Merve Özcan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Merve Özcan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2023 Pazar

Gün Gecenin Ardında//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız bakalım, nasıl gidiyor hayat, okumalar? Okumada yıla güzel başladık şükür, inşallah devamı da böyle güzel gider de yılın son ayında nefes almadan kitap okumam. :D
Geçen sene Merve Özcan'ın Şehir, Zehir ve Hamza kitabını ikinci kez okuyarak yıla girmiştim, azıcık elimde sürünmüştü, bu kitabında öyle olacağını düşündüm ama o kadar merak edilesi kitaptı ki korka korka okumaya devam ettim. Nedenini spoiler olarak yazacağım, spoilera çok müsait bir kitap çünkü.



İşgalciler tarafından ele geçirilmiş Gecegüzü topraklarında inançlarını kapalı kapılar ardında yaşamak zorunda bırakılan, madden ve manen uyuşturularak itaate mahkûm edilen halk, isyanın ve özgürlüklerine kavuşacakları günün hayalini kurmakta. Bu sistemin ortasında sıcacık bir kafe olan Kakule’deyse kimsenin tahmin etmediği bir mücadelenin tohumları saklı. Gecegüzü’nün en güzel tatlılarını pişiren Leyla, küçük kafesinde gizli bir intikam hazırlığında. Halkın korkulu rüyası Yüzbaşı Karabasan tam da o esnada Kakule’de kahvesini yudumlamakta...
Yılların intikamını almak için kaç lokma gerekir? Gül tomurcuklarından filizlenen umut, Gecegüzü’nü sarmayı başarabilecek mi?


Leyla en yakın arkadaşıyla beraber işlettiği kafenin ünü herkesin kulağındadır, kafesini ve yaptığı kurabiyelerin bu kadar sevilmesi hoşuna gitse de planları başkadır.
İşgal altındaki ülkesini işgalcilerden kurtarmak ve ailesinin başına gelenler yüzünden de başkandan intikam almak isteyen Leyla hedefine yavaş yavaş ulaşmaya başlamıştır.
Zaman sonra öğrendiği gerçeklerden sonra ve yaptıklarını sonucunda bir umut yeşerir ama ne kadar güvenmelidir?
Leyla o kadar güçlü bir karakterdi ki onun yaşadıkları, planlarını okudukça hayret ve hayranlık duydum. Çok sevdim kendisini, sonuna kadar hep güçlü ve sevilesi bir karakterdi.
Sonrasında başına gelenleri okurken nasıl ağladığımı bir ben bir Allah biliyor. Ama ağlamamak mümkün değil. 
Hep böyle güçlü karakterler okuyalım, hep...


Kitapta bir sürü karakter var, mesela Yüzbaşı. Detaylıca yazacağım bir karakter değil ne yazık ki, sizin okuyup öğrenmeniz gerek. O yüzden Leyla'dan başka anlatacağım bir karakter yok, anlatırsam bile spoiler olarak yazacağım çünkü içimde tutamam.

Yazarımız kitabı işgal altında olan ülkelere itham ediyor ve bunlardan biride Doğu Türkistan. Orada neler yaşanıyor yarı biliyor, yarı bilmiyoruz. İşte kitabımızda da tam olarak bunu yazmış yazarımız. İşte bunları okurken o kadar çok ağladım ki. Düşünsenize ibadetlerinizi özgür yaşayamıyorsunuz, namaz kılamıyor, Kur'an okuyamıyor, Ezan dinleyemiyor, başınızı örtemiyorsunuz. Bunları okurken ne kadar ağır olduğunu anlamıyoruz, inşallahta anlamayız. Rabbim ülkemizi ezansız bırakmasın, bizleri son nefesimize kadar ve gelecekteki soyumuzu dinini özgürce yaşamayı nasip etsin. Okurken bile o kadar kötü olurken gerçekte olması ve bunun şu dünya aleminde yaşanması nefsime ağır geliyor ama elimizden gelen tek şey dua etmek. Rabbim zulüm gören, dinini özgürce yaşayamayan kullarına yardım etsin. Zor, cidden çok zor...
Mesela Leyla bir bölümde namazını eda ederken askerlerden saklanmak için banyoda kılmak zorunda kalıyor, yüreğim parçalandı resmen...
Sadece dinine bağlı insanlar dışında bu kitapta halkı susturmak için bazı yöntemlere başvuruyorlar. Yani bütün halk köşeye sıkışmış vaziyette. Bütün halkı feraha kavuşturmak birileri seferber olmuş vaziyette ama bunlar kim? Soruların cevabı kitapta.
 O yüzden bu kitabı herkesin ama herkesin okumasını canı gönülden istiyorum. Belki empati yeteneğimiz gelişir...


