Gelin Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gelin Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Nisan 2016 Cumartesi

Değerini Bil//Nora Roberts Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bir hafta da okuyup bitirdiğim kitaplara ne yazık ki anca bir hafta sonrasın da yorum yazıyorum. Son bir kaç aydır kitap okuma sayımda ciddi bir düşüş var. En fazla 4 gün elimde olan kitaplar şimdi bir haftasını doldurmadan rahat edemiyor :( Üzülüyorum bu konuda ama yapacağım pek bir şey de yok. Öyle ha deyip de hemen elime kitabımı alıp okuyamayacağım bir dönemdeyim de :/
Neyse her yazı başında yazdığım iç dökmeleri burada bırakıp yorumuma geçeyim.
Uzun zamandır Nore Roberts kitabı okumuyordum. Elimde 3 serisi ve tekli kitapları var ama seri bitirme düşüncesiyle Değerini Bil kitabını okumaya başladım. Şimdi diğer serilere göz dikmeden kısa zaman da en son kitap olan Ömrüm Senindir kitabını da okuyayım^^


Laurel McBane ne zaman desteğe ihtiyaç duysa arkadaşlarına güvenmiştir, özellikle de en büyük hayali olan yemek okuluna gitme şansı ailesinin maddi sorunları yüzünden suya düşmek üzereyken. Şimdi Laurel arkadaşlarının cömert yardımını, müşterilerinin düğünlerinde yaptığı birbirinden lezzetli pasta ve şekerlemelerle ödüyor. 
Laurel aşka ve romantizme elbette inanmaktadır - tabii teoride. Ancak diğer kadınların arzuladığı tüm o zevkler konusunda oldukça çekingendir. 
Parker'ın ağabeyi Delaney Brown gibi güçlü ve zeki erkekleri beğenir - hatta çocukluğundan beri Del'e delicesine âşıktır. 
Bazı aşklar diğerlerinden daha uzun sürmekte ve buna inanan Laurel, üst düzey bir avukat olan Del'in hâlâ erişilmez olduğunu düşünmektedir. 
Bir gece Laurel'ın hızla değişen ruh hali, Del ile öfke dolu, ateşli ve baş döndürücü bir biçimde öpüşmesine neden olur. Paylaştıkları bu tutku dolu öpücük hayatlarında bir dönüm noktası olacaktır...


Konumuzdan sonra karakterlerimize bakalım^^ Laurel karakterini ilk iki kitapta az da olsa tanıyoruz. Doğrusu ilk iki kitabı taaa 2014 yılının Mayıs ayında okumuşum :O Ve bir çok şeyi unutmam çok normal. Bunlardan biri de Laurel'in önceki kitaplarda olan davranışını hatırlamıyor olmam. Kitabın konusunu okuyunca aklımda bir şekil belirdi. Az utangaç, kendi halinden bir kız ve küçük yaştan beri arkadaşının erkek kardeşini sevmen biri. Bunları insan okuyunca aklına gelenler belli ama bu kitapta Laurel öyle değildi. Belki seri de en çok sevemediğim karakter Laurel oldu her halde. Del bir tane tabii ama Laurel öyle değildi benim açımdan.
Vows Düğün Organizasyon şirketin de pasta ustası olan  Laurel pastaları ve ikramları ile bütün gelinlerin aklını alır. Geçmişin de yaşanan aile içi düzensizlik hayatını tam etkileyeceği zaman da birisi tarafından yardım alınca hakkını verip emeklerini ziyan etmez ve harika bir aşçı olur.
Kendisini başta dediğim gibi sevemedim. Çok değişik bir karaktere de sahipti ama bazı yönlerini de yabana atmamak lazım. Biraz daha fazla olsaydı bu yönleri benden artı puan alabilirdi.


Del, Parker'ın erkek kardeşi ve kasabanın en ünlü avukatlarından biridir. Aileden gelen varlık sebebiyle çevresi, arkadaşları ve dostları çoktur ve yakınları için elinden gelen her şeyi yapar. Parker kadar Mac, Emma ve Laurel'ide kız kardeşi gibi gören Del'in bir zaman sonra gözleri açılır ve çevresinde büyüyen ve güzelleşen Laurel'i fark eder ama yine bazı şeyleri kendine  yediremez ve yoluna aynı şekilde devam eder. Ta ki bir gün Laurel'in gazabına uğrayıp sonradan olanlar kafasını daha çok karıştıracağı zamana kadar.
Del Carter'dan sonra favori erkek karakterim oldu^^ Kendisini pek bir sevdim. Hele Parker'a olan sevgisi ve yardımları yok mu harikaydı. Kendisi hakkında olumsuz bir yorumum yok :D 


