Arkadya Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arkadya Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Nisan 2020 Cuma

Sisli Hatıralar Rıhtımı//Hazel Gaynor Kitap Yorumu^^

Selam^^
Instagram'da iki kitap arasında oylama yapmıştım, sonuca göre bu kitabı okudum. Uzun zamandır bu tarz kitaplar okumuyordum, tam o ruh halinden hissettiğim an okumaya başladım. Özlemişim aslında ama bu kitap beni fazla tatmin etmedi. Geçmiş, günümüz konularını seviyorum, hele bir de olaya mektup vs. girsin tamam, işte benim kitabım. 
Bunda da konu güzeldi, yazarın kalemi eh işteydi. Biraz öncede dediğim gibi tatmin etmedi beni. 


En büyük hikâyeleri zaman anlatır, kaybolan hayallerinizi ise kalbiniz…
İrlanda 1912… Küçük bir köyün on dört sakini, Amerika’da daha iyi bir hayat kurma umuduyla rüyalar gemisi Titanic ile denize açılır. Ancak bu yolculuk, on yedi yaşındaki Maggie Murphy için acıdan ibarettir. Geleceği, bilinmeyenlerin ülkesine bağlıyken kalbi İrlanda’da, ardında bıraktığı sevdiğindedir. Batmaz denilen gemi okyanusun serin sularına gömüldüğünde, Maggie çok az sayıda kurtulan yolculardan sadece biridir.
Amerika’da bir hastanede tek başına gözlerini açtığında hatırladığı şey, gemi batarken ortalığı kaplayan o korkunç gıcırtı sesi ve buz gibi suda donarak hayatını kaybeden masum insanların çığlıklarıdır… Hayatta artık tek başına yaşam mücadelesi verecek olan Maggie, bir daha o korkunç olaydan bahsetmemeye kararlıdır.
Chicago 1982… Babasının acı kaybıyla yasa boğulan Grace Butler, artık hayatına yön vermek zorunda olduğunun farkındadır.  Çok sevdiği büyük büyükannesi Maggie, tüm hayatı boyunca kalbinde taşıdığı Titanic hakkındaki içini sızlatan acıyı onunla paylaştığında, Grace artık nasıl bir yol izlemesi gerektiğini biliyordur. Belki de artık hayaletlerden kaçmak yerine onlarla yüzleşmesi gerekiyordur…


Konumuz böyle, Titanic üzerinden yazılan ilk defa böyle bir kitap okudum. Büyük beklentim vardı kitabı aldığım zaman ama Nilay ablam ben yarım bıraktım deyince bir kaldım, ruh halinden dolayıdır diyerek yine de başladım. Doğrusu ilk sayfa da sizi etkilemiyorsa kitap heyecanlı, merak edilesi yerleri olsa bile etkilemiyor artık okuru. Bu da öyleydi.
Kitap hakkından genel yorumu birazdan yazayım ama ondan önce karaktere değinmek istiyorum.
Maggie, annesi öldükten sonra İrlanda'da kimsesiz kalır, Amerika'dan gelen teyzesi tarafından götürülmek istenen Maggie en çok konuşulan Titanic'le Amerika'ya gidecektir. Gitmek için heyecanlansa da geri de sevdiği adamı bırakmak zorunda kalır.
Maggie karakteri durgundu ve ne yazık ki pek merak edilesi değildi. Kendisinden güzel bir atak bekledim ama o da olmadı. Diğer kitaplara göre sönük bir karakterdi ne yalan.
Grace karakterini daha çok sevdim dersem yalan olmaz. Yaşadığı sıkıntılar, sonradan verdiği kararlar okumaya değerdi.
Ve Ryan, belki de kitapta en sevdiğim karakter oldu. Çok düşünceli, onun olduğu yerleri okurken daha bir sevdim kitabı. Belki güzel kalbi ya da anından düşündüğünü yapma eğiliminde bir karakter olduğundan mıdır bilemiyorum ama kitapta en sevdiğim kendisiydi.


Aşk konusundan sınıfda kaldı yazar, mesela Maggie'nin sevdiği adamla arasındaki aşkı daha çok anlatabilirdi, öyle ki Maggie gemide kendine birini mi bulacak acaba dedim. Bu ikilemi yaşamak istemezdim, sonuçta geride bıraktığı adamın neden onunla gitmediği ortada. Gerçi gitmemesi daha iyi oldu, biliyorsunuz ki Titanic'de nadir erkek kurtuldu.
Titanic olduğunu öğrendiğim zaman beni şaşırtan bir kitap olacak diye hayal ettim ama sıradışı hiçbir şey olmadı. Maggie'nin kurtulması bile olağan bir şey olarak yazılmıştı.
Yazar bu konuda biraz eksik gibi. Bu konuyu başkası yazsaydı daha iyi olur muydu diye sorulsa, ne yazık ki evet derdim. Şu yorumu yazarken bile ben şöyle yazardım, şu şekilde olurdu falan diyebiliyorsam gelişmiş yazarlar neler çıkarır neler.
Yine de okuduğumuz kitap gerçek olaydan esinlenme olduğu için yazar fazla ekleme yapmamış da olabilir. Bunu, başka kitaplarını okuyup anlayabilirim. Bizde bir kitabı daha basılmış, dener miyim bilmiyorum ama eğer elime geçerse şans veririm.


