Donna VanLiere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Donna VanLiere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Temmuz 2015 Salı

Hayallerin Kadar Yakın//Donna VanLiere Kitap Yorumu^^

Herkese Selam^^
Yine ve yeniden kitap yorumu ile sizlerleyim ;) Evet diğer yazılarım da belirttiğim gibi hep kitap yada Mim oldu ama dediğim gibi Kore ile ilgili yazmam için baya zamanım olmalı ve o zaman da şimdilik bende mevcut değil :P Şimdi bile sırf kitap yorumları yığılmasın diye hemen yorumları giriyorum ;) Bunda gerçekten sıkıntı çekiyorum ama şimdilik boş verip kitap yorumuma geçeyim ;)
Kitabımız ilk çıktığı zaman kapağına hasta oldum, o kadar güzeldi ki benim gibi bu tarz kitapları sevenler için bu kapak on numara beş yıldızlı bir kitaptı, elime geldiği zaman ise kapağı sevmeme artı bir sebep daha oldu, kitabımızın kapağı kadife hissi veren cinsten. Ciltli den sonra en sevdiğim kitap kapağı^^ Konusu da kapak kadar güzeldi, yazarın dili akıcı, hikayenin devamı ise merak uyandırıcıydı.

1950 yıllarında Tennessee kasabasın da annesi ve babası vefat ettikten sonra yalnız yaşamaya başlayan Ivorie Walker hayatını bahçesiyle, eviyle ve yanından hiç ayrılmayan köpeğiyle geçirmektedir. Bir kaç gün çok önem verdiği ekinlerine gelen zararı öğrenmek isteyen Ivorie her şeyi tahmin ediyordu ama küçük bir çocuk çıkacağını değil. İlk gördüğü andan itibaren çocuğu merak eden Ivorie her şeyi göze alır ve korkuyla bahsedilen tepelere çıkar ve çocuğu yanına almayı başarır ama çocuğa sahip çıkmasıyla kasabada sırlar ortaya çıkmaya başlar. Ivorie bu sırlarla başa çıkabilecek midir? 
Her kafadan ses çıkması Ivorie'nin yürüdüğü yoldan caymasına sebep olacak mıdır?

Hepsinin cevabı ise kitapta ;)
Kitabı ilk okuduğum zaman Yazarım Kristin Hannah'ın Bir Tutam Gündüz Bir Tutam Gece'ye benziyor sandım ama bu kitap ondan kat kat farklıydı. Bu kitabı daha çok sevdiğimi belirtmek isterim. Kristin Hannah kitapların dan sadece onu pek sevememiştim. Neyse kitabımızın yazarı Kristin Hannah değil, bu yazar gerçekten iyi yazmış. Çabuk okunan, olacakları merak ve heyecanla bekleten bir kitaptı. 



Karakterlerin hepsini sevdim, Ivorie ve abisi hep ön plandaydı, her ikisinin de düşüncelerini okuyoruz. Tabii çocuğun da düşüncelerini okuyoruz, en etkilendiğim yerler oralar oldu. Çocuğun yaşadığı sıkıntılar o kadar kötüydü ki Ivorie'nin onu bulup sahip çıkmasına çok sevindim, o kadar etkiledi beni düşünün yani ;) Ivorie'nin yalnızlığı ise insana gerçekten dokunuyor, sanki biz yalnızız. Öyle bir yaşantım olsa kafayı yerdim her halde. Bir de yıl 1950 hiç bir şey yok, tabii o zaman arkadaşlık, komşuluk iyi diğer kitaplar da ama bunda sürekli yalnızdı Ivorie. Ama çocuktan sonra hayata dönüyor.


Çocuğun ismi var ama sonradan çıkıyor, söylemem ismini size sürpriz olsun, Ivorie'de çok uğraştı öğrenmek için ;) Nedeni ise çocuğun sağlık sorunu olduğu için konuşamıyor, bunun için de Ivorie kendini çok feda etti. Duygusal ama bir o kadar güzel bir hikayeydi. Sakin sessiz kasabada neler oluyormuş dedirtiyor bir kere. Tahminlerim çok tutuyordu kitaplarda ama bunda tutmadı. Hatta dedim kesin o ama cıks olmadı :P Gerçi olmasa da gözümden düştü o şahıs -_- 

Dram, aile içi dostlukları, sevgiyi ve ne olursa olsun iyiliğin her kapıyı açacağını bize öğreten bu kitabı kesinlikle öneriyorum. Kısa sürede bitecek ama konunun sizi derinde etkileyeceği ve çok seveceğiniz bu kitabı okuyun, okutun. Çok drama gelemeyenlere de öneriyorum, salya sümük ağlayacağınız tarzda değil, öneririm ;) Yazarın diğer kitaplarının kesinlikle çıkmasını isterim, diğer serilere bakınca Chrisrmas Hope serisi ilgimi çekti çıkmalı bence ;)

Kitaba Puanım 5/5



Alıntılar^^


Anılarımızı, tıpkı yama işi yapar gibi renklerine ve bize hissettirdiklerine göre, hangilerinin yan yana daha güzel durduğuna veya hangilerini bir araya getirmek istediğimize bakarak düzenlememiz ne gülünçtü.


*****

Çocuğun yanına otururken gözlerimden akan yaşları hissederek gözlerimi sıkıca kapattım. "Ben deli miyim, Loretta?"

"Birazcık," dedi. Ona baktım. "Ama bazen delice şeyler yapmamız gerekir."


*****

Kız kardeşimin şu anda kendi yatağında uzanırken neler düşündüğünü merak ettim. Korktuğunu ve biraz kaybolmuş hissettiğini düşünüyordum, ama yine de cayır cayır yanan bir ateşin üstündeki tencereye biraz cesaret, biraz umut katıp karıştırmaya başladığından emindim.


*****

Onun berrak, küçük yüzüne baktığımda yüreğim hoplayıveriyordu. Onun hiçbir şartı ve talebi yoktu. Hiçbir koşul olmadan bana verilmiş bir hediyeydi.



Yorumum bu kadar, başka yorumlarda görüşmek üzere, her daim sevgiyle kalın^^