23 Şubat 2017 Perşembe

Goblin//Kore Dizi Yorumu^^


Herkese merhaba^^
Uzun zamandan sonra bir dizi yorumu ile sizlerleyim. Bir Blogger bloguna yorum girmeden yaşayamaz. Evinde interneti olmasa bile. Evet 3.5 aydır internetsiz blogumla ilgilenebiliyorum. Sağ olsun telefonumuzda internetlerden yararlanıyoruz. Normalde dizi yorumunu internet eve bağlandıktan sonra girecektim ama böylesi bir dizi için bütün internetler feda olsun :P Şaka bir yana hazır fazladan internet var diye bir sürü resim bulup bir sürü resim ekledim buraya. Belki de bu diziyle rekor bile kırmışımdır. Çünkü tamı tamına 176 fotoğraf var ve bir kaç tane silip fazlaca eklemiş olabilirim. :D

Gelelim dizimize. Dizimiz TvN 'in 10.yılına özel çekilmiş bir dizidir. Adamlar işini bilmiş, kesin son yıllarda en çok reytingi alan dizisi ve kanalı olmuştur.
İlk dizi tanıtımı yapılınca büyük umutlar beklemiyordum ne yalan, hele ki Lee Dong Wook'un ikinci adam rolünde olması düşündürücüydü. Tanıtım videoları geldikçe yine ve yeniden beklenti içinde olmadım ta ki dizi yayınlanıp, bizim buralarda çeviriler gelip, izlenince var bu dizi de bir şey dedim. Gerçi bana kalsa halen daha izlemezdim, internet sağ olsun ama My Twin abimden rica etti, abim  de sağ olsun indirip getirdi bütün bölümleri. Yine izlemek için beklemeyi düşündüm, izlesem hemen yorum yapmak isteyecetim ve bu imkansız dedim. İmkansız dememek lazımmış, şu an imkansız dediğim şeyi gerçekleştiriyorum çünkü :P

Dizimizin konusu şu şekilde; 939 yıl önce suçsuz yere öldürülen bir adamın bir kaç yıl sonra Goblin olarak dünyaya tekrardan gelmesini konu alıyor. Bu 939 yıl boyunca ölmesine vesile olan kılıcı çıkarması için Goblin'in Gelinini bulmalıdır. Yaşadığı zaman zarfında da ona verilen güçlerle insanlara yardım eden Tanrı olmuştur. Yeğeni sayesinden Ölüm Meleği ile aynı evde yaşamaya başlayan Goblin, Gelinini bulabilecek mi?
Konu böyle. Gerçekten ilginç ve güzel bir konuya sahip. Şimdi diyebilirsiniz Tanrılı falan bu nasıl dizi ve nasıl güzel olabilir. Kendi inancıma göre hepsinin! var olmadığına ve hayal ürünü olduğuna inandığım için çok güzel fantastik bir dizi çekmişler diyebilirim. Tabii onlara göre -ki kesin Kore'de Goblin ve Ölüm Meleği arayan çıkmıştır- var olabilir. Mesela Reenkarnasyon. Dizi de Goblin'den sonra en çok inanmadıkları şey Reenkarnasyon oldu. Zaten Kore dizilerini izleyenler bilir, sürekli şu diyalog geçiyor aralarında;
"Önce ki hayatında Kraldı kesin."
"Sonra ki hayatında güzelce yaşa."
Vs. Vs. Vs.

O yüzden yadırgamadım ve gerçekten konu üzerine güzel bir dizi çekmişler. 
Dizimiz ilk olarak Kanada'da çekiliyor. Sonradan dizi de geçen bir kaç tarihi olaylar çekiliyor ve en son Kore'de günümüz çekiliyor.
Sonradan öğrendiğimize göre senarist Kanada yerine Türkiye/Kapadokya'yı düşünmüş ama Kanada ayarlandığı için Türkiye'den vazgeçmişler. Ama üzülmeye gerek yok, senarist yeni dizisi için Türkiye'yi düşünüyormuş.^^
Gelelim bundan sonrasına. Dizimizi gerçekten çok sevdim. Her şeyiyle harika bir diziydi. Oyuncu seçimi, konu, uyum vs. her şey mükemmeldi. Hele son 4 bölüm on numara 5 yıldızdı. Sonu hakkında bir kaç yorumda bulunan olmuştur. Ben fazla detaya girmeden çok sevdiğimi söylemek isterim. Olması gereken oldu der susarım. Kore dizisi severler izlemiştir ama Kore dizilerine şans vermek istiyorum diyen varsa kesinlikle öneririm. İzleyin, izletin^^
Bundan sonra gerek yazım gerek resimler olsun hepsi SPOİ barındırmakta. İzlemeyenler için sadece buraya kadar okuyup, kapatın, diziyi izleyin gelin derim. Çünkü gerçekten sizi etkileyecek yazı ve resim bulunuyor!!! ^_^

DİKKAT!!
UYARI!!
RESİM, YAZI DAHİLİNDE HEPSİNDE SPOİ OLDUĞUNDAN DİZİYİ İZLEMEYENLERE, YAZIYI OKUMALARI VE RESİMLERİ BAKMALARI TAVSİYE EDİLMEMEKTEDİR!!




Gong Yoo//Goblin(Kim Shin)
Kendisi için 900 yaşında olduğunu iddia etse de 939 yaşında olan Goblin senelerdir Kılıcını çıkarmasına yardımcı olacak Goblin'in Gelinini aramaktadır. Tam daha fazla arama yapmak için başka ülkeye gideceği sırada Goblin'in Geliniyim diye iddia eden lise öğrencisi Ji Eun Tak ile karşılaşır. Başta emin olmasa da en sonunda Gelini olduğunu ispat eder. Ama kaç bölüm sonra.
Başta neden öyle bir gerekçe görmüşler anlamadım, zaten kızın, insanoğlunun yapamayacağı şeyleri yapma gibi bir huyu var. Daha ne kadar kanıt bekliyorsun Goblin?
Gong Yoo'nu Big'den sonra ilk defa izliyorum. Yine ve yeniden harika bir iş çıkarmış ortaya. Harika bir geri dönüş yaptı, en kısa zaman da, arayı fazla açmadan devam etmeli^^  Gerçi bu dizi de baya yorulmuştur, arayı biraz açabilir amma cıks fazla açmasın :D Son olarak Goblin karakterinin çok iyi üstesinden gelmiş, başka biri bu kadar güzel oynayabilir miydi diye düşündüm ama hayır Gong Yoo bu rol için biçilmiş kaftan. :) 


Kim Go Eun//Ji Eun Tak^^
Annesini küçük yaşta kaybeden Eun Tak'a teyzesi bakmaktadır. Teyzesinin iyi biri olmadığını bilen Eun Tak Üniversiteye gidene kadar katlanmak zorunda kalır. Doğum gününde yıllar önce yapmamaya karar verdiği bir şey yapar ve bir dilek tutup mum üfler. Bundan sonra hayatı hepten değişir. 
Hayaletleri gören Eun Tak'a Goblinin Gelini lakabı takılmıştır. Eun Tak'da Goblin'i aramaktadır. Doğum gününde, mumu üfledikten sonra ardında beliren Ajussi'yi(Bayım diye hitap ediyor.) Goblin olduğundan şüphelendiği için peşini bırakmaz. Ve gerçekler ortaya çıkınca kaderini de, yazgısını da öğrenir. 
Dizi tanıtıldığı zaman Gong Yoo'ya çok kişi yakıştıramamış. Tamam da nesi var şu kızın? Bence harika bir oyunculuğa sahip biri. Çok iyi oynamış ve üstesinden gelmiş. Sadece son bölümlerde yetişkin olduğu zaman ki hal ve hareketlerini sevemedim, çocuksu halleri daha tatlı ve komikti. Yine de her şeyiyle dizinin ve rolünün hakkından gelmiş. Büyük bir alkışı hak ediyor.