Kitapta geçen nahif bir aşk vardı ki bayıldım, zaten hayranım Merve Özcan'ın yazdığı çiftler <3 ben. Hepsine hayranım ve her zaman hayallerimin bir kenarındadır, nasip olması duasıyla.
Tabii burada da çok güzel şeyler okuduk ama daha fazla okumak isterdim, çok çabuk bitti kitap doyamadım...
Zaten yazarımız yeni kitap çıkaralı seneler oldu, bir kaç sene de diğer yeni kitabını beklemeyiz inşallah. Yazarımız ayrıca çizer ve onunla da çok ilgileniyor ama yazsın o ya, kelimelerine, konularına, kalemine aşığız resmen. <3
Bu arada yazarımızın kalemi çok farklı, ilk okuyanlar biraz garipseyebilir, kelime darağacı o kadar geniş ki hiç bilmediğim kelimeler öğrendim resmen. <3


-Spoiler başlangıcı-

Şimdi içimi dökmem için illa ki bunu yazmam gerekiyor, okuyanlarla hasbihal yapmak için. :)
Şimdi Leyla'nın kurabiye denemelerinden sonra barış kurabiyelerini bulması ve onunla zafere adım adım yaklaşmaları o kadar güzeldi ki Leyla için gurur duydum resmen. Sonrasında başkanın kim olduğu, Yüzbaşının gerçek kimliği hepsi on numara beş yıldızdı. Gerçi Yüzbaşıyı anlamıştım ya, Leyla'yı namaz kılarken kollamasını okurken dedim var bunda bir şeyler. Ama hem şok oldum hem de nasıl sevindim anlatamam.
Tabii başkanla olanlarda Leyla'nın acemiliğine çok güldüm, yazarımız bunu yazmaz dedim ama zaten sonrasında olanları okurken aynı Leyla gibi çok şaşırdım.
Ondan sonra Leyla'nın hatası yüzünden içeri almaları, Yüzbaşının sert tavırları o kadar içimi acıttı ki ve sonradan yaşadıkları off dedirttim ama nasıl zordu. İşte bundan sonra toplama kampında yaşadıklarının gerçekte de yaşandığına emin olduğumdan nasıl ağlıyorum anlatamam, durduramadım kendimi desem yeridir. Küçücük çocukları bile toplamaları, Leyla'ya yapılan işkenceler. Yaşandığını bildiğimden okunması o kadar zordu ki. İşte bu yüzden kitabı herkesin okumasını çok istiyorum.
Sonrasından Leyla ve Yahya'nın birbirine sevdasına hayran kaldım, sürekli getirdiği gül tomurcuklarının anlamı o kadar güzeldi ki.
Ve en sonunda evlenmeleri kalp ben.
Bu kısımları okumak çok isterdim.


-Spoiler Sonu-


Arkadaşlar daha ne yazacağımı şaşırdım, çok dikkat ederek yazmaya çalıştım ama cidden spoilera çok açık bir kitap. Nereden yazsam ucu spoiler oluyor. :D
Bu yüzden yorum çok tatmin etmediyse hemen alıp okuyun derim, tek kitap olduğu için yazarın bu kitabıyla başlayabilirsiniz ki bununla başlayın derim, okuyun okutun ve kitaplığınızın en güzel yerine koyun, çünkü işgal altında olan bütün ülkelerin inşallah feraha çıkacağına umudumuz artsın...
Ve yazardan Allah razı olsun böyle kitaplar yazdığı için, rabbim kalemine kuvvet versin de bol bol böyle güzel kitaplar okuyalım, çok ihtiyacımız var çünkü...




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Ancak çoğu vakit bilmek, diline daha ulaştıramadan yalnızca ve yalnızca bilmek pek çetin bir mahsuriyetti.


*****

Gönlümün onunla olan alakası, kim olduğu düşünüldüğünde beş para etmemeliydi. Nezaketi de öyle.


*****

"Süt yanığı mühim değildir tabii," dedi.
"Mühim olan kime olduğu. Bazı insanlar bolca kan görmüş bir askeri bile ufak bir yanıkla telaşa sokabilir."


*****


"Taş atamasak da Allah'a taşı elimize aldığımızı söyleyeceğiz. Onu atacak kuvvetim olacak mı hiç bilemedim ama elimdeki taş hangi safa ait olduğuma nişanedir."



Not: Daha bir sürü alıntı vardı ama spoilera mahal verdiğinden yazmadım. :)



Not: Merve Özcan'ın diğer kitaplarına yaptığım yorumları okumak için burayı tıklayabilirsiniz^^


Başka yazılarımda görüşmek duasıyla, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


15 Ocak 2021 Cuma

Tanyeri-Fecir//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Selam^^
Yeni yılın yazıları gelmeye başlayacak yazarsam eğer. 2020 yılının son kitaplarından biri Tanyeri Fecir, aylar önce ilk kitabı okuduğum zaman en kısa zamanda ikinci kitabı okuyayım dedim, neyse ki öyle de oldu. Birinci kitabın sonu o kadar şaşırtıcı bitti ki devamında neler olacak diye bakmıştım ne yalan. :D Ama devamı, bence yazarın Şehir, zehir ve Hamza'dan sonra en iyisi serisi. Gerçi Şehir, Zehir ve Hamza'nın seri olmasını çok isterdim. :) Neyseeee :D