Diğer karakteri zaten diğer kitaplardan tanıyoruz. Pek bir değişiklik yoktu. Yine Mac'in annesi ortalığı karıştırdı, heyecanlı, capcanlı düğünler ve onların kaprisli, sevecen gelinleri oldu. Her kitapta ayrı bir olay oluyor, bundan da bekledim açıkçası ama olmasıyla bitmesi bir oldu :D Bu kitapta karakterlerimiz tatile gidiyor ve yazar öyle bir anlatmış ki insanın tatile gitme isteği tavan yapıyor ne yalan :D O sahneler, diyaloglar ve sonrası harikaydı ama yazar Del ve Laurel'in hikayesini pek güzel yazamamış. Umduğumu pek bulamadım. Laurel'in sürekli aksi hareketleri beni sinir etti, acaba burada nasıl bir atarlılık yapacak falan deyip durdum. İlk iki kitapta da böyle miydi hatırlamıyorum ama bu kadarını beklemiyordum.
Sonrasın da bütün karakterler arasında bir bahis yapıldı. Bu bahis ne söylemem ama o kadar itici bir şeydi ki anlatamam. Komik miydi, evet komikti ama gereksizdi de. Bunlar haricinde başka bir şey yoktu. Yazarın kalemini seviyorum. Kurgusu da iyi ama hep iyi olacak diye bir şeyde yok ;)


Serimizi devam ettirenler kesinlikle okumalılar. Ama tavsiye etmem biraz saçma olur. Zaten kitap serinin ortancı kitabı, her kitapta ayrı kişiler ve olaylar anlatılıyor, seriye eksik kitapla devam edilmesi mantıksız olur yani :D Bu kitap için tavsiye kısmını es geçer direk seriyi öneririm ;) Yarın ve Daima serisini geçemez ama 4 kitaplık bir seri olarak okunulası^^ Ve en kısa zaman da son kitabı okuyup seriye noktayı koyacağım :D



Serimiz hakkında^^



Kitaplar için sadece hangi kitapta hangi çift var onu söyleyebilirim ;)

Beyaz Düşler//Mac&Carter^^ (Yorum İçin Tık Tık!!)
Bu Güller Senin//Emma&Jack^^ (Yorum İçin Tık Tık!!)
Değerini Bil//Laurel&Del^^
Ömrüm Senindir//Parker&Mal^^



Kitaba puanım 5/3



Alıntılar^^


Bu işin sona erdiğini düşünüyor olabilirsin ama yanılıyorsun. Ayakkabıların elimde. Kırk sekiz saat içinde iletişime geçmezsen Prada ayakkabıların ölür.

Alıntıya not: Tehdidin böylesi :D

*****

Sevgili ayakkabı kaçırıcısı: Kaçtık ve FBI'a haber verdik. En iyi adamları yolda.
Prada Ayakkabılar.

Aılıntıya not: Böyle son buldu diyebilirdim ama öyle olmadı :P


*****

Parker her insanın, her kalbin öteki parçasının olduğuna kesinlikle inanıyordu. Bir eşi olduğuna. Buna her zaman inanmıştır ve yaptığı işte bu kadar iyi olmasının sebeplerinden biri de bu sarsılmaz inançtı.



Yorumun sonun agelmiş bulunmaktayız^^ Başka yorumlar da görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^






20 Temmuz 2014 Pazar

Bu Güller Senin//Nora Roberts Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Beyaz Düşler kitabın dan sonra hiç Nora kitabı okumadım, elimdeki kitabı bitirdikten sonra iki kitap arasında seçim yapmam gerekiyordu ve Kübra'nın yardımı ile bu kitaba başladım. İlk kitap kadar olmasa da bu kitabı da çok sevdim. Dört arkadaşın hayatlarını anlatan seride bu sefer Emma Ve Jack'in aşklarına konuk oluyoruz. Her bir karakterin ayrı bir aşkısı ve hayatı var.

Emma Ve Jack'de apayrı ve asla bir araya gelebileceklerini düşünmeyen yakın arkadaşlar :) Emma diğer üç dostu ile kurdukları düğün organizasyon şirketinde çiçekler ve süslemelerle ilgilenen kişidir. Küçük yaşından berri hayali böyle bir iş yapmaktır ve dostları ile kurduğu düğün organizasyon şirketi ile hayaline kavuşmuştur. Aşka inanan Emma'nın bir sürü arkadaşı olmuştur ama inandığı aşkı bir türlü bulamamaktadır. Jack kızların ve Den'in en yakın arkadaşı ve ev tasarımlarında yardımcı olması için başvurdukları kişidir. Jack de Emma gibi Aşka inanır bu karşılıksız aşk olsa 
da. 