Genelde anlamda güzel ama etkilemeyen bir kitaptı, sadece sonu beni şaşırttı. Yazar başta az da olsa ipucu vermeseydi anlamaz, daha çok şaşırırdım. O yüzden bu kısmı sevdim.
Bu tarz kitapları okuyanlar, yorumum böyle, daha ilginç geçmiş-günümüz kitapları okuyabilirsiniz, ama ben Titanic seviyorum, şans vermek istiyorum derseniz de bir şey diyemem. Sadece beklentiyi fazla yukarılar da tutmayın derim. ;)
Not: Kitapta olan telgrafların hepsi gerçekmiş, bu hoşuma gitti. ;)





Kitaba Puanım 5/3,5^^





Alıntılar^^


'En büyük hikayeleri zaman anlatır.'



******



"...Bana göre Titanic, gerçek insalar, gerçek yaşamlar ve geleceğe dair gerçek umutlar demek. Ve bu, okyanusun derinliklerinde yok olmasını izlediğim şey."



******


"Yaşam kırılgan bir şeydir Grace, bir kiraz çiçeğinin yaprağından farklı değildir. Bir an büyüyüp çiçek açarken, bir an sonra aniden çıkan bir rüzgarla yere düşebilir. Hayatımızı garanti olarak görmemeli ve kendimizi mutlu etmek için elimizden geleni yapmalıyız."








Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^
Evde Kalın...



Buralarda da varım^^














20 Ocak 2018 Cumartesi

Üst Kattaki Deli Kadın//Catherine Lowell Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba
Kitap yorumları gelmeye devam ediyor ama biraz geç. Bu kitabı bitireli hafta oldu, hatta bundan sonra ki kitabımda bitti ve yorum yeni geliyor. Artık bahane falan sunmayacağım. Yakın zamanda, inşAllah bu durum düzelir diye daha çok çaba sarf edeceğim. Gelelim kitaba. Kitabı U Kitap'dan ikinci el olarak satın aldık, Arkadya Yayınları çıkardığı zaman konusu ve yorumuyla insanı merakta bırakan, yeni bir macera olarak gördüm ve en sonunda temin edip okudum. Kitap genel anlamda Bronte kardeşleri konu alıyor. Güzel konusu ve anlatımı vardı. Beğendim ama bir kaç olumsuz yorumda yazacağım. :)

Babasını trajik bir şekilde kaybeden, ünlü Brontë Kardeşlerin yaşayan son akrabası Samantha Whipple da işte böyle bir hikâyenin peşindeydi.  Edebiyat tarihindeki en ünlü kadınlardan üçüyle akraba olduğundan herkes, Samantha’ya gizli ve muazzam bir miras kaldığına inanıyordu. Fakat Samantha, tüm hayatını kitaplara ve edebiyata adayan tatlı kaçık babasının, büyük bir hazine falan saklamadığından emindi. Onun tek istediği, babasının hatıralarını sonsuza dek yaşatacak olan bir hikâye yazabilmekti.
Babasının son isteğini yerine getirmek üzere Oxford Üniversitesi’ne gittiğindeyse her şey bir anda değişti. Babasına ait kayıp kitaplar ve el yazısıyla yazılmış notlar, gizemli bir şekilde kapısında belirmeye başlamıştı. Samantha artık, yakışıklı olduğu kadar kibirli profesörü Orville’in de yardımıyla aile sırlarıyla dolu bu edebi bulmacayı çözmek zorundaydı.


Konu ne bir eksik, ne bir fazla. Aynı kitapta geçen şeyler. Bronte kardeşlerin soyundan gelen Samantha babasının acayip yaşantısı ve trajedik ölümünden sonra hayatına devam etmeye çalışıp, Oxford'da okumaya başlar. Okulda, yatılı alana dahil olan ve terk edilmiş gibi duran kulede kalan Sam'e babasıyla yandığına inandığı Bronte kardeşlerin kitapları gelir. Bu kitaplardan sonra babasının da ona özel bir miras bıraktığını bildiğinden her şeyi araştırmaya başlar. 
Bu kısımda genç, çok sert ve yakışıklı profesörü de dahil olunca işler, her anlamda birbirine girer.
İlk olarak Sam gibi bir karakter beklemiyordum, gerçi şimdi düşününce kitaptan ne gibi bir beklentim vardı onuda kestiremiyorum ama bu kadar ilginç, sanki tarihi zamanda yazılmış günümüz eseri olacağını da cidden beklemiyordum. Sıralama yaparsak, babasının bu kadar geri kafalı oluşu, okulun bu kadar sıkı olması, koskoca okulda Sam'e saçma bir kule verilmesi ve bunu sorgulamaması biraz absürt geldi bana. Yine de buna rağmen Sam karakterinin azmini(azıcık saçmalasa da) takdir ettim.
Diğer karakterlerden babayı pek sevemedim, bir baba değilde öğrenci yetiştirir gibi yaklaşmış kızına. Peki sonu ne oldu? Sonrasında Rebecca var, o ayrı olaydı ama Sam bu konuda iyiydi. Ve son olarak Profesör. Yazar öğrenci-öğretmen ilişkisini farklı bir boyutta anlatmış. Yani öyle ki bazı kesimler var -ki içim fesat değil :P- bu ne böyle efendimli falan kelimeler. Doğrusu beni başka düşüncelere sevk etti ne yalan. :D Efendim yerine profesör diyebilirdi. Yazar burada neyi amaçlamış çok merak ettim. Uzun lafın kısası Öğrenci-öğretmen ilişkisini ne manada yazıldığını anlamadığım bir kitap oldu.