Lee Dong Wook//Wang Yeo(Ölüm Meleği)^^
Yayılan söylentiye göre insan ölümden önce çok büyük günah işlendiği zaman Ölüm Meleği oluyormuş. İşte Wang Yeo'da bu sebeple ölüm meleği oluyor ve ölen bedenleri, ruhları ömür tarafa taşıyor. Tabii önceden kendi çay evine götürüp unuturma çayı içirdikten sonra. Sert bir yapıya sahip olsa da içi küçük bir çocuğun tatlılığını taşıyan Ölüm Meleği Goblin'le hiç bir zaman geçinemez. Bunun yanı sıra Goblin'in yeğeninin kurnazlığına gelip Goblin'in evini kiralar. Bundan sonra olanlar olur. 
Lee Dong Wook'u Kadın Kokusundan sonra daha da izlemedim. Oysa ki çok sevdiğim bir aktördür kendisi. İlk dizi oyuncuları açıklanınca kendisi ikinci adam olacak diye acayip korktum ama öyle olmadı. Kendisi ikinci başrol oyuncusuydu^^ Hemde bütün tatlılığıyla <3
Acayip güzel bir diziyle dönüş yaptı, kendisini Hotel King dizisinde izlemeyi düşünüyordum ama kısmet Goblin'e oldu^^ Yine ve yeniden oyunculuğunu konuşturmuş Dong Wook^^ En kısa zaman kendisini yeniden ekranlarda görmek dileğiyle^^
Yoo In Na//Kim Sun (Sunny)^^
Müşterisi olmayan bir tavuk dükkanını işleten Sunny yalnız ve ruh ikizini arayan biridir. Yarı zamanlı iş için gelen Eun Tak'ı hemen işe alır ve ondan sonra hayatına Ölüm Melekleri, Goblin ve hayaletler girmeye başlar. Bu sırada gerçek kimliğini bilmediği Ölüm Meleğine de sırılsıklam aşık olur. Bir yüzük nedeniyle geçmiş hayatını hatırlamak zorunda kalan Sunny abisiyle, büyük aşkıyla ve yaşanan trajedilerle tekrardan karşılaşır.
Yoo In Na'yı en son uzaylı dizimizde izlemiştim. Orada biraz fenaydı ama kadın güzellikten ve asaletten ödün vermiyor. İster kötü ister iyi olsun çok çok güzel ve harika bir oyunculuğa sahip. Diğerleri gibi kendisi de baş rolü paylaşmakta. Rolünün hakkını iyi vermiş. İzlendiği zaman ağlamalı, kur yapmalı ve aşık bir kadınlı roller tam Yoo In Na içinmiş dedirtiyor. Buradan bir alış istiyoruz kendine.
Not: Geçirdiği değişimden sonra acaba estetik mi yaptırdı? Sorularıyla kafamız bir süre karıştı My twin'le ama eski dizileri ile kıyaslayınca sadece biraz kilo vermiş, yanaklar gitmiş. Birde saç rengi bir insanı bu kadar mı değiştirir. :O Yine de eğer estetik yaptırmışsa doktoru iyi iş çıkarmış. :D


Yook Sung Jae//Yoo Duk Hwa^^
Goblin'in 939 yıl boyunca yanından kalıp, ona yardım eden hizmetkarlarının torunudur. Yüzyıllarca süren bu geleneğin yeni varisi Duk Hwa'dır. Dedesine pek benzemeyen Duk Hwa'nın aklı bir karış havadadır ve bütün hilelerin, kurnazlıklaın artı komikliklerin hepsi onda bulunmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Ölüm Meleği Goblin'in evine taşınır ve sorumlu kişide Duk Hwa'dır. 
Acayip komik bir karakterdi. Amcası(Goblin'e amca diyor.) aralarında iletişim evlere şenlik.
Kendisini ilk defa bu dizide izledim. Bir dizisi daha vardı ama izlemeye fırsatım olmadı :P Yakışıklı bir çocuk vesselam.(Benden küçük olduğundan çocuk diyorum. :D) Genç yaşta olmasına rağmen büyük ustalar ile çok iyi bir oyunculuk gerçekleştirdi. Son olarak kendisi BTOB grubunu bir üyesi^^ Şarkılarını dinlemeye başladım bile^^

 Jo Woo Ji//Sekreter Kim^^
Başkan Kim'in sekreteridir. Elinden her iş gelmektedir. Buna iş gereği isimlerini aldığı K-Pop gruplarının dansını yapmakta dahildir.(Gifi aşağılarda^^) Geçmişte Goblin'in yardımıyla bu zamana gelen Sekreter Kim aklı başında olan tek kişidir. :D
Bir karakter bu kadar mı iyi olur yaa :D Çok tatlıydı, hele o dans etme halleri ve Düğün yemeğinde yaşanan olayları izleyip verdiği tepki evlere şenlikti. :D



Kendilerinden bahsetmeye hiç gerek yok. Sadece kötülükleri başlarına çok büyük işler açacaktır.
Soldaki ajussiyi Descendanst Of The Sun'dan tanıyoruz. Sağdaki de kral oluyor ve ilk defa izledim kendisini. Biraz araştırma yapmayı düşünüyorum kendisi hakkında. Acayip iyi oyunculuğu vardı.



İlişki tablosu^^





Resimler^^



Mimiklere gel^^














Bu kısma kadar Goblin'in hal ve hareketlerini, mimiklerini gördük. Çok resim oldu demi :D Yaa sizce de harika değil mi şu resimler. Elimden gelse bütün diziyi buraya atıcam :D


O büyük malum masa.-_-
Ölüm Meleği ve Goblin'in savaş alanı. :D


900 yıl önce ki Goblin^^ 
Yani eski adıyla Kim Sun^^ Hiç değişmemiş değil mi? :P Espriye gel. :D



Bu sahne ve öncesi harikaydı. Goblin deney yapmakta ve denek olarak Ölüm Meleğini kullanmaktadır. :D


Amcalar ve dediklerinden zerre bir şey anlamayan Yeğen. :P




Bu sahneden koptum. Bir Goblin fotoğraf çekilmek tabii ki ister, en doğal hakkı çünkü. :D







Gonlin ve Eun Tak'ın buluşma anlarından kareler^^





Kuru temizlemeden bu tarafa gelemeyen Ölüm Meleği şapkası.
Dong Wook'ada pek mi yakışmış. <3 :D




Goblin yumurtayı ısıtıyor, Ölüm Meleği ise içeceği soğutuyor.
Kısacası özel yeteneklerini kişisel olarak kullanıyorlar. :D


Teba!(Korece de Daha neler! cümlesinin Türkçe yazılışı.)
Burada, tutkulu bir dizi hayranı olan Duk Hwa ve Ölüm Meleğini görüyoruz. :D
My twin ve benim en sevdiğimiz sahnelerden. :D





Benim koleksiyondan parçalar^^

Böylesi resimlerle, yani benim kendimin ekran fotoğrafı aracılığıyla aldığım resimlerle ilk defa karşılaşıyorsunuz. Normalde hiç bir dizi de bunu yapmam. Ama bu sefer çok farklıydı. İlk olarak Ö.Ablam ile diziyi beraber izledik ve beğendiğim sahneleri anlatmak yerine uygulamalı olarak göstermek istediğimden hep ekran fotoğraflarını alıp ona gönderdim. Sonrasında evimizde internet olmadığından ve benim bu diziyi izledikten sonra kesinlikle yorum yapma istediği duyacağımı bildiğimden kendi çapımda resim biriktirmeye başladım. Böylelikle bu kısım meydana geldi. :D Çok sevdim bunu. Kendi sevdiğim resimleri, diyalogları arayıp bulma zahmetine girmeyeceğim artık. Gerçi bu sadece Goblin için geçerli de olabilir.

Uzun lafın kısası benim yaptığım ve sevdiğim resimler sizlerle^^



Bir yakışıklı gördüm, o gözlüklerde yakıyoooor^^


Google Klavyeyi kullananlar bilir, arka planı istediğimiz resmi yapıp, değiştirebiliyoruz. Bu resmi ise aldıktan sonra uzun süreli kullandım. Şimdi başka resmi arka plan yaptım ve çok hoş duruyor. Telefonunuz andorid ise tavsiye ederim^^


Burada olan hüzün beni bitirdi. :( Acaba o başkan kimdi? diye düşündük durduk. Sonunda çok tatlı bir şekilde öğrendik^^ Tabii ki Başkan....Goblin^^


Kıskan bir Goblin...