Bir dün ayrıldıkları bir partiden sonra arabanın arızalanması her iki çiftimizi de bir araya getirecektir.
Konu böylelikle başlıyor. 

Çiftimiz aslında bir şeyden çok korkuyor hem birbirleri ile arkadaş olması hemde Den! Den kızları kardeşi gibi gördüğü için çok yakın arkadaşı bile yan gözle bakmamalı davranışı sergiliyor ama sadece sergiliyor engelleyemiyor ne yazık ki :P
İlk Beyaz Düşler ile başladığım için beğenme sıralamasın da yine Beyaz düşler var ;) Seriyi okudukça sıralama değişir belki ;) Emma ve çiçeklerini çok sevdim. Yazar çiçekleri ve verdiği duyguyu öyle bir anlatıyor ki insanın gidip onu göresi geliyor. Hele o düğün süslemeleri falan gerçek olsaydı da gelip olmayan düğün salonumu süsleseydi :P

Jack'i de çok hoş anlatmış Nora yine de Carter'in yerini kimse tutamaz, saf aşık senii!! :D 


Bu kitapta da dostluğun ne kadar önemli olduğunu yazar yine dibine kadar iyi anlatıyor. Tabii artı yeni karakterlerimiz de çıkıyor ortaya. Mesela bu kitapta Emma'nın ailesini tanıdık. Kitapta da olsalar tatlı bir aileydi. Annesinin ve babasının ilk tanışmaları falan beğendim :D 

İmkansız gibi gözükse de az biraz inanmasalar da aşk her şeye kadir. Olur yanii ister iste ister isteme :P 
Jack'in aşkı için düştüğü durumlar ve sırf yanında olacağı için yaptığı işleri okuyunca aşk budur arkadaş diyoruz :)


Şimdi sıra da üçüncü kitap var onu da ne kısa zaman da okurum her halde çünkü çok merak ettiğim iki çiftin aşklarının anlatacak kitabımız ;) 
Kitapta tek bir hata vardı odu çeviri. bir değil iki değil sürekli kelime hatası vardı. Anlam bozukluğu fazla olmuyordu ama hata hatadır. Bir kere olsa anlayacağım ama bu sürekli oldu. Yine ben okumaya devam ettim ;)

Tavsiye kısmına gelecek olursam zaten Gelin serisini başlayan biri ikinci kitabı okumak isteyecektir. Her bir aşkın olması imkansız gözükse de olduğunu gösteriyor kitaplar ;)

İlk Kitap Beyaz Düşler yorumuma Buradan! bakabilirsiniz ;)

Kitaba Puanım 5/4

Alıntılar^^

Hayat sadece güzel değil, diye düşündü Emma. Gül bahçesi adeta.

*****

"Bir-iki kilometreden sonra daha iyi hissedeceksin."
"Neden?" Yüzükoyun yatan Emma ellerinin üzerinde doğruldu. "Kim demiş? Her gün kilometrelerce koşmanın yada eğilip bükülerek vücudunun tuhaf şekillere sokmanın insana iyi geldiğinin kim karar vermiş? Bence bu, iğrenç aletleri satanların ve senin üzerindeki gibi küçük, sevimli kıyafetleri tasarlayanların uydurması."

*****

Arkadaşlarla arkadaş, sevgililerle sevgili olmak gerekir. Sevgiliyle arkadaş olunabilirdi ama arkadaşla sevgili olmak kaygan bir zeminde yürümek gibiydi.

Alıntıya Not: Jack'den inciler bence bir kulak vermek gerek ;)

*****


"Bir insanı ne kadar uzun zamandır tanırsan tanı, hakkında her şeyi öğrenemezsin. Her zaman bir yerler de başka bir cevap vardır."
"Sanırım bir de bunun kanıtıyız."
Emma şampanyasını yudumlarken gözlerinin için güldü. 
"Öyle sanırım."