Geri kalan olaylarda Sam'in(Sam diyorum, çok samimiyiz çünkü :P) Bronte kardeşlerin kitapları için olan saplantılı nefreti amaçsızdı. Neden derseniz ortada hiçbir sebep yokken -ki acaba ben mi kaçırdım bilmiyorum- bu kadar nefret etmesi beni sinir etti, okudukça ayy yeter içim baydı dedim. Kitap hakkında olumsuz yorumlarım bu kadardı, geri kalan kısımlarda Bronte kardeşlere yapılan göndermeler, beni şaşırtan gerçekler vs. bunlar inanılmaz güzeldi. Gerçekten böyle şeyler olmuş mu dedim ve Uğultulu Tepeler için söylenenler sadece yazarın kendi kafasında planladığı bir şey mi gerçekten merak ettim. Okuyan arkadaşlar bile merak etmiştir bence. Bu konu hakkında hem araştırıp hem de bir kaç kişiye sormam gerekiyor. :)



Yazarın kalemini sevdim ama kendini biraz daha geliştirmeli diye düşünüyorum. Konu bakımından ne demek istediğini böyle sır gibi saklaması pek okunulası değildi ne yalan. "Acaba şurada ne demek istedi ki?" dediğim yerler oldu. Bunları sonradan daha sade bir dille açıklasaymış muazzam bir kitap olurmuş. ^^
Bronte kardeşlerin kitaplarını seven herkese ama herkese tavsiye ediyorum. Bu kitapta sonra Uğultulu Tepeleri merak ettim ama en çok Anna Bronte'nin kitabını merak ettim. Acaba Türkçe'ye çevrilmiş mi? :/ Geri kalan arkadaşlara tek tavsiyem okuyun ama Bronte kardeşlerin bütün kitaplarını okuduktan sonra, en çokta Jane Eyre'yi. Ben okudum diye çok mutlu oldum valla. :D



Kitaba puanım 5/4^^



Alıntılar^^



İnsanoğlu, heyecana ve karmaşaya muhtaçtır; eğer bulamazsa onu kendi elleriyle yaratır.



*****


"Bütün bu kitaplar sizin mi?"
"Tabii ki hepsi benim." Çocuklarıyla övünen bir baba gibi çenesi yukarı kalktı.


*****


İyi bir kitap onu okuyan kişide asla silemeyeceği bir iz bırakır.


*****


Dikkatli okusanız kitap size, bazen içindeki karakterler, bazen de kendi yazarı hakkında türlü sırlar açıklayabilirdi.





Bir kitap yorumunun daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^


 Buralarda da varım^^





13 Mart 2017 Pazartesi

Zümrüt Şelaleleri//Kimberley Freeman Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Kitap yorumları gelmeye devam ediyor. Bu sefer ki kitabım kalemini ve konu seçimi beğendiğim yazar Kimberley Freeman'ın son kitabı Zümrüt Şelaleleri^^ Yazarın ülkemizde çıkan bütün kitaplarını okudum. Hepsi birbirinden farklı kitaplardı. Hangisi favorim, bu kitabı sevdin mi? Bu tarz soruların cevabı yorumumun devamında.^^

Gözyaşlarınıza eşlik edecek biri varsa yanınızda, kalbinizdeki boşluk sizi ne kadar ıssızlaştırabilir?
Violet Armstrong 1926 yılında Zümrüt Kaplıca Oteli'nde çalışmaya başladığında aklındaki tek şey, artık çalışacak durumda olmayan annesine bakmaktır. Ancak ötekileştirilenlerin dünyasında yer alsa da kalbine yenik düşerek ünlü Honeychurch-Black Ailesi'nin vârisine âşık olur. Bir gece kuvvetli bir kar fırtınasının gelmesiyle o tutku dolu aşkı da kara gömülür. Ta ki karlar eriyip o gecenin sırrı ortaya çıkana kadar…
Seksen sene sonra Lauren Beck, erkek kardeşinin vefatından sonra annesinin baskıcı tavırlarından sıyrılarak, kendi ayakları üstünde durmaya karar verir. Görkemli Zümrüt Kaplıca Oteli'nin karşısındaki kafede çalışan Lauren, eski otelin restorasyonuyla ilgilenen bir mimarla tanışır. Arkadaşlıkları devam ederken, Lauren 1926 yılında yaşanmış doludizgin bir aşkın mektuplarını keşfeder. Ancak keşfi bununla da sınırlı değildir… Unutulmuş bir trajedinin peşine düşen Lauren, yüzleşeceği gerçekle kendi hayatını da değiştirecek riski göze alabilecek midir?