Ateşoyuk halkı alevlerin gölgesinde, artık savaşın çığlıklarını dinliyor. Kızıl gök ve kara kışın ortasında kalan tüm sırlar, çorap söküğü gibi birer birer çözülmeye başlıyor. Sınanan bir aşk, kaybedilen güven ve kapıda bekleyen kayıpların hikâyesi bir kez daha yazılıyor...
Bir orman yandı.
Adamla haykırdı, kadınla sustu, dalları arasında şafağın doğumunu sancıladı.
Kadın adamı vurmuş ama kendi kanını akıtmıştı. Adam kadının zihnindeki çatlaklara sızmak için her anı kolladı.
Bastığı toprak alevlerle yarılırken ikisi de iki uçtan birbirine baktı, çünkü başlayan savaşın ilk narası ikisi arasında atışmıştı. Ne adam kadını bıraktı ne de alevler bir an olsun durup soluklandı.
Buradayım Arsıl Alaz ya da... Ya da değilim, çünkü artık kendime bile güvenim yok. Zihnimin bana ihaneti öyle sıradanlaştı ki, hatıralarımı sıkı sıkı tuttuğum anlarda bile avuçlarımın bomboş kaldığını görebiliyorum.

24 Eylül 2020 Perşembe

Tanyeri- Zifir//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Selam^^
Bu zaman kadar elimde en uzun kalan kitap olur kendisi, tamam araya iki kitap okudum ama yine de kaldı. Merve Özcan'ın kalemine hayranım, her yeni kitapta daha geliştiriyor kendini.
Kitabı alalı yıllar oldu, sonra yazar yeni ve bağımsız bir kitap daha çıkardı ve onu bile okudum. Nedense okumadım kitabı, konusu belki farklı geldi ama okuduğum zaman aslında tahmin ettiğim gibi olmadığını anladım. Çok sıra dışı konuydu, karakterler, yaşadıkları ve sonu. Her şeyiyle çok sevdim, sadece sıkıntı elimde kaldı. :/


Birbirine düşman iki halk ve zamandan, dünyadan soyutlanmış, kısıtlanmış, dışlanmış bir bölge; Ateşoyuk.
Ve bu toprakların şahit olduğu savaş, efsane, kan, aşk ve kaybın hikâyesi...
Bir orman vardı.
Adamı gizler, kadını saklar, dalları arasına gecenin zifirini sarardı.
Kadın adamı bir okla vurur ama yine kendini yaralardı. Zihnindeki eksikleri adamın izleriyle yamar, sonra da yine adamın gölgelerini kovalardı.
Bastığı topraklar zulümle sarılmışken ikisi de savaş için silahlarını kuşanmıştı fakat onları bekleyen ilk savaş zihinlerinde çoktan başlamıştı.

1 Ocak 2020 Çarşamba

Şehir, Zehir ve Hamza//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
İnşAllah bundan sonra kitabım biter bitmez hemen yorumunu yapacağım çünkü bilgisayarım var. :D Hangi yazımda yazdım bilmiyorum ama yazılarım geç gelmesinin diğer sebebi de dizüstü bilgisayarımın olmamasıydı. Diğer bilgisayarımız müsait olmadığı için ve masa üstü olduğu için bir zaman sonra yazı yazmaktan sıkılıyorum, boynum, her yerim ağrıyordu ama bununla her yerde yazabileceğim. Bizim oldu, isteyen herkesin de olur inşAllah^^
Gelelim kitabımıza. Merve Özcan'ın, nam-ı diğer Gözlerini Haramdan Sakın'ın biricik yazarının yeni kitabı. Daha Tanyeri serisini okumadan buna başladım, çünkü bu kitap tek, seri değil. <3 Öyle de bitti zaten, yazar sürpriz yapar devam ederse üzülürüm ama hemen de okurum. Çünkü Feza ve Hamza... Kalp, kalp, kalp...

İlk cinayetimi Karakoza’nın sokaklarında işledim, diğer birçok fedai gibi. Ölümü, öldürmeyi, yakmayı, yıkmayı biz bu şehirde öğrendik. Sonra bu şehrin bizi dönüştürdüğü şeyi görünce kaçmak için fırsat kolladık. Fakat şimdi geri döndük. Eskiden, vurmamızı istedikleri hedeflere çevirirdik namluyu, ancak şimdi bize vur emri verenlere nişan alıyoruz.
Ben Feza, bir şeyler biliyorum. Kazançlarımın kayıplarıma bağlandığı ve madalyonun her iki yüzüne de tanıklık yapan bir şehir… Zehri tadanı, en az tattıran kadar zehirleyen bir zehir… Ve bu şehrin güzüne karşı tebessümü sımsıcak bir palto gibi sarmalayan bir adam, Hamza…
Benim tüm hikayem bu.
Ancak bu şehirde daha fazlası var.

 Kitabımız atılan bir mesajla başlıyor ve hemen Feza ile Karakoza'nın karanlık sokaklarına dalıyoruz. Feza dedesi tarafından fedai olarak yetiştirilip, onun için çalışmasını sağlar. Hiçbir şey düşünmeden işini yapan Feza beklenmedik bir anda çok büyük bir suçluluk duygusu ile kendini kaybeder. O sırada yanından geçen yaşlı bir adam tarafından yardım alınca hayatı değişir. Karakoza'yı, yaşadıklarını ve en önemlisi Hamza'sını bırakıp şehri terk eder, ta ki bir mesaja kadar.
Geri geldiği zaman gördüklerine şok olup, şükürler yağdırsa da geçmişi peşini bırakmaz.
İşte konu böylece başlıyor.