Başka bir yorumda görüşmek üzere^^ Bol kitaplı günler ;)
Not: Gerçek aşkı bulmanız dileğiyle gibi şeyler yazmayacağım çünkü öyle bir şey yok :P





2 Mayıs 2014 Cuma

Beyaz Düşler//Nora Robert Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzuuuun bir zaman önce okudum bu kitabı, bir kaç ay geçmiştir üstünden her halde :)) Kitabın yorumunu yapmak anca bu zamana kaldı, aradan ödevler, sunumlar, vizeler ve turlar geçti geçti. :) Tam kalkayım bugün şu kitabın yorumumu yapayım diyorum hooop başka bir iş çıkıyor  :/
Kitabı neredeyse tekrardan okuyacağım ki hak ediyor^^ 
Nora'nın şu ana kadar 3 kitabını okudum üçü de birbirinden harika idi ama bu seri daha güzel :)) Serinin dört kitaplık olması zaten albenili ama yazılış ve konu bakımından daha bir güzel. :))

 Konuya bakacak olursak;

Mac çocukluk hayali olan fotoğrafçılıkla arkadaşları ile kendilerine ait bir düğün organizasyon şirketi kurarlar. Özgün fikirleri ile fotoğrafçılıkta harikalar yaratan Mac özel hayatı pekte öyle değildir. Her telefon edişinde sevgilisi yüzünden ağlayan annesi, senelerce görmediği babası ve üvey kardeşleri. Hayır diyememe huyu her daim başına dert olan Mac'in zorlu hayatı aşkta da önünde bir engel midir?
 Carter  herkes tarafından sevilen, kibar ingilizce öğretmeni. Herkes ona bayılsa da o sadece bir kisiyi seviyor. 
Kader ağlarını nasıl örecek acaba?
Not: ilk karşılaşma zamanları bir skandal :P
Konu böyle :))
 İlk okuduğum zaman dedim şimdi erkek karakter taş, kendini beğenmiş, hazır cevap gibi biri ama öyle biri değildi oyyyy datlumm nasıl bir karakter öyle :O 
Acaba Nora'dan bir adet isteyebilir miyiz??? 


Çok sevdim ben yaaa o şapşal halleri, kibar, nazik cevapları ve sözleri yok muydu vaay bee dedim işte bu. :D Süper konu, süper karakterler ve süper kalem başka ne olsun :))
Mac'ide çok sevdim, en azından beni sinir etmedi sadece güldürdü :D Hele o arkadaşları dostları yok mu?? Devam kitaplarda hepsini çok merak ediyorum :))


Her bir satırını çok sevdim ve çok eğlendim. Kitaba hemen kapılıyorsunuz daha ne oldu demeden hop kitap bitmiş :O İşim falan olmasa otur her dakika oku, hatta bütün seriyi bitir :D
Sinir olduğum bazı karakterler oldu olmadı değil, alıp kafasını duvara yapıştırıp ateş çıkarasım geldi >_<

Neyse yine de bayıldımmmmm, serinin diğer kitaplarını ve karakterleri okumak için sabırsızlanıyorum, kesin onlarda bunun gibi harikadır. Nora yazıyor hacııı :D
Vee kitabı okumama vesile olan N.Ablama kocaman teşekkürler^^ <3
Tavsiyeye gelecek olursam bence tez zamanda bu Gelin serisine başlayın^^ Başka da diyeceğim yok :D

Serinin diğer kitapları bunlar;

Orijinal kapaklarda aynı, yayıncı değişik bir kapak kullanmamış, o yüzden sevindim :)

Kitabımıza puanım ise;


Alıntılar^^

Mackensie Elliot, sekiz yaşına kadar on dört kez evlenmişti. En iyi üç arkadaşının her biriyle -hem gelin hem damat olarak-  en yakın arkadaşının erkek kardeşiyle (onun itirazına karşın), iki köpek, üç kedi ve bir tavşanla evlenmiş bulunuyordu.

*****

Mac çıkınca, Parker kaseden bir karadut aldı. "Bence orada bırakmayacak. Bu onu çılgına çevirecek." "Kırk sekiz saat içinde tekrar görüşecekler," diyerek onayladı Laurel. Sonra da yüzünü buruşturdu. "Lanet olsun, bulaşıklara yardım etmeden kaçtı."

*****

"Evet,çemberin içinde bir üçgen görüyorum.Benim gitmem gerek." "Bu, hayat çemberinin içindeki kader üçgeni!" Carter evrak çantasını aldı. "Evine git Bob." "Matematikle tartışamazsın, Carter. Her zaman kaybedersin." Carter kaçtı. Kocaman ve bomboş okulda hızlı hızlı yürürken ayak seslerinin yankısını duyuyordu.

*****

"Lanet olsun, Carter Maguire, insanı deli edecek kadar tatlı olduğun için lanet olsun. Aslında sinir bozucu olman lazım. Neden dinir olmuyorum? Ah Tanrım, seni arayacağım. Seni arayacağım biliyorum. Başım dertte."

*****

"Aşkın olduğu yerde akıl olmaz." 
"Evet olmaz." Laurel, kollarını Mac'e doğru uzattı. "Burada da bunun canlı kantı var. Sen o adama körkütük aşık olmuşsun."

Başka bir yorumda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^