Kitabımızın konusu böyle. Yazarın klasik geçmiş-günümüz tarzında yazmasını seviyorum. Gerçi ben bu tarzı kim yazarsa yazsın seviyorum. :D O eski anıların bulunduğu mektupları, günlükleri bulmak, gizemi çözmek ve umulmayan bir kişinin geçmişle bir bağlantısının olması gibi. Bu kitapta öyleydi. 
Violet hasta annesine bakmak için ne iş olursa yapmak zorundadır. Şu an ki işinde kovulunca arkadaşı yardımıyla Zümrüt Şelaleleri'nde olan bir otelde işe girer. Burada hayatı  Honeychurch-Black ailesinin varisi Sam ile tanışınca değişir. 
Violet sevdiğim bir karakter olmadı. Çok saçma hal ve tavırları vardı. Nedenini burada yazamam Spoi olur diye ama yaşadıklarına üzülsem de sevdiğim bir karakter olmadı. Sam var birde. Çok ama çok değişik bir karakterdi. Kendisi hakkında daha çok bilgi almak isterdim. Yazar kitapta sadece şurada duran bir figüran gibi davranmış, hayatı hakkında daha çok yazabilirdi.


Flora var birde. Sam'in çok sevdiği ablası. Sam'in yaşadığı zor zamanların da daima yanında olan ablası. Bu karakteri sevdim işe, tabii bazı takıntıları vardı ama haklı yereydi. Son yaptığı şey için kendisine kızdım, gidip hesap sormasını çok isterdim ama yapmamakla en iyisini yaptığını da düşünüyorum. Bu konu için ikilemde kaldığım doğru.
Günümüzde ise Lauren var. Kardeşi nedeniyle ailesi dış hayatla ipleri koparır ve sadece 4 kişi olarak yaşamaya devam ederle. 30 yaşına gelen Lauren artık bazı şeylerin değişmesine karar verir ve ailesinden uzakta kendine yeni bir hayat kurmaya çalışır. Burası da Zümrüt Şelaleleridir. Zümrüt Kaplıca Oteli kaç sene boyunca eskimeye yüz tutulduktan sonra sonunda otel restorasyon edilmeye başlar. Lauren burada çalışan mimar Tomas sayesinde otelin gizli yerlerinden mektuplar bulur ve gizemli bir olayı çözmeye çalışır. Kitapta belki de Flora’dan sonra sevdiğim ikinci karakter oldu kendisi. Yaşadıkları zor olsa da ayağı kalkıp hayatına devam etmesi güzeldi. Annesinin ona olan baskısını okuyunca ben sıkıldım yeminle. Gerçekte böyle anneler varsa çocuklara sabır diliyorum.
Lauren gizemi çözmesi fazla zor olmadı, hatta diğer kitaplara göre çok fazla uğraştığını da söyleyemem. Daha çok bilgi bulacağını umut ediyordum ama yazar o kadarla gizemi çözmeye laik görmüş, bir şey diyemem. 
Diğer karakterlerden bahsedecek olursam, iyisi de vardı, kötüsü de. Haklı olanı da, olmayanı da vardı. Fazla bahsetmeye gerek yok kısacası.

Kitabımızı ilk okumaya başladığımızda ileri ki sayfalarda ne tür olaylar olacağını okuyoruz ama kim ve ne için yapıldığından kuşkuluyuz. Devam edip, o olaya geldiğim zaman o kadar ters köşe oldum ki anlatamam. Bu kadarını beklemiyordum ne yalan. Bu kısmı spoi olarak yazacağım çünkü kitaba dair bazı düşüncelerimi içimde tutamam. 
Doğrusu bu kitabı sevemedim. Yazarı ne kadar çok sevsem, kitaplarını okusam da kendinden beklenmeyecek bir kitap yazmış. Böyle bir kitabı yazacağı aklımın ucundan geçmezdi ama işte yazmış, bizde okuduk. Belki kendi açısından iyiydi ama benim açımdan betle tatmin olmadığım bir kitaptı. O yüzden bu kitap için hayal kırklığına uğradığımı üzülerek söylemek istiyorum. Yazarın en çok sevdiğim kitap sıralaması yaparsak;
Kor Adası (Yorum için Tık Tık)
Deniz Feneri Koyu (Yorum için Tık Tık)
Kır Çiçeği Tepesi (Yorum için Tık Tık)
Zümrüt Şelaleleri.


SPOİ BAŞLANGICI!!