Kitap sever bir Goblin...


Eski zamanlardaki bir Goblin...





Gong Yoo'nun mimikleri birinci, Dong Wook'un mimkleri ikinci sırayı kapar.^.^






Kore dizilerinde çiftlerin yeteneksiz sarılmalarına sinir oluyorum. Bizimkilerden biraz ders alsalar iyi olacak. Ama bu çiftimizin ders almasına gerek yok. Tam istediğim gibi sarılıyorlar. Goblin sarıp sarmalıyor Eun Tak'ı :D



Ölüm Meleği bu sahnede ne ağladı be. Çok üzüldüm kendisine. Geçmişte çok yaptı, şimdi acısını çekiyor.


Yeğen Duk Hwa'nın içine bir şey kaçmış. :D Bu sahneyi hatırlayanlar ne çok şaşırmıştır. Ben çok şaşırdım. Hal ve tavrında bazı değişiklikler görüyorduk ama bunu beklemiyordum ne yalan. :O


En sevdiğim replik desem... :'(


Dizi deki ilk karşılaşmaları.^^


Az değilsin Ölüm Meleği ama sende üzülüyordun gideceği için hadi itiraf et. :D



Amca ve yeğenin atışmaları. İkinci olayda yeğen ne hallere düşmüş. İşte dizi boyunca böyleydiler. :D 








Kıskanç Ölüm Meleği :D


Ne gülmüştüm bu sahneye :D


Hemen de sinirlenir :D Bir anda değişen mimiklere bit :D


Biri 939 yaşında biri 300 yıldan fazla yaşamış ama şuncacık nottan anladıklarına bak. :D 




Ne tatlılardı ama^^
Hava da buram buram aşk kokusu var...<3 <3
Şu iki diyalogda beni benden alan diyaloglardı. <3


Kışın ortasında çiçek açan ağaç.*
ve Goblin'in evlenme teklifi^^

*Çiçek açma olayını biliyorsunuzdur. Yine de spoileri dinlemeden okuyanlara açıklama yapayım. Goblin üzüldüğü, hüzünlendi zaman şiddetli yağmur yağıyor, çok sevindiği zaman ise bulunduğu yerin en yakınında ki ağaç çiçek açıyor. Çok ama çok kızdığı, öfkelendiği zaman ise şimşekler falan çakıyor. :D İşte böyle bir Goblin'di ve yukarıda da gördüğünüz üzere kendisi acayip mutlu.^^



İşte en, en, en hüzünlendiğim sahneler...
Her iki oyuncuda hakkını verdi, ama en çok Gog Yoo. Bir aktörün bu kadar güzel ve içten ağladığına ilk defa şahit oluyorum. Ne kadar da hüzünlü birer sahne olsa da tekrar tekrar izlenilesi.^^

Koleksiyonumun sonuna geldik^^


Goblin'den kesitler^^











Ölüm Meleğinin eskiden ne olduğu ortaya çıktı. Goblin'i ihanet eden, Goblin'in kız kardeşini ve bütün yakınlarını göz kırpmadan öldüren Kral'ın ta kendisi. Dizi bir yerden sonra Ölüm Meleği ve Sunny'ye odaklanınca işte her şey ortaya çıkıyor dedim. Başlarda tahmin etmiştim, sürpriz olmadı yani Kral'ın Ölüm Meleği olduğu. 


Ve Kamera Arkası^^








Bu afiş en sevdiğim^^



Adamın her halinden karizma akıyor resmen. :D






Kamera önünde ne kadar tatlılarsa arkada da öyle tatlı ve komikler^^





Goblin'e özel yapılan resimler^^








Yorumsuz. :D






En sevdiğim^^




Son olarak can alan Goblin Gifleri^^





Suçlu bir çocuk misali :D 
Gerçi orada suçlu değil depresyona giriyor. Nedeni acayip komikti. :D


Mimikleri keees!! :D


Neredeyse her dakika Goblin'e seni seviyorum dedi :D
Eee Goblin'in Gelini olmak bunu gerektirir. ^.^




Utanmış bir Goblin ve kılıcı...








Az değilsin Ölüm Meleği. :D
Ama Goblin'de hak etti, adamın yatağından sana ne :D








Bu sahneyi daha diziyi izlemeden sevmiştim. Gong Yoo, iyisin!! :D


Sekreter Kim ve dansları. :D


En bi sevdiğim sahne^^


ahahhah cidden ama bu sahne sizlerinde favorisi değil mi? :D




"Benim" dedi :D
Ne sahneydi ama, birde utanan ve hoşuna giden Goblin :D



Eun Tak zamansız mum üfleyince sonuç bu olur. Etle böyle kala kalırsın Goblin. :D Ama kıza üzüldüm, en sevdiği şey inek eti ve Goblin çıkıp gelince elinde koca bir et vardı. :D



Ne tatlılar^^ <3




Düğün şarkısı ve yeni evli çiftimiz.






Yukarıda olan kapı zil sesi olayının gifi. :D


Şanslı gacı :D










Ahahah Goblinsin diye rezil de mi olmayacaksın :D


Kısasa kısas :D Hak ettin Goblin :D



Buraları izleyince gerçekten küçük bir çocuk dedim, kızın da pek suçu yok hani :)





Mimikler, mimikler, mimikler...


Sondan önce o çok güzel olan OST'lara bir bakalım^^

Not: Link ekleyemeyeceğim, internetsizlikten. Sadece sevdiğim Ost'lara göre sıralama yapacağım.


Stay With Me//Chanyeol-Punch^^(Diziyi izlemeden dinlediğimiz Ost, Chanyeol sağolsun.)

Beautidul//Crush^^(O kadar güzel sahneler de çalıdı ki bu şarkı inanılmaz etkisi vardı.)

I Miss You//Soyou^^(Sunny ve Ölüm Meleğinin duygusal şarkısı.)

You Are So Beautiful//Eddy Kim^^(Sunny ve Ölüm Meleğinin eğlenceli şarkısı.)

Who Are You//Sam Kim^^(Sözleri inanılmaz olan şarkı.)

Hush//Lasse Lindh^^(Alacakaranlığı hatırlatan şarkı, dinleyin anlayacaksınız.)

I Will Go To You Like The First Snow//Ailee^^(Klasik dizi Ost'una benzese de sözleri çok güzel.)

Stuck In Love//Kim Kyunghee^^(Bu şarkının bir yeri var ki, mükemmel.)

Winter Is Coming//Han Suji^^(Bir kilise şarkısını andırsa da dizinin anlamlı şarkılarından.)

And I'm Here//Kim Kyunghee^^(Şarkıcının Goblin için söylediği ikinci şarkı. Bu da sevdiğim ve sözlerini anlamlı bulduğum güzel şarkılardan.)

Round And Round// Heize-Han Suji^^(Çok önemli sahnelerde çalıp kalbimize taht kuran ost.)



Ve son^^


Kim Go Eun'un resmi Instagram hesabından alınan bir resim.