Feza'nın hayatındaki değişiklik beni çok etkiledi. Çünkü Gözlerini Haramdan Sakın'daki Betül gibi normal hayatta arayış içinde değildi, Feza daha çok vicdan azabından dolayı bir arayış içindeydi ve tam her şey bitmiş derken önüne gelen vesile çok anlamlıydı. Şükürler olsun ki bu tarz olaylar çok oluyor ama okuyunca insan daha bir etkileniyor. Ve Hamza'nın değişimi ve geldiği nokta Feza'dan daha çok etkiledi beni.
Kaçışlar, kovalamalar, tehditler, korku ve bir sürü duygunun eseri olan Şehir, Zehir ve Hamza'yı çok sevdim. Gerek karakterler, gerek verdiği mesaj ve yazarın kalemi gerçekten senenin en güzel kitaplarındandı dedirtiyor. Heyecan dozunda, insanı yorup, hop oturup hop kaldırmıyor. Her an bir aksiyon beklemedim değil ama olamamasına da üzülmedim, daha sakin geçmesi beni mutlu etti.


Bunların yanı sıra en sevdiğim şey ise Feza ve Hamza'nın aşkı oldu. Ama o nasıl aşk, hele o sondaki öğrenilen gerçekler. Doğruya doğru öyle bir şekilde okudum ki birazcık Hamza'dan da şüphe etmedim değil ki Hamza diyorum, Hamza. Öyle bir paranoyak bir duruma düştüm düşünün. Hamza'nın birden bire ortaya çıkışı, ettiği teklifler, düşünce yapısı, aşkı ve en önemlisi dinine olan bağlılığı beni benden aldı. Hani okuduğumuz diğer kitaplardaki sevdiğimiz erkek karakterler keşke gerçekte olsa diyoruz ya ha işte Hamza'nın gerçek olma olasılığı daha yüksek, eğer gerçekçi bir karakter istiyorsanız bu kitabı okuyun. Tamam bu kadar olamaz, insan oğluyuz yaniii ama ya varsa? Varsa bile İnşAllah karşımıza çıkar. Amin.
Ve şöyle bir şey var ki Feza benim duamı kitapta yaşadı be. :D Duam bana kalsın, inşAllah olur diyorum. Sadece o kısımları okurken çok duygulandım. <3



Kitap o kadar güzeldi ki bir 400 sayfa daha olsaydı okurdum, keşke olsaydı ama ne derler bilirsiniz her şey sınırında. Yine yazarımız yeni kitaplar çıkarsın, Tan yerinden sonran başka kitabım kalmıyor pek sevgili yazarımız. :)

Gelelim yazarımıza. Biraz araştırma sonucunda yazarın nasıl bir tarzda yazdığını öğrenebilirsiniz. Din ve polisiyeyi harmanlayan yazarımızın kalemine sağlık. O kadar güzel yazıyor ki okumayan pişman yani. Din üzerine yazılı diye ben okumam demeyin, sadece bir kere şans verin ve yazarın kalemiyle tanışın derim. Geleceği parlak olan, daha çok tanınmasını istediğim yazarlardan biri. Umarım yorumumdan sonra bir şans verir okursunuz.



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Sanki yine eskisi gibiydi. Yine ortalık yakılır yıkılırken biz birbirimize bakıp bir bombanın geri sayımında kalan vakitleri umursamazca sohbet ederek çarçur ediyorduk. Onunla Paylaştığımız bu başına buyrukluk geçmişe dair özlediğim ender alışkanlıklardan biriydi. 



******


Hislerim bana görünürde olana inanmanın kolaya kaçmak olduğunu ve baktığım yüzlerin, aslı değil yalnızca birer maske olduğunu anlatıyordu.


******


O beni affetmek için bu kadar istekliyken nasıl beni her şeyimle kabul eden bir yaratıcıya olan teslimiyete arkamı dönebilirdim ki?



******


Sözlerini hayranlıkla dinledim, belki yeteri miktar kafeinle bir ömür bile dinlerdim.


******


"Canını yakanda benim, teselli bulduğunda...."







Daha fazla böylesi güzel kitapların yorumları yazmak dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


31 Aralık 2019 Salı

2019 yılının En'leri, Kitaplar^^


Merhabalar^^
Bir senenin daha sonuna geldik. Bu sene de geleneği sürdürüyor ve Yılın En'lerini sizlerle paylaşıyorum.
Her sene olduğu gibi yine kitaplar ilk yayınımız. 
Bu sene ki hedefim 50 kitaptı, incesinden kalınına, dramından romantiğine bir sürü kitap okudum ama 50 hedefime ulaşamadım 38.kitabımda kaldım. Yine hedef olarak 50 diyeceğim, ne zaman başarırsam artık. :D 
Bu sene tercihim daha çok Türk yazarlardan yana oldu. Beğendiğim çok oldu ama beğenmediğim de oldu. Ve bu sene bir de Okuyarak Yaşa diye bir gruba dahil oldum. Her ay 3 farklı türde kitap seçiliyor ve okunuyor. Ben daha çok Türk Klasikleri okuyorum 2020'de de devam ediyorlar. Dahil olmak isterseniz Instagram hesabımdan bakabilirsiniz. :)
Lafı daha fazla uzatmadan kitaplarımıza geçelim. :)


Ama ondan önce geçen senelerde yayınladığım En'lere bakalım^^

2012 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2012 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2013 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2013 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2014 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2014 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2015 yılının En'leri, Kitaplar^^ Tık Tık!!
2015 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^ Tık Tık!!