Kitabı gerçekten sevmedim. İlk olarak her zaman baş karakterlerin mükemmel olduğu kitapları okuyoruz. Burada Sam ve Violet hiç o kadar mükemmel değillerdi. Tamam konu bakımından olabilir ama en azından yazar Sam’e biraz çeki düzen verebilirdi. Violet zaten ayrı bir dertti. Sam iki güzel söz söyledi hemen aşık oldu. Tamam da bu adamın sapık olmadığı ne malumdu. O kadar çok mantık hatası vardı ki çıldırdım resmen. En son ki olay zaten başlı başına rezaletti. Bunda hem Flora’nın hem de Violet’in suçu vardı. İlk olarak Flora sürekli Violet’i kovacağına gel sana anlatacaklarım var deyip Sam’in durumundan bahsedebilirdi. Violet’de gidip o mantıksız hatayı yapmazdı. Sam’in ölümünün kendi ellerinden olduğunu keşke Flora söyleseydi, ama işte yazar karakterine vicdan azabı çektirmek istemedi. Çok sıra dışı bir olay, konu yok ortada. Başta dediğim gibi yazar Sam’i bir figüran olarak kullanmış, Violet’in ilerde güzel bir hayat yaşamasına olanak sağlayacak yan karakterdi o kadar.
İşte bunlar o kadar mantıksızdı ki bu kitaba 3 versem bile çok olur.



SPOİ SONU!!


Okuyan arkadaşlar spoi kısmını okuyup, neler düşündüklerini söyleyebilirler. Belki ben çok detaycıyımdır ya da gerçekten bu kadar mantık hatası vardı.
Son olarak yazarın kalemini sevsem de hayal kırıklığına uğradığım bu kitabı tavsiye etmem. Yazarın kalemiyle ilk defa tanışacaklar için Kor Adasını öneririm. Bu kitabı mümkün mertebe en sona atın derim. :)


Kitap kapakları^^

Hepsi birbirinden güzel ama ahım şahım değil. Bizim kapak bile biraz sönük kalmış. Kapaklar da yer alan kadınlar kimi simgeliyor tahmin edilebilir ama neden o? :D O da yazara kalmış bir şey artık ne diyelim. :D


Kitaba Puanım 5/2



Alıntılar^^


Gözlerimi kapattı. Annem boşuna endişeleniyordu. Etrafımızda her an milyonlarca olasılık dönüp duruyordu.


***** 


Flora bir kuş olmayı arzuladı. Binalardan, caddelerden, insanlardan ve onların bitmek bilmeyen ihtiyaçlarından çok yükseklerde, kaygısızca uçmak istiyordu.


***** 


“Birlikte olmak. Ne kadar basit bir dilek, değil mi?” diye sordu Sam.
“Çok basit,”dedi Violet. Öyleyse neden bu kadar imkansız görünüyordu?


Buralarda da varım^^





7 Şubat 2017 Salı

Kitap Alışverişi-Okuoku&Kitap Yurdu^^

Merhabalar^^
 Kitap yorumlarından sonra en sevdiğim kitap alışverişi yazımla sizlerleyim. 
Kitaplarımızı yeni aldık sayılmayız. 3 ay içinde alınan kitaplarımız için alışveriş yazısı yazmak istedim o kadar :) Blogda bu kitaplarda bulunsun diye ;)
Bu yazı iki Okuoku'dan bir tane de Kitap Yurdu'dan olan alışverişleri kapsıyor. 
Kitaplarımız geldiği an Instagram hesabından hemen paylaşıyorum ama görmeyen olmuştur kesin. O yüzden gelelim 3 ay içinde aldığımız yeni kitaplara^^


İlk olarak Okuoku^^
Okuoku'nun her ay 9.90'lık indirimli kitapları bulunmakta. Bu kitapların çoğuda öyle alındı. Okuoku biliyor işini, ahh şu kargo parası olmasa. -,-



Gizli Bahçe//Kang Yi Eul^^
Olimpos Yayınları ilk duyurusunu yaptığından hemen almak istediğimiz kitap olur kendisi. Secret Garden dizisinin kitabıdır. İki ciltten oluşuyor, şimdi ikinci kitap çıktı ve sepette^^
My Twin geçen okudu ve diziyle aynı olduğunu söyledi. En kısa zamanda benden okuyacağım^^


Yayıncı Kore severleri o kadar iyi düşünmüş ki her kitapta afiş var.^^ Afişte afiş hani. <3




Sahte Kraliçe//Sarah Fine^^
My Twin almak istedi, konusu da gerçekten çok güzel. Zaten Go Kitap çok iyi kitaplar çıkarıyor. Bakalım bu nasıl. Yakın zamanda My Twin okuyacakmış, onun yorumu ile ne zaman okuyacağıma karar veririm. :)



Düğün Gecesi//Sophie Kinsella^^
O ay Okuoku Sophie Kinsella kitapları için 9.90'lık kampanya yapmıştı. Bizde de Düğün Gecesi yoktu o sebeple hemen sepete attık^^ 



Bir Alışverişkoliğin İtirafları//Sophie Kinsella^^
İkinci kitabı bilmeden aldığımız için ilk kitabı almak şart olmuştu. Eee indirimde de olunca almazsak ayıp. Bu arada ben çoktan kitabı okudum, çok sevdim^^
Yorum İçin Tık Tık^^



İki Şehrin Hikayesi//Charles Dickens^^
Koridor Yayınları Dünya klasiklerini bez kaplama ile okuyuculara sundu. My Twin'de bu kitabı almak istedi. Çok ilgimi çekse de yazı tipi nedeniyle uzak duruyorum.
Bez kaplama çok güzel olmuş, beğendim ama tasarım için aynısını söylemeyeceğim. Daha güzel yapılabilirdi.