Dizi hakkında genel yorumumu yukarıda yazdım. Birazda sondan bahsedip bitirmeyi düşünüyorum.
My twin finali yaptıktan sonra bu nasıl son, böyle güzelim diziye böyle son oldu mu deyip durdu. Ne yalan bu beni biraz etkiledi. Ne demek sonu saçma bitti. Sürekli sonunu merak eder oldum, acaba mutlu sonla bitmeyecek mi diye vs. Ama beklediği karşıladı sonu. My Twin'in sevmediği şey neden Eun Tak öldü de reankarne olup geri geldi. Buna pek takmadım diyebilir. Bence iyi ki öyle bir şey yaptılar çünkü Eun Tak dizi boyunca Ölüm Melekleri için Özel durumdu. Goblin Eun Tak'ın annesine ve kendisine yardım edince ölüm tarihi ertelenip durdu. O yüzden ölüp tekrardan Goblin'le buluşmasını çok sevdim. Bence böyle bir diziye yakışan, çok güzel bir son olmuş. Daha da saçmalayabilirlerdi.
 Sunny ve Ölüm meleği için de çok güzel bir sondu. Onlar için de böyle bir son olmak zorundaydı. Bir kere Sunny ne kadar büyük bir aşka sahip olsa da olanları içinde bitiremedi ve haklıydı da. Ölüm Meleği de ne kadar aşık olsa da geçmişte yaptıklarını yediremedi kendine ve Sunny'nin yaptıklarını kabullendi. Ölüp sonradan Reankarne geçirip birleşmeleri çok tatlı bir son olmuş onlar için. Bunun yanı sıra dizinin sonu Kore'de de pek sevilmemiş ve söylentilere göre seyircileri tatmin etmek için finalden sonra neler olduğunu konu alan bir kaç bölüm çekilecekmiş. Umalım doğru olsun, çok sevinirim yani.^^

Dizi bu yılın en güzel dizileri arasında yer alıyor. Bu sene iki dizi mükemmeldi. Onlarda W Two Worlds ve bu^^ İlerleyen zamanlar da bu kadar iyisi çıkar mı bekleyip göreceğiz.
Her bir oyuncu, sahne, konu, yaşananlar unutulmazdı. Benim bu yorumum da unutulmaz bir yorum oldu. Ne kadar resim, gif paylaştım saymadım bile. Başta 176 ve daha fazlası dedim ama daha da çok olduğuna inanıyorum. Lütfen usanmadan buraya kadar geldiğinizi söyleyin. Gerçi böyle güzelim resimlerden sonra usandığınızı sanmıyorum. :D



Bir damat bu kadar mı yakışıklı olur, çıtayı baya yükseltip uzaya çıkardın be Gong Yoo! :D



En güzel gifler...<3 



Ve son sahneler ve Goblinle, Goblin'in gelini aynı kare de^^


Bu yazı için gösterdiğim bütün emekleri zevkle yaptım, umarım sizde öyle okumuş, resimlere bakmışsınızdır. Böylesi bir yorum daha olur mu bilmiyorum ama kaç senelik bloggerım, bu hayatım da bir ilkti, tabii dizi de öyle.^^

Emeği geçen Yeppudaa.com çeviri ekibine çok teşekkürler.^^
Birde abime(Nedeni yukarıda, uzun yorumda mevcut.) :D çok teşekkürler^^


Bir dizi yorumunun daha sonuna geldik, başka dizi&film yorumlarında görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^





21 Şubat 2017 Salı

Baharın Peşinde//R.S. Grey Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
Yine ve yeniden kitap yorumları yığıldı ve ben altından kalkmaya çalışıyorum. Şu sıra kitap okuma hızım biraz düşse de yine de yorumlar çoğaldı. Bu sefer ki kitabımız My Twin’in ısrarlıyla okunan Baharın Peşinde kitabı. Kitabı çok sevdiğini benimde en kısa zamanda okumam gerektiğini söylediği için sıraya koydum ve sonunda okudum. Dediği kadar var mıydı? Bunun cevabı yorumumun devamında^^

Ben Lilah Calloway. Blackwater, Teksas'ı sonsuza dek arkamda bıraktığıma inanacak kadar safmışım ve ne yazık ki babam da kolumdan tutup beni geri getirecek kadar kararlıymış. Bu da yetmezmiş gibi, patlamaya hazır bombayı kucağıma koymaktan da çekinmemiş: Chase Matthews bize taşınıyor. Eski en yakın arkadaşım ve okulun altın çocuğu Chase her sabah gözümü açtığımda görmek istediğim son insan. Onun varlığı kasabayla beraber toprağa gömmeye çalıştığım her şeyi suratıma çarpıyor.

Ben Chase Matthews. Lilah Calloway benim için gece birlikte evden kaçmak, altın sarısı saçları rüzgârı okşarken sahillerde kafayı bulmak demektir. Buraları terk edene dek en yakın arkadaşımdı ve bir daha geri dönmeyeceğine herkes kadar emindim. Ancak aniden lisenin son yılını okumak için küçük kasabamıza teşrif etti. O kısacık kesilip siyaha boyanmış saçlar ile şeytani bakışlar herkesin gözünü korkutabilir ama beni değil. Ben o kılığın altındaki kaybolmuş kızı bulabilirim.

Kitabımız klasikleşen, geçmişte yaşanan olayların günümüzü nasıl etkilediğini anlatan bir kitap. Daha yorumumun başında olacak ama daha farklı bir konu beklerdim.
Lilah yıllar önce arkasına dahi bakmadan kaçtığı Teksas’a geri dönmek zorunda kalır. Kısa süreliğine gelmiş olsa da geldiği an itibariyle geçmişte yaşananlar bir bir önüne çıkar. İlk olarak ise en yakın arkadaşı olan Chase çıkar. Başta Chase’den kaçmak zorunda kalsa da bazı sebepler nedeniyle Lilah’ın evine taşınan Chase’i her gün görmek zorunda kalır. Zamanla yaşananları atlatmaya çalışan Lilah bunu başaramadığı için çevresine de zarar verir, en çokta Chase’e. Lilah eh işte bir karakterdi. Kızdığım yerler oldu, hak verdiğim yeler de. Ama daha ilk dakika da anlamsız yerlere gitmesi saçmalıktan başka bir şey değildi. Tamam zor zamanlar yaşadın ama ya çevren? Onlar güllük gülistanlık mı yaşadı, burada baya bir bencil karakter gördüm. Bizimle değil ne yazık ki. -_-


Chase babası nedeniyle koçunun yani Lilah’ın evine taşınmak zorunda kalır. O esnada unutulmaz aşkı gelince hayatının düzeni iyice bozulur. Okul hayatını mı idare etsin yoksa Lilah’ın yaptıklarına mı kafa yorup çıkar yol bulsun bilemez. Yine de eskiden yaşadıkları geleceğinin önünde bir kalkan olmaz ve yoluna bakar. Chase cidden sevdiğim bir karakter oldu. Kitapta bir Chase’şi sevdim desem yeridir. Çocuk zor zamanlar geçirse de Lilah’a sürekli yardım etti ve karşılığında bencilce davranışlara maruz kaldı. Mesela Chase’in geçmişi iyi olsaydı anlayacaktım, Lilah haklı ama en çok acıyı zaten Chase çekmedi mi? Tabii Lilah’da bir yerde haklı. Kasabada olaylar hemen yayılınca zorluklar yaşanıyor ve Lilah’ada yansıtılıyordu. Bu konuda sonuna kadar haklı ama yazarın birazda Chase’i düşünmesi gerekirdi.

Kitabımız da yazar geçmişten birkaç kesitte ekliyor ama öyle sık değil. Neler yaşanmış, neden yaşanmış vs. vs. gibi. O kısımları eklemesi iyi olmuş, kitabı okudukça eksik parçalar teker teker yerine oturdu.
Geçmişte yaşananları öğrenince hem şok oldum hem de çok üzüldüm. Hele birinin yaptığı fedakarlık baya etkiliydi. Yazar nereden vuracağını iyi bilmiş. Güzel akıcı bir kaleme sahip yazar. Tabii bir çok eksiği vardı. Mesela sonunda geçmişte olan kişinin yaşanan olaylardan sonra neler yaptığını ve ne olduğunu fazla dile getirmemiş. Doğrusu bitene kadar bekledim neler olacak diye ama bittiğinde soru işaretleri ile kala kaldım. Bunun yanı sıra sonu çok mu oldu bittiye gelmiş bilemedim. Yine de okunulabilir bir kitap. Gerçi My Twin kadar aman aman bulamadım. Sebebi ise bu tarz kitap çok okuduğum için bana fazla sıradan gelmiş olabilir. Bilemiyorum ama beklediği karşılamadığını da söylemeden geçemeyeceğim. Konu sıra dışıydı bunu kabul ediyorum ama yazar bunun üstesinden pek de iyi gelememiş gibi. Daha iyi yazabilirdi.  Yazarın çıkacak kitaplarını belki sonradan okurum, tabii konusunu sevip, okunulabilir bulursam.