2016 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2016 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!

2017 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2017 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!

2018 yılının En'leri, Kitaplar^^Tık Tık!!
2018 yılının En'leri, Kore, Film, Dizi^^Tık Tık!!



Yılın EN Beğendiğim İlginç ve Duygusal Kitapları^^


Her Şey İçin Teşekkürler//Tommy Wallach^^




Mahalleden Arkadaşlar//Selçuk Aydemir^^




Kızıl Yükseliş//Pierce Brown^^




Şehir, Zehir ve Hamza//Merve Özcan^^





Yılın EN Beğendiğim Fantastik, Distopya Kitapları^^



Düşmüş Melekler Şehri//Cassandra Clare^^




Piyon//Aimee Carter^^





Kızıl Yükseliş//Pierce Brown^^






Yılın EN Duygusal Kitapları^^




Mai ve Siyah//Halid Ziya Uşaklıgil^^





Yılın EN Beğendiğim Komik, Eğlenceli Kitapları^^



Yalancı Aşklar Sokağı//Betül Güçlü^^





Mahalleden Arkadaşlar&Liseden Arkadaşlar//Selçuk Aydemir^^





Üç Yapraklı Yonca//Ayşe Ayhan^^





Aşk-ı Gurur//Pınar Gencal^^





Mükemmel Olmayan Hayatım//Sophie Kinsella^^






Bir Deli Bahar Rüyası//Damlanur Büyükşen^^






Yılın EN Hayal Kırıklığına Uğrattığı Kitaplar^^



Kaçınılmaz//Amy A.Bartol^^





Paris'ten Sevgilerle//Sarah Jio^^





Bir Tutam Aşk//Bennu Yar^^





Deniz Feneri Yolu//Debbie Macomber^^





Aşk Nerede//Ayşe Ayhan^^





Sözleşme//Aslı İpekli^^






Böylece bu yazım bitti.
Çok sevdiğim, tekrar tekrar okumak istediğim kitaplar var. Hatta biraz önce ismini yazdığımdan bile ahh ne kitaptı dediklerim. Çok fazla var ama bu sene en beğendiklerim Mahalleden Arkadaşlar serisi ve Aşk-ı Gurur oldu. Üç kitabı da kesinlikle öneriyorum, okuyun az kafanız dağılsın. ;)
Şimdi gelelim Film ve Dizilerimize^^



Geçen seneler ki dileğim bu sene içinde geçerli.^^

2019 yılı herkese mutlu, huzurlu, sağlıklı ve hayırlı yıllar olur inşAllah^^
2019 yılında çocukların hep gülmesi ve ülkemizin rahata kavuşması dileğiyle^^


MUTLU YILLAR^^





Buralarda da varım^^



26 Ocak 2019 Cumartesi

Ruhunu Haramdan Sakın//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Selam^^
2018 yılında okuyup daha yeni yorumunu yayınlandığım bir kitapta Ruhunu Haramdan Sakın. Seriyi çok sevdiğimi takip edenler belki bilir. Gerçekten güzel ve herkesin okuyacağı bir seri. O yüzden seriyi herkese öneririm. Bu kitap ise seriyi okumaya başladıktan sonra çıktı. İlk başladığım zaman seri 2 kitaptan oluşuyor diye sevinmiştim ama bu kitabın duyurusu yapıldığı zaman ne oluyoruz dedim, hani 2 kitaptı. Doğrusu yazarın kalemini vs. sevsemde ne yazık ki bu kitabı sevemedim. Bazı kısımlar hariç boşuna yazılmış, yazılmak için yazılmış sanki dedim.

Aşk, polisiye, imkânsızlıklar…
İnandığı değerlere sadık kalmaya çalışan yakışıklı bir polis ve onun aksine rahat bir hayat tarzına sahip güzel bir kız; Ömer ve Betül…
Biri işine, ailesine ve değerlerine sadakatle bağlı, kendi küçük ve muhafazakâr dünyasında mutlu… Diğeri ailesi sürekli seyahatlerde olduğu için yalnız; bütün hayatı eğlenmek, gezmek, arkadaşlarıyla vakit geçirmek olan bir hayalperest…
İki farklı dünya, iki farklı insan; yolları pek de hoş olmayan bir şekilde kesişiyor. Betül hem Ömer'i ve sert mizacını anlamaya ve bir şekilde de onun farklı dünyasına girmeye çalışırken, hem de kendi hayat tarzını, aile ilişkilerini ve gerçek arkadaşlığı sorguluyor.
Ve Betül'ün tek taraflı ilerleyen bu ilgisi, Ömer'in "Benden uzak dur," ihtarlarına uymayıp bir çatışmanın ortasında hedef noktası olmasına zemin hazırladığındaysa artık her şey için çok geç oluyor.
Peki ailesine, farklı yaşam tarzlarına ve yaşadıkları tüm zorluklara rağmen Betül'ün aşkı mutlu sona erecek mi? Eğlenceli bir dil, heyecanlı bir bekleyiş ve tüm imkânsızlığına rağmen yoğun bir aşk hikâyesi…