Buraya kadar bir alışverişti. Bunları da Okuoku'dan aldık. Siparişimizin yanında yine Gizli Bahçe vardı. O kitap bir can arkadaşa hediyeydi.^^ Şu an elinde, keyifle okusun. <3 


Duman ve Kemiğin Kızı//Laini Taylor^^
Okuoku indiriminde sürekli olan serinin ilk kitabı. İndirim halen daha devam ediyor, bu ayda ikinci kitabı alacağız.^^ Okumadık ama güzel olduğunu söyleyen çok, umutluyum. 




Lanetler ve Lütuflar//Anne Fortier^^
Yine ve yeniden Okuoku kampanyasından bir kitap. Kapağına ve konusuna hayran kaldığım ama fiyatı nedeniyle uzak durduğum bir kitaptı. Okuoku'da indirimi görünce hemen sepete ekledik. <3 Aldığım haberlere göre çok güzel bir kitapmış, en kısa zamanda okumak dileğiyle.^^




The 100//Kass Morgan^^
Siparişi yaparken fazladan bir kitap hakkımız vardı, onu da bu kitap için kullandık. Serinin 4.kitabı yakında Go Kitap'dan çıkıyor. Yavaş yavaş seriyi tamamlarız artık ama ilk olarak bu kitabı da My Twin'e okutacağım. :D



Son alışverişimiz ise Kitap Yurdu'ndan^^




Sondan Sonra//Amy Plum^^
Benim İçin Öl serisini ve yazarın kalemini çok sevmiştim. Bu serinin de konusu çok güzel, okumak lazım. Şu an ikinci kitap çıkmış. Kaç kitaplık bir seri bilmiyorum ama Akılçelen Yayınevine güveniyorum.^^




Erik Ağacı//Ellen Marie Wiseman^^
Ardımda Kalanlar kitabını çok sevmiştim, yazarın yeni kitabı çıktığını öğrendiğim zaman ise çok sevindim. En kısa zamanda, ruh halime göre okumayı düşünüyorum. 





Paris'ten Sevgilerle//Alexandra Potter^^
Arkadya Yayınlarının çıkardığı son kitaplar arasında seçimden bu kitap çıktı. Konusu çok güzel, hemen okur muyum bilmiyorum ama kapak ve isim ile kendine çekiyor. 



Kitaplarımızın toplu çekimi^^




Bir alışveriş yazısının daha sonuna geldik, şimdilerde yine bir sipariş vermeyi düşünüyoruz. Onu hemen yazmak istiyorum ama o an ki durumuma bağlı.
3 siparişten de memnun kaldık, sıkıntı olan bir kitap yoktu. Okuoku yine bol bol ayraç ve kahve koymuş. Kitap yurdu hızlı ama klasik ayraçsız bir kargo göndermiş. 
Kısacası çok sevdiğimiz, keyif alığımız bir alışveriş oldu, birde kargoların geliş hali yok mu, paha biçilemez bir mutluluk. <3




Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve bol kitapla kalın^^



Buralarda da varım^^


7 Ocak 2017 Cumartesi

Siyah Kar//Juliette Sobanet Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yine ve yeniden kitap yorumlarıma devam. Bazı sıkıntılarımı diğer, Psikopar 2 yorumunda bahsetmiştim. Şimdi yorum sıra ise Arkadya Yayınlarından Siyah Kar'da. Uzun zamandır Arkadya okumuyordum, iki kitap arasından seçim yaptım ve kazanan ise tabi ki Siyah Kar'dı. Arkadya Yayınları sevdiğim bir yayınevi olduğu için arayı fazla açmadan sık sık kitaplarını okumayı düşünüyorum^^