Yorumum böyle. Dediğim gibi pek beklediğim bulamadım ama konusu ve yazarı merak edenler için tavsiye ederim. Belki siz My Twin gibi seveceksiniz. Zevkler ve renkler derler ya ;) Ayrıca kitabımız kısa, konusu bakımından da sizler için çerezlik olabilir ;) Yine de siz bilirsiniz, benim kitaba karşı bakışım böyle. Eğer zevklerimiz bir ise sizde benim gibi düşünebilirsiniz.^^ 


Kitaba Puanım//3.5^^


Alıntılar^^


Chase'le ilgili unutulması en zor şey buydu. Gülümseyişini bir buçuk yıldır yakında görmemiş olmam bir şey değiştirmezdi, on altı yıl boyunca tek arkadaşım o olmuştu. 


*****

...başka insanların sırlarına ışık tutmakta güç vardı, bu sayede kendi, sırlarınızı gölgeler arasında daha rahat saklayabiliyordunuz.


*****

...kirin, çamurun içinde güzellik bulma fikrine bağımlıydım. Toprak karmaşıktır. Kumludur, böcek ve çürük doludur ama muhteşem güzellikler bu topraktan çıkar. Güller, laleler, domatesler, şakayıklar, ahududular...





Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^





15 Şubat 2017 Çarşamba

Mekanik Melek//Cassandra Clare Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
My Twin bu kitap için Uzun zamandır başımın etini yiyordu, en sonunda dayanamayıp okumaya karar verdim. Okuduktan sonra gerçekten dediği kadar varmış dedim. Hızlı okunan, eğlenceli, macera dolu bir kitaptı. Kendisini çok sevdim, ama sevdiğim daha başka bir özelliği var ki, o da serinin üç kitaptan oluşması. Az ve öz olup sürekli okunulacak bir seri^^

On altı yaşındaki Tessa Gray, ağabeyini bulmak için okyanusu aşıp Kraliçe Viktorya'nın hükmü altındaki İngiltere'ye geldiğinde, onu korkunç bir sır bekliyordu. Londra'nın Aşağıdünya'sının ıssız sokaklarını vampirler, büyücüler ve diğer doğaüstü yaratıklar ele geçirmişti. Kaosun yerine düzen getirmekse yalnızca Gölgeavcıları'na, kendilerini dünyayı iblislerden kurtarmaya adamış savaşçılara düşüyordu.
Pandemonium Kulübü'nde çalışan Kara Kardeşler tarafından kaçırılan Tessa, sonunda kendisinin de bir Aşağıdünyalı olduğunu öğrenecekti. Üstelik ender bulunan bir yeteneğe sahipti. İstediği zaman bir başkasına dönüşebiliyordu. Kulübün kendini sır gibi saklayan yöneticisi Magister'ın niyeti ise, Tessa'yı ve gücünü ele geçirmekti.

İlk olarak kitabımızın eski zamanda anlatılmasına bayıldım. Ölümcül Oyuncaklar serisinin ilk kitabını okumuştum, oradan neler olduğunu anımsar gibiydim. Okuyalı bir kaç sene oldu da :D Ölümcül Oyuncaklar sersinin günümüz zamanında anlatıyordu, Cehennem Makinaları serimiz ise dediğim gibi eski zaman da geçiyor. İkisini de kıyaslayınca ben Cehennem Makinalarını daha çok sevdim. Eski zamanda geçen içatlar, o zamanın giyim kuşamı falan gözümde çalanınca kitabı daha çok sever oldum. Tessa abisinden başka kimsesi kalmayınca önceden giden abisinin yanına New York'dan Londra'ya gelir. Gemiden indiği an abisine kavuşmanın hayalini kurarken kendini birden bire sıra dışı insanların arasında tutsak olarak bulur. Tutsak olsa da Tessa'nın bilmediği, sıra dışı insanların ise bilip bir şey için kendisine işkence edip, zorla yaptırırlar. Tessa başta anlamasa da zamanda her şeye teslim olur ve abisi için katlanır. Bir gün her şeyin elinden alınacağı düşündüğü zamanda Gölge Avcıları'ndan Will kendisini kurtarır. O saatten sonra Londra'nın ve Dünya'nın kendisi için ne kadar tehlikeli olduğunu anlar. Bunun yanı sıra ise Nefilim olan Gölge Avcıları ile tanışıp onların koruması altına girer. 

Konumuz böylece başlıyor. Tessa karakterine bazen sinir oldum bazen sevdim. O kadar mantıksız çıkışlarda bulundu ki, "Ne oluyor sana Tessa, kendine gel!" dediğim doğrudur. Keşke böyle çıkışlarında şöyle ağzının payını veren biri olsaydı dedim ama nerdeee, öyle biri hiç olmadı :P Bunun yanı sıra kitap kalın olsa da yazarımız sadece Tessa'nın üzerinde durmamış. İşte bundan dolayı da bir artı puan aldı benden. Bazen Will'in ya da Charlotte'u yaşadıklarını da okuduk. Kitapta geçen bütün karakterleri sevdim. Jem favorim oldu ama ondan önce Will geliyor^^ My Twin Jem dedi ama bu konuda zıt düşüp Will diyorum.


Will Gölge Avcıları'nın en iyi adamı ve en sinir bozucu olanı. Herkes kendinden yaka silkmiştir ama sebepleri vardır. Gerçi sebepleri henüz öğrenemedim ama ikinci kitapta neler olduğunu öğrenecekmişiz. Dört gözle bekliyorum, çünkü çok acılar yaşadığı belliydi. 
Jem ise yufka yürekli, herkesin ama daha çok Will'in dilinden anlayan Jem bazı şeylerden muzdariptir. Bunun sebebini işte bu kitapta öğreniyoruz, öğrendikten sonra kendisine çok üzüldüm :( 
 Diğer karakterler içinde Chalotte ve Henry kalbimi fethettiler^^ Devam kitapta olacaklarına seviniyor, neler yaşayacaklarına ise üzülüyorum çünkü son bölümde ikinci kitapta neler olacağının tüyosunu verdi yazar.


Kitabı gerçekten çok sevdim. Kitap o kadar akıcıydı ki oturduğum bir anda yüz sayfa ve daha fazlasını okuduğum oluyordu. Yazarın kalemini gerçekten seviyorum. Konu seçimi, bizi heyecanda ve merakta bırakması, o kadar maceranın arasına çok tatlı bir aşk eklemesi gerçekten sevilmeye değer. Konuyu ilk okuduğum zaman sevmediğim bir şey olduğunu gördüğüm de biraz tereddüt ettim okurken. Bu da Tessa'nın iki erkek arasında kalmasıydı. İlk kitapta yazar bunun üstünde fazla durmamış, buna bir artı puan. Korktuğum başıma gelmedi ama 2 ve 3.kitapta neler olur bilemiyorum. Eğer istemediğim şeyler olursa gerçekten hayal kırıklığına uğrayacağımı düşünüyorum. Yine de yazarın buna da bir yol yordam bulacağına inanıyorum. Arayı fazla açmadan ikinci kitabı okumayı da düşünüyorum. Yazarın diğer serilerinin yan kitaplarını çıkarmasına da hayran kaldığımı belirtmek isterim. Okuyucuyu kendine böylelikle bağlamış oldu. Aynı benim kendine bağladığı gibi. Artemis Yayınları da bir kaç şey söylemek istiyorum. İlk olarak ciltli çıkarmasına çok sevindim, sonrasında yazı puntosuna zaten hayranım ama kapak kalitesi iyi değildi. My Twin okuduğu zaman yazılar hep soyulmuş. Kitap kapağından en sevmediğim şey. Bende okuyunca çok dikkatli olmaya çalıştım ki daha fazla soyulmasın.


Okumayanlar için kesinlikle tavsiyemdir. Ölümcül Oyuncaklar serisinin yan serisi olsa da ayrı okuyabileceğiniz bir seri. Tabii yazarın kalemiyle tanıştıktan sonra diğer serilerini de okumak isteyeceksiniz. Diğer Karanlık Sırlar serisinin ilk kitabı da elimizde (Hediye kendisi, alana sonsuz teşekkürler <3) Bu seri bittikten sonra onu da uzatmadan okumayı düşünüyorum. Ölümcül Oyuncaklar serisi daha sonra. <3 


Kitaba puanım 5/5



ALINTILAR^^


Eğer dünyada sizi seven, sizi umursayan hiç kimse yoksa, gerçekten var olduğunuz söylenebilir miydi?