Karakterler bildiğimiz gibi, Ömer, Betül, Ömer'in annesi, süt annesi, Betül'ün ailesi vs. Böyle devam ediyor Betül'ün hayatı ama yeni bir kişi de dahil oluyor. Bunların yanı sıra Kıvanç&Kübra ve Emre &Sinem İkililerinin de ilişkilerini okuyoruz. Biraz Ömer ve Betül hikayesi tadında ama çok daha farklılardı. Kitaba farklı bir tat katmıştı bunlar ama az yer vermiş yazar, biraz daha ekleseydi hoş olabilirdi. Doğrusu hep Betül Ömer sıkıldım. Bir de Betül'ün saçma kıskançlıkları. Gına geldi resmen! O kısımlara o kadar sinir oldum ki okumayı bırakmayı bile düşündüm. Neyse, yoruma devam edeyim.
Son bölümlerde başlarına gelen hazin olay ise çok kötüydü. O kısımlara çok üzüldüm, hatta kızdım da birkaç yerde, Betül'ün inadı yine abartmaydı, o kısımlarda sıktı biraz. Doğrusu başta da dediğim gibi kitap baştan aşağı sıkıcıydı. Sırf seri sonu diye okuyup bitirdim.



Kitap hakkında daha ne yazabilirim ki? Yazarın diğer çiftler için yazdıkları mantıklıydı. Bir çift için eğer tam tersi olsaydı asıl gerçekleri unuttup, her şey bu sonuca varabilir deyip, büyük umutlar besleyebilirdik. O yüzden bu yönünü sevdim kitabın. Yazılmamış olsaydı sıkıntı olmazdı diyorum ama, yine de içinden alacağımız mesajlar da vardı.
Tavsiye kısmına gelecek olursak, seriyi beğendim, bakalım devamında neler olacak diye merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Gerçi yorumda da yazdığım gibi pek fark yok diğer kitaplardan ama çıkmış bir kere okuyayım diyorsanız siz bilirsiniz. Benim yorumum böyle. :)




Kitaba Puanım 5/3^^




Alıntılar^^


O an utluluğun en az acı kadar yıkıcı bir duygu olduğunu gördüm. Fakat mutluluk, sonrasında yıkıntıların üzerine basıp geçmiyordu dağıttığı insandan. Yıkıntıları bir kenara itip yeniden inşa ediyordu her şeyi; daha taze, belki de daha sağlam.



*****


Ömer Günsur yakışıklıydı, yüzü güzeldi ama ruhu daha güzeldi...


*****


Çiçek su istemiyorsa toprak suyu kusar da çiçeği yine susuz bırakır. Çiçek güneşi sevmiyorsa, güneş çiçeği kurutup yakardı. Çiçek açmayı istemiyorsa, ona uzanan elde bırakırdı yapraklarını.




Serinin diğer kitaplarına yaptığım yorumlar;

Gözlerini Haramdan Sakın
Yüreğini Haramdan Sakın



Bir yorum daha biter, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^


11 Şubat 2017 Cumartesi

Yüreğini Haramdan Sakın//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun bir aradan sonra tekrardan yorumlara geri dönüyorum. Bir kaç yorum birikti yine, arayı fazla açmadan yayınlamayı düşünüyorum. Okuduğum kitapların yorumlarını hemen paylaşamıyorum ama neler okuduğumu görmek için Instagram hesabımı ziyaret edebilirsiniz^^
Bu sefer ki kitabım, görür görmez kesinlikle okumamız gerektiğini düşündüğüm Gözlerini Haramdan Sakın serisinin ikinci kitabı. İlk kitabı bir kaç ay önce okumuştum. Arayı biraz açsam da okuduktan sonra iyi ki bu kadar açmışım dedim. Kitabımız yine ilk kitap gibi sürekleyici, merak uyandırıcı ve sevilesi bir kitaptı. Hikayelerinin iki kitap ile sınırlı kalmasına üzülsem de aldığım haber doğrultusunda fazla üzülmeme gerek olmadığını anladım. Haber ise birazdan sizlerler^^

Sakınılan bir bakışla başlayan Gözlerini Haramdan Sakın yolculuğunun okyanusvâri rüzgârı Yüreğini Haramdan Sakın'la esmeye devam ediyor...
Artık buradaydı Betül, ulaşılmaz dediği adamın o çetin sınırlarının hemen dibinde... Yakınındayken daha sert esen Ömer'in rüzgârı artık Betül'ü daha fazla sarsıyor fakat o huzurlu serinliği de daha özel hissettiriyordu. Aralarındaki onca mesafeden geriye kalan sınırları aşmanın neler getireceğinden ikisi de habersizdi. Fakat bir gerçek vardı; artık o rüzgârda savrulan yalnızca Betül olmayacak, Ömer de kendi rüzgârının tadına bakacaktı.
Tehlike yaklaşmaya, silahlar patlamaya ve güneş de umursamazca parıldamaya devam ediyordu.