Zaman adeta sihirli bir değnek gibidir. Ya tamamen olacakları değiştirirsiniz ya da geçmişin gölgesini "Son bir kez daha gördüm karlar arasındaki yüzünü. Bu kez konuşmadı. Menekşe gözleri her şeyi açıklıyordu. Çok geç kaldın diyordu sanki. Çok geç kaldın."İkizlerin birbirini hissettikleri söylenir. Tıpkı gazeteci Jillian Chambord'un, korkunç bir rüyadan karlı sabaha uyandığında ikizi Isla'nın başının dertte olduğunu hissettiği gibi. Yollarını ayırdıktan altı sene sonra Samuel Kelly'nin dedektif olarak Jillian'ın karşısına çıkması iyiye işaret değildir. İkizi Isla, iki genç kızla birlikte İsviçre'den Paris'e giden gece yarısı ekspresinden kaçırılmıştır. 
Jillian, acı bir geçmişi paylaştığı ikizini bulmaya çalışırken, Yılbaşı Arifesi'nde tarihin yeniden yaşandığını keşfeder. Çünkü 1937 yılında Isla gibi başka bir genç kız iki kişiyle birlikte aynı trenden kaçırılmıştır. Jillian ve Samuel, olayı çözmek için gece yarısında Doğu Ekspresi treninde yolculuk ettiklerinde kendilerini çok farklı bir durumda bulurlar. Onlar artık 1937 yılındadır… Jillian bu zorlu yolculukta ikizini kurtarmaya çalışırken, Samuel'e olan hislerini dizginleyebilecek midir? Dahası artık onlar için bir gelecek var mıdır? 

Konusunu okuyunca vay bee diyor insan, gerçekten de konusu ve kurgusu sürekli oku beni mesajı veriyordu. Karakterleri sevdim mesela, olayların bu kadar ilginç olması ve acaba diğer sayfalarda neler olacak diye merak edişim çok oldu. Zaten kitabımız ince, birde yazarın akıcı diliyle kitabı ne zaman okudunuz ne zaman bitirdiniz belli olmuyor. 
Okuduğunuz ilk zamanda normal klasik bir hikaye gibi geliyor ama ilerledikçe bizi çok şaşırtan şeyler oluyor. Fantastik bir konuya girmesini açıkçası bekliyordum. Bir yorumda ve konuda okumuştum ama nasıl bir serüven olacağı hakkında tek bir fikrim yoktu. Peki beklediğimi karşıladı mı, evet karşıladı. Gerçekten inanılmaz ve güzel bir fantastik konusu vardı ama, işte aması var kitabımızın. Onu birazdan bahsedeceğim ama ilk olarak karakterlerimize odaklanalım.


Jillian karakterini sevdim, kardeşi, ikizi için kendini feda edecek bir yapıya sahipti. Geçmişte yaşanan olaylardan sonra ayakta kalması inanılmazdı. Gerçi ikizi Isla daha inanılmaz. Hele yaptıkları ve yapacakları beni çok şaşırttı ve takdirimi aldı. İntikamı fenaydı yani ;)
Birde Samuel vardı tabii, böyle kitaplarda erkek karakter olmazsa olmaz. Kendisini sevdim, hele ilk kitaba giriş anı falan harikaydı. Sonradan Jillian için dedikleri şse beni kalbimden vurdu :D
Yazarımız bazı karakterler için sağ gösterip sol vurdu resmen. Öyle bir izlenim bırakıyor ki bizde acabalar kafamızda dolanıp duruyor. Ve sonda bizi acayip şaşırtıyor. Gerçekler bir bir ortaya çıktıkça nasıl ve ne şekil şaşıracağımı bilemedim. :P

Kitabımızı sevdiğimi söyleyebilirim, yazarın kalemini de ama gidişat hakkında pek olumlu şeyler söylemeyeceğim. Konu ne kadar güzel ve akıcı olsa da yazar kitabı o kadar oldu bittiye getirmiş ki olaylar daha ilk sayfa da başlıyor soluklanmadan son sayfaya kavuşuyor. Böyle güzelim bir konuyu daha sakin, daha uzatarak yazabilirdi. O zaman tadından yenmezdi. Mesela Jilian hemen kendini olayların ortasında buluyor. Hadi onu geçtim,  her şey o kadar hızlı gelişiyor ki okudukça keşke biraz durulsaydı kitap dediğimiz oluyor. Bu da kitabı olumsuz yönde etkiledi ne yalan. Sonunu sevdiğimi söyleyebilirim. Beni şaşırtan bir kısım da bu oldu. Yazar sonu nasıl bağlayacak acaba dedim ama iyi iş çıkarmış, tebrik ediyorum bu konuda :)

Çıkacak kitaplarını okurum, eğer böyle hem klasik hem fantastik tarzında olacaksa tam benlik. İki sevdiğim tür bir arada gibi^^ Ama bu kitap gibi olaylar hemen gelişir biterse daha da devam etmem gibi geliyor. Çerezlik ve merak uyandırıcı bir kitaptı kendisi. Bu kısım haricinde sevdiğimi söyler, isteğe bağlı olarak alıp almama konusunu size bırakırım. 



Midnight Train To Paris kitabımızın orijinal kapağı. Şahsen her ikisi de güzel. Seri devamı farklı kişileri anlatıyor anladığım kadarıyla. Neyse çıkınca anlarız :D





Kitaba puanım 5/4



Alıntılar^^


Gizemin yanıtı bazen sandığınızdan daha karmaşıktır...


*****


Zaman adeta sihirli bir değnek gibidir. Ya tamamen olacakları değiştirirsiniz ya da geçmişin gölgesini...