*****


"Eğer dünya canavarlarla dolu olmasaydı, Gölge Avcıları'na ihtiyaç olmazdı."

*****


"Olanları değiştirmek için yapılabilecek hiçbir şey yokken, gerekçelerin ne anlamı var?"






Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^




11 Şubat 2017 Cumartesi

Yüreğini Haramdan Sakın//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun bir aradan sonra tekrardan yorumlara geri dönüyorum. Bir kaç yorum birikti yine, arayı fazla açmadan yayınlamayı düşünüyorum. Okuduğum kitapların yorumlarını hemen paylaşamıyorum ama neler okuduğumu görmek için Instagram hesabımı ziyaret edebilirsiniz^^
Bu sefer ki kitabım, görür görmez kesinlikle okumamız gerektiğini düşündüğüm Gözlerini Haramdan Sakın serisinin ikinci kitabı. İlk kitabı bir kaç ay önce okumuştum. Arayı biraz açsam da okuduktan sonra iyi ki bu kadar açmışım dedim. Kitabımız yine ilk kitap gibi sürekleyici, merak uyandırıcı ve sevilesi bir kitaptı. Hikayelerinin iki kitap ile sınırlı kalmasına üzülsem de aldığım haber doğrultusunda fazla üzülmeme gerek olmadığını anladım. Haber ise birazdan sizlerler^^

Sakınılan bir bakışla başlayan Gözlerini Haramdan Sakın yolculuğunun okyanusvâri rüzgârı Yüreğini Haramdan Sakın'la esmeye devam ediyor...
Artık buradaydı Betül, ulaşılmaz dediği adamın o çetin sınırlarının hemen dibinde... Yakınındayken daha sert esen Ömer'in rüzgârı artık Betül'ü daha fazla sarsıyor fakat o huzurlu serinliği de daha özel hissettiriyordu. Aralarındaki onca mesafeden geriye kalan sınırları aşmanın neler getireceğinden ikisi de habersizdi. Fakat bir gerçek vardı; artık o rüzgârda savrulan yalnızca Betül olmayacak, Ömer de kendi rüzgârının tadına bakacaktı.
Tehlike yaklaşmaya, silahlar patlamaya ve güneş de umursamazca parıldamaya devam ediyordu.

Bu kitabı da ilk kitap kadar sevdim, hatta bayılmış ta olabilirim. Gerçi ilk kitapta ki gibi bir kaç mantık hatası burada da vardı. Bunları spoi olarak belirteceğim ki okuyanlar ile aynı düşünmüş müyüz. Daha ilk sayfa da ikilinin arasında ki soğukluğu hissediyoruz. Hele Ömer'in davranışları dayaklık ama Betül'ün hemen yelkenleri indirmesine kızdım. Bırak az sürünsün :P Az yapmadı sana. Gerçi kitap devam ettikçe neler oluyor neler. Betül süründürmese de yazarımız çok iyi hem bizi hem de Ömer'i süründürdü :P Ömer yine aynı Ömer ama burada daha çok güldüğünü, şaka yaptığını ve o herkesden sakladığı yeşil gözlerini okuyoruz. Betül'e karşı yine aynı tavırda ama artık bazı şeyler Ömer için değişiyor. Bazı yerleri okuyunca vaaay be bizim sert bakışlı, sert tavırlı Ömer'e ne olmuş böyle dedim. Yakışmış mı? Hemde nasıl!! Hani bir çok imkansız karakter için bizi de böylesi bulsun diyoruz ama içten içe imkansız olduğunu biliyoruz yaa bu kitapta öyle değil be. O kadar bizden, o kadar hayatın içinden ki karakterler olur mu olur, belki bizi de böyle biri bulur. Burada bir dua edip, AMİN diyelim lütfen :D Tabii her şeyin hayırlısı, iyisi, hoşu, Ömer'li gibisi diye liste uzar gider :P Kitabı bitirdiğim zaman My Twin'e dönüp dedim ki "Şu kitabı okuduğum zaman zarfında her anlamda hayatımı sorguladım." dedim :D "Ne manada?" dedi ama tabii bende kalsın o, okuyunca o da anlayacak :P

Ömer sandalyede bacak bacak üstüne atmış ve gözündeki siyah güneş gözlüğüyle elinde tuttuğu kitaba dalmıştı. 

Alıntıya not: Şu manzarayı sadece bir kaç saniye hayal edin.
Dipnot: Sonrada ettiğiniz duaya amin deyin. :D
Dipdipnot: Şimdi de yoruma devam edin :D



Betül yine aynı Betül. Tabii burada hayatını etkileyecek çok yeni kararlar alıyor. Kendisine kızdığım yerler oldu hatta verin şunu bir döveyim dedim ama tam aksine acayip hak verdiğim yerlerde oldu. Hem de öyle böyle değil. Kıza yazıktı yaaa :( Rahatsız olduğum bir konu hakkında daha yazıp Betül hakkıdaki düşüncelerimi bitireceğim :D Aslında bu Betül ile ilgili de değil. Yazar iç sesi acayip kitaba yansıtmış, bazen dayanılmaz hal aldı. Hatta farklı şeyler de değil hep aynı şeylerden bahsediyordu. Tabii böyle kitaplarda iç ses ön planda olmalı ama bana göre fazlaydı ve okuyucuyu bir yerden sonra sıktı. Mesela ben Ömer ve Betül diyaloglarını daha çok görmek isterdim. Haa yok muydu? Vardı ama istediğim kadar değil :/


Kitabımız da diğer karakterler ilk kitaptaki gibi yine pek ön planda değil ama Kutay'ın olmasını isterdim. Hatta ona ayrıca bir kitap çıksa var ya ne kadar sevinirim :D Severim keratayı :P Betül'ün bazı karakterlere -ki isimlerini söylemem- kırılmasına hak veriyorum, hatta bana olsa daha yüzlerine bakmam :P Sonuna doğru bazı karakterler hakkında bir kaç şey öğrendik, şaşılacak şeyler değildi ama yazar kıyak geçebilirdi. Yine de üçüncü kitabı bekleyip görelim diyorum. Karakter analizlerini yaptıktan sonra genel yoruma geçebilirim.

Tekrar tekrar dediğim gibi bu kitabı ilk kitap kadar sevdim hatta daha çok sevmiş olabilirim. Okuyanlar anlamıştır. Yazarın uygun zamanlar da, duruma uygun ayetler eklemesini daha çok sevdim. Daha çok olmasını isterdim. Heyecanın, acaba daha neler olacak diye merak etmeler bu kitapta hiç bitmiyor. Her şey güllük gülistanlık dediğim an neler oldu anlatsam şaşarsınız :D Bir kaç kere okuyacağım bir seri oldu. Son sayfaya kadar kalem de ne bir değişiklik, ne bir hata gördüm. Tabii başta dediğim gibi mantık hataları vardı ama onu da çok bildiğimize verip es geçiyorum :D Gerçi dinimiz açısında bazı konular hakkında bir kaç sorum var, onları da sormak istediğim biri var. Kendisi bilir, en kısa zaman da kapısındayım :D Kitap hakkında daha ne yazsam bilemiyorum. Gerçekten etkisinden zor çıktığım bir kitap oldu. Siz deyin güzelliğinden ben diyeyim elimde biraz fazla kalmasından. Ne olursa olsun kitaplığımda, baş köşede duracak nadide kitaplardan, serilerden oldu kendisi. Serisinin üçüncü kitabı nasıl olacak acayip merak ediyorum, artı Mart da üçüncü kitap bizlerle olacakmış(Yukarıda dediğim haber olur kendisi).  İnşAllah ayda değişiklik olmaz, çünkü bu kitaptan sonra benim için acayip uzak bir ay. :P Bilseydim çıkmasına yakın okurdum ama olan oldu artık, gün saymaya başlayayım ben en iyisi.
Şimdi sıra Spoiler de^^

SPOİ BAŞLANGICIDIR, KİTABI OKUMAYAN OKUMASIN DERİM!!

