


Alıntılar^^

Çünkü Anti-Diyet-Bisküvi hakkında hiçbir şey bilmiyordun. Tanrım, seni çıtkırıldım! Bense bugün hem Arthur'la hem de Senatör Tod'a karşılaştım, gıkım çıkıyor mu?


*****

"Normalde asla alkol almam,"diye kendimi savundum. "Ama büyükannen gerçekten... daha sonra ulusal marşı söylemem gerekirse... ah, yoksa dilim şimdiden dolaşmaya mı başladı?"
"Hayır!" Grayson şimdi kahkahalarla gülüyordu. "Liv, bunda hiç alkol yok...Sadece baharat sıcak portakal suyu."


*****

Ama ne derlerdi? Öldürmeyen acı, güçlendirir miydi? Ya da Bay Wu'nun her zaman dediği gibi: "Dökülen suyu tekrar geri dolduramazsın." Başka bir deyişle, olan olmuştu ve hayat devam ediyordu.



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Elinizi korkak alıştırmayın.^^ :D