Bu kitabı da ilk kitap kadar sevdim, hatta bayılmış ta olabilirim. Gerçi ilk kitapta ki gibi bir kaç mantık hatası burada da vardı. Bunları spoi olarak belirteceğim ki okuyanlar ile aynı düşünmüş müyüz. Daha ilk sayfa da ikilinin arasında ki soğukluğu hissediyoruz. Hele Ömer'in davranışları dayaklık ama Betül'ün hemen yelkenleri indirmesine kızdım. Bırak az sürünsün :P Az yapmadı sana. Gerçi kitap devam ettikçe neler oluyor neler. Betül süründürmese de yazarımız çok iyi hem bizi hem de Ömer'i süründürdü :P Ömer yine aynı Ömer ama burada daha çok güldüğünü, şaka yaptığını ve o herkesden sakladığı yeşil gözlerini okuyoruz. Betül'e karşı yine aynı tavırda ama artık bazı şeyler Ömer için değişiyor. Bazı yerleri okuyunca vaaay be bizim sert bakışlı, sert tavırlı Ömer'e ne olmuş böyle dedim. Yakışmış mı? Hemde nasıl!! Hani bir çok imkansız karakter için bizi de böylesi bulsun diyoruz ama içten içe imkansız olduğunu biliyoruz yaa bu kitapta öyle değil be. O kadar bizden, o kadar hayatın içinden ki karakterler olur mu olur, belki bizi de böyle biri bulur. Burada bir dua edip, AMİN diyelim lütfen :D Tabii her şeyin hayırlısı, iyisi, hoşu, Ömer'li gibisi diye liste uzar gider :P Kitabı bitirdiğim zaman My Twin'e dönüp dedim ki "Şu kitabı okuduğum zaman zarfında her anlamda hayatımı sorguladım." dedim :D "Ne manada?" dedi ama tabii bende kalsın o, okuyunca o da anlayacak :P

Ömer sandalyede bacak bacak üstüne atmış ve gözündeki siyah güneş gözlüğüyle elinde tuttuğu kitaba dalmıştı. 

Alıntıya not: Şu manzarayı sadece bir kaç saniye hayal edin.
Dipnot: Sonrada ettiğiniz duaya amin deyin. :D
Dipdipnot: Şimdi de yoruma devam edin :D



Betül yine aynı Betül. Tabii burada hayatını etkileyecek çok yeni kararlar alıyor. Kendisine kızdığım yerler oldu hatta verin şunu bir döveyim dedim ama tam aksine acayip hak verdiğim yerlerde oldu. Hem de öyle böyle değil. Kıza yazıktı yaaa :( Rahatsız olduğum bir konu hakkında daha yazıp Betül hakkıdaki düşüncelerimi bitireceğim :D Aslında bu Betül ile ilgili de değil. Yazar iç sesi acayip kitaba yansıtmış, bazen dayanılmaz hal aldı. Hatta farklı şeyler de değil hep aynı şeylerden bahsediyordu. Tabii böyle kitaplarda iç ses ön planda olmalı ama bana göre fazlaydı ve okuyucuyu bir yerden sonra sıktı. Mesela ben Ömer ve Betül diyaloglarını daha çok görmek isterdim. Haa yok muydu? Vardı ama istediğim kadar değil :/


Kitabımız da diğer karakterler ilk kitaptaki gibi yine pek ön planda değil ama Kutay'ın olmasını isterdim. Hatta ona ayrıca bir kitap çıksa var ya ne kadar sevinirim :D Severim keratayı :P Betül'ün bazı karakterlere -ki isimlerini söylemem- kırılmasına hak veriyorum, hatta bana olsa daha yüzlerine bakmam :P Sonuna doğru bazı karakterler hakkında bir kaç şey öğrendik, şaşılacak şeyler değildi ama yazar kıyak geçebilirdi. Yine de üçüncü kitabı bekleyip görelim diyorum. Karakter analizlerini yaptıktan sonra genel yoruma geçebilirim.

Tekrar tekrar dediğim gibi bu kitabı ilk kitap kadar sevdim hatta daha çok sevmiş olabilirim. Okuyanlar anlamıştır. Yazarın uygun zamanlar da, duruma uygun ayetler eklemesini daha çok sevdim. Daha çok olmasını isterdim. Heyecanın, acaba daha neler olacak diye merak etmeler bu kitapta hiç bitmiyor. Her şey güllük gülistanlık dediğim an neler oldu anlatsam şaşarsınız :D Bir kaç kere okuyacağım bir seri oldu. Son sayfaya kadar kalem de ne bir değişiklik, ne bir hata gördüm. Tabii başta dediğim gibi mantık hataları vardı ama onu da çok bildiğimize verip es geçiyorum :D Gerçi dinimiz açısında bazı konular hakkında bir kaç sorum var, onları da sormak istediğim biri var. Kendisi bilir, en kısa zaman da kapısındayım :D Kitap hakkında daha ne yazsam bilemiyorum. Gerçekten etkisinden zor çıktığım bir kitap oldu. Siz deyin güzelliğinden ben diyeyim elimde biraz fazla kalmasından. Ne olursa olsun kitaplığımda, baş köşede duracak nadide kitaplardan, serilerden oldu kendisi. Serisinin üçüncü kitabı nasıl olacak acayip merak ediyorum, artı Mart da üçüncü kitap bizlerle olacakmış(Yukarıda dediğim haber olur kendisi).  İnşAllah ayda değişiklik olmaz, çünkü bu kitaptan sonra benim için acayip uzak bir ay. :P Bilseydim çıkmasına yakın okurdum ama olan oldu artık, gün saymaya başlayayım ben en iyisi.
Şimdi sıra Spoiler de^^

SPOİ BAŞLANGICIDIR, KİTABI OKUMAYAN OKUMASIN DERİM!!