İlk kitabımız da Ömer'in hal ve tavırlarını kesinlikle unutamayız değil mi? Burada bu derece değişmesine o kadar hazırlıksız yakalandım ki bu Ömer o Ömer olamaz dedim. İlk kitabın sonunda kıyılan İmam nikahı sonrasında her şeyin farklı olacağı belliydi ama ciddi söylüyorum bu kadarını beklemiyordum. Ömer'de olan değişiklik hem Betül'ün hemde benim kafamı karıştırdı. Tamam ilk kitapta Ömer'in Betül'e karşı ilgili olduğunu anlamıştık ama o son olaylardan sonra Ömer o kadar farklı biri olmuştu ki o ilgi de yok oldu sandım, meğer öyle değilmiş. Adam bildiğiniz aşk adamı oldu çıktı. <3 <3 Ne Ömer'miş dedim durdum. Betül'ün uyguladığı yöntemi bende uygulasam tutar mı, Ömer gibisini bulur muyuz acaba dediğim de oldu ne yalan :P 
Ve son olarak Betül'e söylenen Ömer öldü yalanı. Okuduğum zaman şok geçirdim ama bunda bir şey var deyip hiç kendime acımadan ilerleyen sayfalara baktım. Betül'e nasıl üzüldüm, nasıl üzüldüm anlatamam. Sanki gerçekte kendisi, en yakın arkadaşım ona üzülüyorum. O derece gerçek yaşadım bu duyguları :/ Haa yaptıkları mantıklı mıydı? Evet. Betül Ömer'in yaşadığını öğrenseydi kendisini tutamaz kesinlikle bir açık verirdi. Ne yapar eder yanına giderdi, acısını fazla belli etmezdi vs. vs. Ama yazık yaa, hem gerçek olmayan karakterlere hem bize :P Bizde üzülüyoruz :P Spoi olarak bunları yazma gereği duydum. Bir çok şey daha var aklımda ama onları buraya yazmayı düşünmüyorum. Sadece kafamda kesinleşse her şey tamamdır benim için, yorumluk değiller anlayacağınız ;)

SPOİ SONU!!

Bu tarz okumayı sevenlere kesinlikle tavsiyemdir. Gerçi ben demeden okumuşsunuzdur ama okumayan varsa tereddüt etmeden okuyun derim. Yazarın kalemi gerçekten sevilesi, sahip çıkılası^^ Şimdi gelsin üçüncü kitap ve yazarın yeni kitapları^^ Dört gözle beklediğim söylemek isterim :) Son olarak kitabı okuduğum da öyle yerler vardı ki sürekli sağa, sola yıkıldım :D Bu kitap beni acayip yıktı :D 
Not: Ne olur film yapın bu kitapları, yalvarıyorum!!! :D


Yüreğini Haramdan Sakın Yorumu İçin Tık Tık!!
Yazarın Watpadd'de bir hikayesi daha mevcut.
Okumak isterseniz yazarın Watpad hesabından bakabilirsiniz^^
Hesap için Tık Tık!!

Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Kurduğu demirden duvarları bir kaç saniyelik küçük bir tebessümle eritebilen bir adama bakıyordum. O adama kızgındım, o adama kırgındım, yeri geldiğinde o adamı bir güzel dövmek ve hatta yüzüne bile bakmamak istiyordum. Fakat sonra böyle gülümsüyordu, ne kadar soğuk olursa olsun, onunla ısınabileceğim bir anın olabileceğine inanıyordum.

Alıntıya Not: Tövbe de kız, ne demek yüzüne bakmamak. Çarpılırsın :P


*****


Biliyor musun, bazen senden nefret ediyorum," dedim sesimin çıktığı kadarıyla. Duyduğundan emin değildim, çünkü sesim halsiz ve belirsiz çıkıyordu. Dikkatini bana verdiğinde anladığını düşünerek "Ama kısa sürüyor..."dedim. Dudaklarım alaycı küçük bir kıvrım yakaladı, yüzümün her zerresi sızlıyordu. "Sonra kendimden nefret ediyorum. Sana nefretim bu kadar kısa sürdüğü için..."


*****


Bi an, kelimelerin bile baş edemeyeceği  kadar güçlüyse eğer, bir insanın bunu kaldırabilmesi çok daha güçtür.


*****


Olur da bir gün elimde hatırlayacağım tel şeyim kalırsa bunun onun gülümsemesi olmasını isterdim.


*****


"Korktuğun tüm zamanlar kmomik gelmiyor."
"Hangi zamanlar?"
"Gözlerindeki korkunun beni görünce geçmediği ve bakışlarının beni bulduğunda güvenle rahatlamadığı zamanlar hiç komik gelmiyor."
"O anlardan nefret ediyorum."



Bi yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^




7 Şubat 2017 Salı

Kitap Alışverişi-Okuoku&Kitap Yurdu^^

Merhabalar^^
 Kitap yorumlarından sonra en sevdiğim kitap alışverişi yazımla sizlerleyim. 
Kitaplarımızı yeni aldık sayılmayız. 3 ay içinde alınan kitaplarımız için alışveriş yazısı yazmak istedim o kadar :) Blogda bu kitaplarda bulunsun diye ;)
Bu yazı iki Okuoku'dan bir tane de Kitap Yurdu'dan olan alışverişleri kapsıyor. 
Kitaplarımız geldiği an Instagram hesabından hemen paylaşıyorum ama görmeyen olmuştur kesin. O yüzden gelelim 3 ay içinde aldığımız yeni kitaplara^^


İlk olarak Okuoku^^
Okuoku'nun her ay 9.90'lık indirimli kitapları bulunmakta. Bu kitapların çoğuda öyle alındı. Okuoku biliyor işini, ahh şu kargo parası olmasa. -,-



Gizli Bahçe//Kang Yi Eul^^
Olimpos Yayınları ilk duyurusunu yaptığından hemen almak istediğimiz kitap olur kendisi. Secret Garden dizisinin kitabıdır. İki ciltten oluşuyor, şimdi ikinci kitap çıktı ve sepette^^
My Twin geçen okudu ve diziyle aynı olduğunu söyledi. En kısa zamanda benden okuyacağım^^


Yayıncı Kore severleri o kadar iyi düşünmüş ki her kitapta afiş var.^^ Afişte afiş hani. <3




Sahte Kraliçe//Sarah Fine^^
My Twin almak istedi, konusu da gerçekten çok güzel. Zaten Go Kitap çok iyi kitaplar çıkarıyor. Bakalım bu nasıl. Yakın zamanda My Twin okuyacakmış, onun yorumu ile ne zaman okuyacağıma karar veririm. :)



Düğün Gecesi//Sophie Kinsella^^
O ay Okuoku Sophie Kinsella kitapları için 9.90'lık kampanya yapmıştı. Bizde de Düğün Gecesi yoktu o sebeple hemen sepete attık^^ 



Bir Alışverişkoliğin İtirafları//Sophie Kinsella^^
İkinci kitabı bilmeden aldığımız için ilk kitabı almak şart olmuştu. Eee indirimde de olunca almazsak ayıp. Bu arada ben çoktan kitabı okudum, çok sevdim^^
Yorum İçin Tık Tık^^



İki Şehrin Hikayesi//Charles Dickens^^
Koridor Yayınları Dünya klasiklerini bez kaplama ile okuyuculara sundu. My Twin'de bu kitabı almak istedi. Çok ilgimi çekse de yazı tipi nedeniyle uzak duruyorum.
Bez kaplama çok güzel olmuş, beğendim ama tasarım için aynısını söylemeyeceğim. Daha güzel yapılabilirdi.



Buraya kadar bir alışverişti. Bunları da Okuoku'dan aldık. Siparişimizin yanında yine Gizli Bahçe vardı. O kitap bir can arkadaşa hediyeydi.^^ Şu an elinde, keyifle okusun. <3 


Duman ve Kemiğin Kızı//Laini Taylor^^
Okuoku indiriminde sürekli olan serinin ilk kitabı. İndirim halen daha devam ediyor, bu ayda ikinci kitabı alacağız.^^ Okumadık ama güzel olduğunu söyleyen çok, umutluyum. 