Alıntılara not: Kitap içeriğinde alıntı bulamadım ama kitap kapağında ve iç kısımda yazan şeyleri çok sevdim ve sizinle paylaşmak istedim^^





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^



28 Temmuz 2016 Perşembe

Bayram Sonrası Kitap Alışverişi Vol 123456^^

Herkese merhaba^^
Yazılarım ardarda gelmeye devam ediyor. Bu yazım ise kitap alışverişi. Bir kaç yazı öncesinde Bayram öncesi kitap alışverişi yapmıştık, şimdi ise Bayram sonrası kitap alışverişini yazıyorum. Biraz geç oldu yazım, hem olaylar nedeniyle hemde bu sefer ki alışverişimiz iki ayrı siteden oldu. Biri Okuoku, diğeri ise Kitap Yurdu.

Her ikisinden de memnun kaldık. Sadece tek kitap için Kitap Yurdu'na kızdım :/ Her iki sitede fiyat farkı çok fazlaydı, kıyaslama yapıp listemizdeki kitapları yarıya böldük ;) 
Lafı fazla uzatmadan kitaplarımıza geçelim^^ 



İlk olarak Okuoku'dan yaptığımız alışveriş^^



Artemis yayınlarının yeni çıkan kitabından biri. Austenland Filminin kitap versiyonu. Daha doğrusu Austenland filmi bu kitap dan  uyarlama. Filmin yorumu için Tık Tık!!
My Twin ile çok sevdik, kitabını da almadan olmazdı :)


Sonra ki kitabımız ise Ada: Sırlar Çözülüyor. İlk kitabı çok sevmiştim. Yorum İçin Tık Tık!!
Normal de Ramazan içinde aldığımız kitapların içinde olacaktı ama bazı kitaplar ile yer değişikliği yaptığımız için şimdiye kaldı^^


Muzlu Pastam kitabı daha çıktığı anda ilgimi çekmişti. Yazarın kalemini sevdim, devam kitaplarını da alırım demiştim. Süper Dadı yorumu için Tık Tık^^
Kapak, renk harika, en kısa zamanda okunacaklar arasında ;)


Jane Austen ve Fantastik severler olarak bu kitabı almasaydık olmazdı. Kitapçı da gördüğümüz zaman listeye ekledik ve taa taa elimizde^^


Bu kitapta beni yazarın Azeri olması ile tavladı. Kendisini takip ediyorum Sosyal medya da çok tatlı bir yazar. Azerbaycan'da çok satanlar arasında yerini almış. Kesin bende severim diye düşünüyorum ;) Ayracı mükemmel bu arada ;)





Okuoku siparişlerimiz bunlardı^^ Okuoku yine bizi şaşırtmadan bir sürü ayraç koymuş. Ee kahvesiz de olmazdı^^ Teşekkürlerimi bir borç bilirim^^



Ve şimdi sırada Kitap Yurdu^^


Cehennem Makineleri sersinin son kitabı^^ Kendileri 3 kitapta oluşuyor. My Twin okuyup çok sevdi. Israrla sende oku diyor. Eee bende seri tamamlanınca okuyacağım deyince hemen sepete ekledik^^
Daha fazla uzatmadan başlasam iyi olacak ;)



Kimberley Freeman'ın kalemini severim. Yeni kitap çıkınca ve Kitap Yurdu'da da ucuz olunca alalım dedik. Kapak yine harika, hele o renkler^^
Yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumlar için Tık Tık!!


Deniz Erbulak My Twin ile benim yazarım olur. Yeni yayınevi ile yepyeni bir kitap çıkardı. Dex Kitap çok pahalı bir yayınevi. Kitap kapakları vs. bunlar o fiyatı hak etmese de. Kitap Yurdu'nda indirim olunca hemen alalım dedik. En kısa zaman da okuyacağım. Ve biz daha yeni aldık ama ikinci kitap çıktı bile :P


Meleklerin Gölgesi kitabı çok güzeldi. Yorum için Tık Tık^^ İkinci kitap çıkar çıkmaz aldık, çok merak ediyordum çünkü. Zaten Martı Yayın Grubu çok ideal fiyata satıyor kitapları diğerlerine kıyasla, almazsak ayıptı :D


Ama kargoyu açınca bununla karşılaştık. Geri göndermek istedim ama kim uğraşacak deyip fazla üstünde durmadım. Olmadı bu Kitap Yurdu. Çok iyi paketlemişsiniz, günahınızı da almak istemem ama kargo sırasında olacak bir şey gibi durmuyor. Bilemiyorum yani.




Ve Kitap Yurdu kitaplarımız. Görüldüğü üzere yine ve yeniden ayraç yok. Gerçi Kitap Yurdu'nun da kargo parası sıkıntı olmuyor. Sağ olsunlar çok uygun seçenekleri var.







Bir Kitap alışverişi yazısının daha sonuna geldik^^ Uzun süre alışveriş yapmasak çok ama çok iyi olacak :D Belki bir iki tanesi indirim istisnası olabilir :D


Başka yazılarda görüşmek üzere, bol kitaplı günler^^
Sevgiler :*



Buralarda da varım^^