İlk kitabımız da Ömer'in hal ve tavırlarını kesinlikle unutamayız değil mi? Burada bu derece değişmesine o kadar hazırlıksız yakalandım ki bu Ömer o Ömer olamaz dedim. İlk kitabın sonunda kıyılan İmam nikahı sonrasında her şeyin farklı olacağı belliydi ama ciddi söylüyorum bu kadarını beklemiyordum. Ömer'de olan değişiklik hem Betül'ün hemde benim kafamı karıştırdı. Tamam ilk kitapta Ömer'in Betül'e karşı ilgili olduğunu anlamıştık ama o son olaylardan sonra Ömer o kadar farklı biri olmuştu ki o ilgi de yok oldu sandım, meğer öyle değilmiş. Adam bildiğiniz aşk adamı oldu çıktı. <3 <3 Ne Ömer'miş dedim durdum. Betül'ün uyguladığı yöntemi bende uygulasam tutar mı, Ömer gibisini bulur muyuz acaba dediğim de oldu ne yalan :P 
Ve son olarak Betül'e söylenen Ömer öldü yalanı. Okuduğum zaman şok geçirdim ama bunda bir şey var deyip hiç kendime acımadan ilerleyen sayfalara baktım. Betül'e nasıl üzüldüm, nasıl üzüldüm anlatamam. Sanki gerçekte kendisi, en yakın arkadaşım ona üzülüyorum. O derece gerçek yaşadım bu duyguları :/ Haa yaptıkları mantıklı mıydı? Evet. Betül Ömer'in yaşadığını öğrenseydi kendisini tutamaz kesinlikle bir açık verirdi. Ne yapar eder yanına giderdi, acısını fazla belli etmezdi vs. vs. Ama yazık yaa, hem gerçek olmayan karakterlere hem bize :P Bizde üzülüyoruz :P Spoi olarak bunları yazma gereği duydum. Bir çok şey daha var aklımda ama onları buraya yazmayı düşünmüyorum. Sadece kafamda kesinleşse her şey tamamdır benim için, yorumluk değiller anlayacağınız ;)

SPOİ SONU!!

Bu tarz okumayı sevenlere kesinlikle tavsiyemdir. Gerçi ben demeden okumuşsunuzdur ama okumayan varsa tereddüt etmeden okuyun derim. Yazarın kalemi gerçekten sevilesi, sahip çıkılası^^ Şimdi gelsin üçüncü kitap ve yazarın yeni kitapları^^ Dört gözle beklediğim söylemek isterim :) Son olarak kitabı okuduğum da öyle yerler vardı ki sürekli sağa, sola yıkıldım :D Bu kitap beni acayip yıktı :D 
Not: Ne olur film yapın bu kitapları, yalvarıyorum!!! :D


Yüreğini Haramdan Sakın Yorumu İçin Tık Tık!!
Yazarın Watpadd'de bir hikayesi daha mevcut.
Okumak isterseniz yazarın Watpad hesabından bakabilirsiniz^^
Hesap için Tık Tık!!

Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Kurduğu demirden duvarları bir kaç saniyelik küçük bir tebessümle eritebilen bir adama bakıyordum. O adama kızgındım, o adama kırgındım, yeri geldiğinde o adamı bir güzel dövmek ve hatta yüzüne bile bakmamak istiyordum. Fakat sonra böyle gülümsüyordu, ne kadar soğuk olursa olsun, onunla ısınabileceğim bir anın olabileceğine inanıyordum.

Alıntıya Not: Tövbe de kız, ne demek yüzüne bakmamak. Çarpılırsın :P


*****


Biliyor musun, bazen senden nefret ediyorum," dedim sesimin çıktığı kadarıyla. Duyduğundan emin değildim, çünkü sesim halsiz ve belirsiz çıkıyordu. Dikkatini bana verdiğinde anladığını düşünerek "Ama kısa sürüyor..."dedim. Dudaklarım alaycı küçük bir kıvrım yakaladı, yüzümün her zerresi sızlıyordu. "Sonra kendimden nefret ediyorum. Sana nefretim bu kadar kısa sürdüğü için..."


*****


Bi an, kelimelerin bile baş edemeyeceği  kadar güçlüyse eğer, bir insanın bunu kaldırabilmesi çok daha güçtür.


*****


Olur da bir gün elimde hatırlayacağım tel şeyim kalırsa bunun onun gülümsemesi olmasını isterdim.


*****


"Korktuğun tüm zamanlar kmomik gelmiyor."
"Hangi zamanlar?"
"Gözlerindeki korkunun beni görünce geçmediği ve bakışlarının beni bulduğunda güvenle rahatlamadığı zamanlar hiç komik gelmiyor."
"O anlardan nefret ediyorum."



Bi yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^