Lanetler ve Lütuflar//Anne Fortier^^
Yine ve yeniden Okuoku kampanyasından bir kitap. Kapağına ve konusuna hayran kaldığım ama fiyatı nedeniyle uzak durduğum bir kitaptı. Okuoku'da indirimi görünce hemen sepete ekledik. <3 Aldığım haberlere göre çok güzel bir kitapmış, en kısa zamanda okumak dileğiyle.^^




The 100//Kass Morgan^^
Siparişi yaparken fazladan bir kitap hakkımız vardı, onu da bu kitap için kullandık. Serinin 4.kitabı yakında Go Kitap'dan çıkıyor. Yavaş yavaş seriyi tamamlarız artık ama ilk olarak bu kitabı da My Twin'e okutacağım. :D



Son alışverişimiz ise Kitap Yurdu'ndan^^




Sondan Sonra//Amy Plum^^
Benim İçin Öl serisini ve yazarın kalemini çok sevmiştim. Bu serinin de konusu çok güzel, okumak lazım. Şu an ikinci kitap çıkmış. Kaç kitaplık bir seri bilmiyorum ama Akılçelen Yayınevine güveniyorum.^^




Erik Ağacı//Ellen Marie Wiseman^^
Ardımda Kalanlar kitabını çok sevmiştim, yazarın yeni kitabı çıktığını öğrendiğim zaman ise çok sevindim. En kısa zamanda, ruh halime göre okumayı düşünüyorum. 





Paris'ten Sevgilerle//Alexandra Potter^^
Arkadya Yayınlarının çıkardığı son kitaplar arasında seçimden bu kitap çıktı. Konusu çok güzel, hemen okur muyum bilmiyorum ama kapak ve isim ile kendine çekiyor. 



Kitaplarımızın toplu çekimi^^




Bir alışveriş yazısının daha sonuna geldik, şimdilerde yine bir sipariş vermeyi düşünüyoruz. Onu hemen yazmak istiyorum ama o an ki durumuma bağlı.
3 siparişten de memnun kaldık, sıkıntı olan bir kitap yoktu. Okuoku yine bol bol ayraç ve kahve koymuş. Kitap yurdu hızlı ama klasik ayraçsız bir kargo göndermiş. 
Kısacası çok sevdiğimiz, keyif alığımız bir alışveriş oldu, birde kargoların geliş hali yok mu, paha biçilemez bir mutluluk. <3




Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve bol kitapla kalın^^



Buralarda da varım^^


1 Şubat 2017 Çarşamba

Siyah Buz//Becca Fitzpatrick Kitap Yorumu^^

Selam^^
Hush Hush serisinden sonra yazarın çıkan iki kitabını da aldık ama okumak bir türlü kısmet olmadı. Siyah Buz gerilim tarzı olunca, seri de olmayınca ne yalan elim hiç gitmedi. Kış hariç diğer mevsimlerde de okumak istedim. Adına ve konusuna yaraşır bir mevsimde okumak şarttı :D Öylede yaptım hani :P Kitabımız dediğim gibi Gerilim-Polisiye ama burada ki polisiye yerine Aşk koyabiliriz. Gerilim-Aşk^^ Yoruma devam edeceğim ama tek bir şey söyleyeceğim, o da Becca daha çok fantastik yazsın anacım :D 

Âşık olmak hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı…
 Beni ona bakarken yakalayınca hemen gözlerimi kaçırdım. Bakarken yakaladığına inanamıyordum. Ona karşı hissedebileceğim çekim fikrinden nefret ettim.Beni rehin almıştı. Beni isteğim dışında alıkoymuştu. Son iyilikleri bunu değiştiremezdi. Kendime onun gerçekte kim olduğunu hatırlatmalıydım. Ama gerçekte kimdi?


Olaylar hemen başlıyor diyebiliriz. Britt en yakın arkadaşı Korbie ile tatillerini sahilde geçirmek yerine Teton dağlarına yürüyüş yapmaya karar verirler. Korbie buna pek sıcak bakmasa da en yakın arkadaşı için onun yanında bulunur. Tam gidecekleri sırada eski erkek arkadaşının da onlarla geleceğini öğrendikten sonra Britt'in planları alt üst olur ama yine de gerçekleştirmek için elinden geleni yapar. Korbie ile dağa çıktıkları sırada yoğun bir kar fırtınasına tutulunca arabada mahsur kalırlar ve en yakın kulübeye sığınırlar. Kulübeye gittiklerin de karşılarından ev sahiplerini görünce sevinirler ama sevinmeleri erken sürecektir. İşte bu dakikadan sonra olaylar başlıyor. Kitabımızı tekil şahıs anlatıyor, o da Britt. Karakterimiz kendisinin hep birilerine bağlı yaşadığını düşündüğü için kendi başına bir şeyler başarmak istemektedir. Böyle tehlike de ise, başlarına gelenlerin kendi suçu olduğu  düşündüğü için Korbie'ye yardım etmek ister.

Karakterleri çok ama çok sevdiğim söylenemez. İlk defa bir kitapta vaay be ne karakterdi dediğim olmadı. Tamam Britt'in yaptıkları takdire şayandı ama düşünceleri beni tatmin etmedi. En çokta en yakın arkadaşı için dedikleri. Sürekli en yakın arkadaşım o benim dedi, sonra işte öyleydi böyleydi deyip durdu. Yaa çok sev hatalarını sakla ya da düşman ol hiç konuşma. İşte bu sebeple karakterler bana itici geldi.


Geri kalan kısım ise tahmin edilebilir bir gerilim romanıydı. Sevdim mi sevdim ama başta da dediğim gibi Becca sadece fantastik yazsın. Gerçi sadece bir tane gerilim romanını okudum, belki Tehlikeli Yalanlar çok iyi olacak.İşte bunu göz ardı etmiyor, bir şans daha veriyorum kendisine :D
Mason karakteri hakkında ne desem spoi olacak. Ama ilk karşılaşma da nasıl biri olduğunu anlıyorsunuz. Gerçi Britt bazı iyilikleri unuttu ama olsun yazarın azizliğine uğradı deyip geçelim :D 
Olayları bir yerden sonra kendiniz çözebiliyorsunuz. Şahsen tahminlerim de doğru çıktığım doğrudur. Bunu bir tane bile gerilim romanı okumayan kişininde bulabileceğini düşünüyorum. Yazar her şeyi ortaya sermiş, sadece gidişatı ve gerçeklerin ortaya çıkma şeklini okuyun demiş. Kısacası sonunda zerre şok olmadım. :P
Bu arada yazarımızın Gerilim-Polisiyeden çok Gerilim-Aşk tarzı altında yazdığını söylemiştim, böylesi benim için iyi ama dibine kadar gerilim severler için düşündürücü :D

Daha neler yazsa bilemiyorum. Becca ne yazsa okurum ama fantastik yazmaya devam etsin. Şöyle Hush hush serisi gibi, ne iyi olur ama :D Bu tarz severlere öneririm. Çok ahım şahım bir şey değil ama hayal kırıklığına da uğratmadı. Sevdiğim, kızdığım, bu nasıl bir şey dediğim yerler oldu ama genel anlamda gideri var kitabın :D Sadece yazar sonunda bir karakter hakkında bir şey yazmamış, onu çok merak ettim. Yazsaydı ne iyi olurdu. Okuyan arkadaşlar da bu konu hakkında ne düşündü merak ettim doğrusu :) Bir Becca Fitzpatrick kitabı için kısa bir yorum olsa da  aklımda kalanlar bu kadar. Okuduktan sonra hemen yorum yapmadığım için yazacaklarımı unutuyorum. Not alsam iyi olacak ;)



Kitaba puanım 5/4



Alıntılar^^


Korbie kasesini itti. "Pekala, bunu yiyeceğime açlıktan ölürüm daha iyi."
Mason "O kadar kötü olamaz," deyince hepimiz ona baktık. 
"Dedi, yemeğin tadına bile bakmayan adam," dedi Korbie küçümseyici bir tavırla.


*****


"Her zaman benzin istasyonlarındaki arabalarla insanları eşleştirir misin?"
Omuz silkti. "Bilmece gibi. Problem çözmeyi severim."
"İlginç. Sende benim için bir bilmecesin."




Bir yorumun daha sonuna geldik. Başka yazılarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle ve bol kitapla kalın^^


Buralarda da varım^^